Bölüm 6

123K 5.5K 778
                                    

Yukarıda bendeki, zihnimdeki Betül var. Bakmak isteyen olur belki diye...
Keyifli okumalar, seviliyorsunuz!!

"Ben biliyordum böyle olacağını," diye yakınan Gül'e hepimiz kahkaha attık. Kendini koltuktan sıyırmıştı, tam yere düşecekti ki aniden ayaklandı. "Ben gidiyorum ya." Ayağı kalkıp kapıya yönelince koluna girerek engel oldum hemen. "Nereye kaçıyorsun, bu kapıdan girdiysen olacaklara katlanman gerek," diye söylendim onu çekiştirirken.

"Acıma Betül, en acıtan ağdayı kullan." Çıçek abla Pelin'in önündeki koltuğa otururken konuşuyordu. "O iş bende abla endişen olmasın." Gül endişeyle bir ablasına bir bana bakıyordu. "Yeliz abla iki dakikaya geliyorum," dedikten sonra Gül'ü çekiştirmeye başladım. Benden kurtulmaya çalışsa da onu ağda yapılırken kullandığımız odaya götürdüm.

Kapıyı ardımızdan kapattım, kilitleyip kilidi cebime koyunca gözleri kocaman açıldı. "Umarım yeşilçam pornosu çekmeye çalışmazsın," diyince bastım kahkahayı. "Tam olarak öyle yapacağım. Hatta," odanın köşesindeki içi ağda malzemeleriyle dolu olan çekmecelerin üzerindeki yapay çiçekleri gösterdim. "Kamera da burada gizli. El sallamak ister misin?"

"Ha ha ha." Samimiyetsiz gülüşlerle beni taklit etmeye çalıştı. "İşin içinde kamera da varsa bu porno konuluya doğru kayar, ben sana söyleyeyim." Koluna ufak bir fiske atarak yalandan kaşlarımı çattım ama gülmemek için de zor duruyordum. "Ne biçim şeyler izliyorsun sen, ahlaksız." Üzerindeki ince gömleğin düğmelerini açmaya başlarken hınzırca bana baktı.

"Gerzek," dedim gülerek. İlk önce odanın penceresini kapayıp perdeyi sıkı sıkıya kapadım. Hassas ciltliler için olan ağdaları çıkarırken Gül dibimde bitti. "Bana normal kullanma sakın, cidden ağlarım yoksa."

"Darlama beni ya git hazırlan, işim gücüm var. Hadi." Umursamadan elimdekileri incelemeye devam etti. Omuzumla kendisini dürttüm. "Hem istersen ağla, bu sefer acımak yok sana." Korkuyla bana baktı. "Ne yaptım kızım ben sana da ablamın yandaşı oldun? Ne bu kin, Fuat'ın senden daha çok benimle anlaşmasını çekemiyorsun değil mi? Anladım ben." Elimi yav he he der gibi salladım.

"Umut'u benden habersiz abine anlatmanı unutacağım mı sandın hain köstebek?" Başını iki yana salladı hemen. "Söylemem lazımdı çünkü," dedi bağırarak, sonra kaşlarımı çattığımı görünce daha mülayim konuştu. "Betüş'üm ne yapayım kendi tembihledi beni." Ellerini önünde birleştirdi. Bu kadarını da beklemiyordum. "Nasıl yani?"

"Yanisi, senin hakkındaki bilgileri eğer ona söylersem bir dilek hakkım doğacaktı. E ben de araba istiyorum, biliyorsun. Riske atamazdım yani. Kusura bakma." Duyduklarımı sindiremiyordum. Bana karşı hissettiği duygunun adı her ne ise eğer, arkasından ilerlemesi ve kardeşine söylemesi inanılır gibi değildi. Üstelik sevgili arkadaşım hiç de güven teşgil etmiyordu. Tek kaşım havadayken hayretle "Sen de sattın beni," dedim. Eliyle bana kalp yapsa da aklım bambaşka yerlerdeydi. "Yani satmak demesek de tercih desek, lütfen."

"Bunları Devran abi mi söyledi?" diye sordum. Daha önce sesli olarak kendisine hınç yalnızca ismiyle hitap etmemiştim sanırım, yine etmedim. Elini havada sallarken keyfi yerine gelmişti. Nasıl gelmesindi ki az önce ben onunla uğraşıyordum ama tek bir lafıyla rol değiştirmiştik. "Kızım daha neler var bir bilsen varya," dedi eli hala havadayken. "Sahi mi?" Şaşkın şaşkın ona bakıyordum. Yeniden başını salladı. "Betül, biz sana yalan mı söylüyoruz sanıyordun sen ne zamandır?" Başını iki yana salladı şimdi o da ciddileşmişti. "Sen de ona karşı boş değilsin Betül. Her ne kadar inkar edersen et bu böyle."

Artık kendimden şüphelendiğimi söylemedim ona lakin kendime itiraf ettim. Şu geçtiğimiz günleri göz önünde bulundurursak artık her şey daha berraktı. Yine de korku ve geleceğe baktığımda içimde yeşeren endişe yerli yerindeydi. Firmamı sağlayan da, dilimden abi kelimesinin hâlâ dökülmesini sağlayan da bu endişeydi.

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin