Merhaba sevgili okurlar! Bölüme başlamadan önce sizden ricam yorum yapıp yıldıza dokunmayı unutmamanız...
Son bölümlerde azalan yorum ve beğeni sayısının sebebini bilmesem de üzülüyorum. Gerçekten her bölüme oldukça fazla değer ve emek veriyorum...
Ayrıca finale doğru ilerlerken son bölümlerimizin tadını çıkarmanızı tavsiye ediyorum;)Kendinize iyi bakın!
***
Seul, Güney Kore~
Kilisenin çanları çalmaya başladığında elimdeki mumları dikip kendimi aceleyle dışarı atarken bulmuştum. Dertlerimi birer birer sıralamak ve belki de başımızdaki musibetleri içten bir şekilde anlatmak öyle uzun sürmüştü ki, bir zaman sonra papazın yanıma gelip merakla beni izlediğini fark etmiştim. Eh, elinde dörder mumla orada dakikalarca dikilip koca kilise cemaati boşalana kadar da gitmeyen birine kim acımazdı ki? Adamın hakkımda neler düşündüğünü hayal bile edemiyordum.
Mark'ın dayısı hayatımıza dahil olalı bir hafta geçmiş; Jaemin de bu bir hafta boyunca Mark'ın dayısı tarafından hayatımızın pembe bir cehenneme çevrilmesi yetmezmiş gibi ateşe körükle koşmuştu. Her nasılsa yaşantımızda zar zor kurduğumuz ilişki halkaları güçlenmeye devam ediyor, diğer yandan da gelen giden eksik olmuyordu. Buna sevinsem mi üzülsem mi inanın bilemiyordum.
Isınan havalar sayesinde nemlenen ense kökümdeki saç tellerini çekiştirip otobüs durağına ilerlemeye başladım. Üst üste gelen sınav stresi ve evimizde dönen kaosa sıcak havanın getirdiği o basık his eklenmese olmazdı sanki değil mi?
Gömleğimin yakalarını açıp elimdeki kiliseden aldığım yardım kampanyasıyla ilgili broşürle yüzüme rüzgar yapmaya başladım. Bugün içimde her zamankinden daha gergin bir duygu hakimdi, nedenini daha sonra anlatmayı tercih ediyordum.
Cebimde titreyip duran telefona uzanıp o sabah belki de ilk kez gülümserken aramaya cevap verdim.
"Donghyuck..." Dedi daha aramayı cevaplar cevaplamaz. Sesindeki yorgun ve öfkeli tınının sebebini anlamak zor değildi nasılsa, o nedenle sorgulamak yerine modunu daha iyiye çevirebilmeyi denemeye karar verdim.
"Markie~ Beni çok mu özledin yoksa? Sabah sabah araman çok şaşırtıcı..." Sesimdeki neşeli ton öyle gerçekçiydi ki, az önce elimle koparttığım iki tel saç bile şimdi bu mod değişimime şokla bakıyordular muhtemelen. Ne? Günümü güzelleştirecek tek kişi Mark Lee değil miydi zaten?
"Tanrı aşkına... Dayım beni delirtecek! Saçımın rengini görmedin mi sanki? Sana da resim attığını biliyorum... Ayrıca hey, seni elbette özledim... Jaemin yüzünden günlerdir konuşamıyoruz bile!" Yumuşayan ses tonundan öpebilseydim keşke, diye düşündüm. Yüzünde oluşan ifadeleri aklımda canlandırıyor olmak o sıcakta pek de akıl karı değildi ancak yine de düşünmeden edemedim.
"Evet gördüm ama Mark cidden güzel olmuşsun... Hem de çok güzel olmuşsun! Tek sorun benim cırtlak kırmızı saçlarımla yan yana gelince nasıl duracağını hayal dahi edemiyor oluşum. Fazla... Hippy duracağımıza eminim." Karşıdan duyduğum kıkırtı içime su serpmişti sanki. Onu üzgün görmek istemiyordum ya da canının sıkkın olduğunu bilmek...
"Doğru... Üzgünüm. Ama şuan düşünmemiz gereken son şey bile bu değil kelebeğim. Bu akşam için dertlenmeliyiz asıl, unuttun mu?"
Unutur muydum? Uyandığımdan beri içimde tepinen hayvanlar sayesinde bir lokma kahvaltı bile edememiştim ben...
"Unutmadım elbette... Hyung hepimizin bir araya gelmesi sence ne kadar iyi? Üstelik bir de Jaemin'in girdiği depresyon var ki... Hiç sorma yani. Dün Esmeralda geldi ve içerde her ne konuştuysalar Jaemin daha da öfkelendi ona. Anlatmıyor da!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finally//Beautiful Stranger • markhyuck
Teen Fiction//markhyuck// ... Birkaç kez sertçe yutkunup ilk kez dolan gözlerini gizlemeden gözlerime baktı. Yağan yağmur muydu bütün bedenimi üşüten, yoksa onu bu denli güçsüz görüşüm müydü bilmiyordum. " Değişimden korktuğumu biliyorsun, belki de bu yüzden he...