Kelebekleri Azad Etmek

1.5K 189 228
                                    

Norenminhyuck Dairesi~

Çok heyecanlandığım ya da korktuğum zamanlarda dizlerimi hissedemezdim. Hatta öyle ki bu durum yüzünden defalarca yere çakılmışlığım da vardı.

O gece de aynı şekilde hissediyordum. Metrodan inip eve gidene kadar defalarca kez yere düşmüş ve biraz da avuç içlerimi yaralamıştım. Fakat tüm bunlardan da kötü olanı benim Mark'a olan düşüşümdü. Uslanmadan, utanmadan ve tekrar düşeceğimi bilerek ona koşuyordum ve bu zamana kadar olanları düşmek olarak bile saymıyordum.

İflah olmaz bir aptaldım kesinlikle.

Ancak kendime ne dersem diyeyim söz geçiremediğim duygularım kalbimi her saniye adeta kemiriyordu. Ne yaparsam yapayım vazgeçemiyordum ve o gece attığım ilk adım belki de kendi dünyama indirdiğim en sert darbe olacak kadar ciddiyken ben hala siyah saçlarının ne kadar yumuşak durduğunu düşünüyordum. Tüm odağımı kendine çeviriyordu... Bu adil değildi işte.

Eve dalgınlıkla girdiğimde ortam fazla sessizdi. En son böyle bir ölüm sessizliği hakim olduğunda Jeno ve Jaemin'in dostluklarınının çatırdayışına şahit olmuştuk. Daha doğrusu hepimizin birbirimizi birer yabancı olarak gördüğü o lanetli haftaya girmemize sebep oluşuna...

Salona temkinli adımlarımla girdiğimde Renjun camın önündeki tuvale elindeki boyaları dikkatle sürmekle meşguldü. Jaemin ise ilk defa onun başına dikilip kendisini çizmesi konusunda sıkboğaz etmek yerine sessizce koltukta uzanmış, belki de bininci defa "Evde Tek Başına"yı izliyordu. Üstelik o gün Noel'i falan da kutlamıyorduk. Nereden aklına geliyordu böyle şeyler?

"Neden sessizsiniz siz?" Sesim yol boyu ağladığımdan ötürü fazla kirliydi ancak yüzümdeki kızarıklıklar soğuk havadan dolayı çoktan geçtiğinden farketmeyeceklerini umdum.

"Neden sessiz olmayalım Tanrı aşkına Hyuck? Biz lunapark mı işletiyoruz burda? Bu ev hep sessizdir zaten..." Jaemin aksi bir şekilde cevap verdiğinde oturduğum koltukta iyice yayıldım. Morali bozuk gibiydi ancak nedenini o an sormayacaktım. Fazla gergin ve üzgündüm zaten.

"Sahiden bu dediğine kendin bile inanmıyorsun Nana. Sadece bana trip attığını ve o sebeple de tam on iki dakikadır zor da olsa çeneni kapalı tuttuğunu söyle de seni ciddiye alsın."

Renjun elindeki eşyaları yere serdiği beyaz örtüye bırakıp, fazla titizdi yine, yanıma oturdu. Suratıma dikkatle bakan gözlerine bakmaktan oldukça çekinmiştim o an için. Kalbim kıpır kıpır olan hislerim yüzünden bu kadar hızlı atıyorken orada oturmam bile mucizeydi aslında. Bir de yakınıma gelmiş beni incelemesi işi daha da dayanılmaz kılıyordu.

"Bence senin anlatacak bir şeylerin var canım benim. Fazla geç olmadan ve komşular bağrışmamıza katlanabilecek kadar uyanıkken anlatsan mı acaba?"

Her zamanki gibi gözünden asla bir şey kaçmıyordu. Eh, sihirbaz Kun'un kardeşinden ne beklerdiniz ki zaten...

"Anlat, anlat! Bir de sen hançerleme sırtımdan beni!" Jaemin'in ani çıkışıyla irkilmiştim. Yüzü kızarmış, saçları ise karman çorman olmuştu. Bunu ne zaman merak krizine girse o zaman yaşardı ve kim onu bu hale getirdiyse oldukça başarılı bir sonuç elde etmişe benziyordu.

"Ben... Bir şey yaptım... Ama ani tepkiler vermeyin bak!.. Sakin olun tamam mı? Çok korkuyorum Tanrı'm..." Uzunca beklememin ardından içeri girdiğimden beri olan ses tonum da yok olmuştu. Hatta soğuk terler dökmeye ve titremeye şimdiden başlamıştım. Kendimi sıkmaktan bir hal olduğumdan mıdır bilmem, oda fazla dar hissettiriyordu.

"Oğlum çatlatmasana adamı! Ne diye terliyorsun sen?! Ne yaptın!? Ay bu bir şey yapmış, yetişin komşular!"

Kendimi bir on dokuzuncu yüzyılda sergilenen bir tiyatro sahnesinde gibi hissediyordum Jaemin'in ekstra ve son derece dramaya bulanmış tepkileri sayesinde. Sesi öyle gür ve gerçekçiydi ki, dışardan duyan biri evde tiyatro oyunu var falan sanırdı.

Finally//Beautiful Stranger • markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin