Bölüm 3

149K 7.7K 3.5K
                                    

Satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Keyifli okumalaaar♡

♤♤

Alt kattan yükselen sesle dalmış olduğumuz rüyadan sıyrıldık. En azından ben, sıyrıldım sandım. Gözlerim gelenin kim olduğunu tahmin ediyor olsam da kocaman açıldı. Burada, Devran'ın kolları arsında, ayrıca birbirimize oldukça yakınken Gül'e yakalanmak istediğim son şey bile olamazdı. Bu sebeple alnımı anında alnından çektim. Ayrılmak için kıpırdadım ama belimi saran elleri beni bırakmadı.

Kocaman açılmış gözlerim ve art arda kırpıştırdığım gözlerimle ona baktım. Benim kocaman açık olan gözlerimin aksine gözleri yeni uykudan uyanmış gibi kısıktı. Yine aynı şekilde kısık bir sesle "Lütfen," diyebildim. Bu kelimenin arkasına birkaç kelime daha eklemeli ve bunu bir cümleye dönüştürmeliydim ama yeni doğmuş bir bebekten farkım yoktu sanki. Yalnızca cümle kurma yetimi değil, düşünme yetimi de kaybetmiş gibiydim. Devran'a bu denli yakın olmak ayarlarımla oynuyordu.

Titrek sesle kurmuş olduğum kelimenin üzerinden henüz saniyeler bile geçmeden gevşetti kollarını. "Git," diye fısıldadı yalnızca gözlerime bakarken. Kısa bir an, henüz kollarının üzerimden çekilişini sindiremeden söylediği "Git," kelimesi bana o kadar ağır geldi ki, adeta omuzlarım düştü. O tek kelimenin içimde bıraktığı ağır hissi anlamlandırmaya çalıştım. Oysa zaten kollarını çekmesini gitmek için istememiş miydim? Hemen ardından "şimdilik," diye ekleyene kadar orada öylece kaldım.

Dermanı çekilmiş ayaklarım son kelimeyi bekliyor gibi anında harekete geçtiler ve ben odadan nasıl çıktım, nasıl aşağı kata indim bilmiyorum. Kalbim Devran ile ilk defa karşılaşmışım, onunla ilk defa yakınlaşmışım gibi tepki veriyordu.

Gül içinde boş tepsi ve bir iki tane tabak bulunan poşeti mutfağın tezgahına boşaltıyordu ki benim varlığımı hissedince yaptığı işi yarım bıraktı. "Uyudu mu?" Kısa bir an neyi kast ettiğini anlayamadan öylece ona baktım. Yukarıda Allah vardı ki ilk aklıma gelen yine Devran'dı. Devran'ı neden sorduğunu düşünmeye kalmadan köşeli olan jetonum düştü.

"Ha," dedim uzatarak. Ardından aceleyle devam ettim. "Uyudu uyudu. Ben de gidiyorum şimdi. Haber vereyim dedim." Gül'ün gözleri neden bu denli panik içerisinde olduğuma anlam veremiyormuş gibi kısıldı. Gelecek olan sorularının dudakları arasından sıyrılması tercihim olmazdı. Bu yüzden ona havadan öpücük atıp bildiğim yolları aştım ve ışık hızında dışarı çıktım. Bizim evin bahçesine girmiştim ki daha fazla dayanamadım. Döndüm ve Devran'ın penceresi olduğunu yeni öğrendiğim pencereye baktım. Işıklar kapalıydı lâkin belli belirsiz silüetini seçebiliyordum. Sertçe yutkunmadan yapamadım.

Onun yüzünü tam olarak seçemiyor olsam da birkaç saniye daha öylece baktım. Ardından daha fazlasına kalbimin dayanamayacağını anladım ve yine aynı hızla eve girdim. Evde kimsenin olmadığını bildiğimden sakinleşmek için ekstra bir çaba göstermedim. Sırtımı dış kapıya yaslayıp başımı arkaya attım, göz kapaklarım ise anında kapanmıştı. Birkaç saniye sonra yatağıma girmek isteyerek olduğum yerden ayrıldım.

Sanki yüzünü göremesem dahi Devran'a son defa bakmasam bu gece yarım kalacaktı, bakmıştım ve şimdi gece tamamlanmıştı.

♤♤

Sabah dört beş saatlik kısa bir uykuyla açtım gözümü. Tabii buna ne kadar uyku denirdi orasını bilemiyordum. Sürekli bir sağa bir sola dönmekten rahatça uyuyamamıştım bile. Sabah saat sekiz de yattığım yataktan oflayarak kalktım. Uykumu alamamanın verdiği huzursuzlukla elimi yüzümü yıkadıktan sonra kimsenin uyanmadığını bildiğimden mutfağa girip atıştırdım biraz, dün gece yiyememiştim doğru dürüst.

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin