Bölüm 56

68.2K 3.2K 693
                                    

Taksi mahalleden çıkmak üzereyken son defa arkamı dönüp bizim evin kapısına baktım. Araba tam sinyal verip sola döndü ki Devran'ın bahçe kapısından çıktığını, bizim olduğumuz tafa bakmadan Gülnur annelerin eve doğru yürümeye başladığını gördüm. Taksinin varlığını fark etmemişti. Önüme dönerken hâla kıkırdıyordum. "Yokluğumuzu fark edince çok sinirlenecek," dedim gülmelerimin arasından. Fuat'ın babamın evde olmadığını söylediğinde yüzünün almış olduğu şekli o kadar merak ediyordum ki, eğer fırsatım olsaydı kesinlikle Fuat'ın kaydetmesini isterdim.

Annem omuz silkti, Gülnur anne ise tıpkı benim gibi gülüyordu. "Sinirlenir elbet de bizlik bir şey yok," dedi muzip bir sesle. Omuzuyla omuzumu dürtünce gelecek olan lafın hedefi olacağımı kavradım. Yalnızca üçümüzün duyabileceği kısık bir ses tonu kullanarak devam etti. "Sana sinirlenir, sakinleştirmek de senin sorunun. Değil mi dünürüm?" Yanaklarımın içini dişlerken gözlerimi ön tarafa çevirdim. Şoförün duymadığını bilsem de kontrol etme gereği duydum. Annem lafı daha fazla devam ettirmedi, yalnızca güldü.

Devran'ı sakinleştirmek demek bir zamanlar asla kullanamayacağımı idda ettiğim dişliğimi kullanmam demekti. Yüz kızartıcı sahneler göz bebeklerimden art arda geçip giderken kalp atışım hızlandı. Birlikte olduğumuz günden beri bedenimde hiçbir şey eskisi gibi değildi. Devran'ı eskisinden daha buyük bir istekle arzulamaya başlamama sebebiyet vermişti.

Benim gözümün önünden edepsiz sahneler geçerken annemlerin yalnızca basit bir öpücüğü kast ettiklerini düşünüyordum. Oysa Devran öpücükle yetinmeyi birakalı çok olmuştu. Şikayetçi de değildim hani, onun bedenimi arzulaması gururumu okşuyordu.

Yaşlı adam belli ki gülüşlerden pek de mutlu değildi, açıkcası gülüşümüzden rahatsız olması da bizim umurumuzda değildi. Konuyu değiştirmek amacıyla "Anne, zamanlaman müthiş," dedim taksiyi çağırmasını kast ederek. Gülnur anne de "Nalan, hızır gibisin," diyerek durumu daha da abarttı. Kendimizi bir dizinin içerisinde hissediyor olabilirdik.

"Odanın penceresinden Devran'ın arabasını görünce aradım hemen," diyerek kısaca açıkladı. Elini yavaşça dizimin üstüne yerleştirdi. Ksık bir sesle "Gelmesini istemediğini söyledin diye," diyerek devam etti. Yüzümdeki gülümseme yerini daha buruk bir tebessüme birakıyorken elimi usulca elinin üstüne koydum. Gülnur annenin bizi izlediğini bilmesem gözlerimi doldurur belki de dayanamaz ağlardım. Bu duygu yoğunluğumun bir diğer nedeni de şu anda regl olmamdı. Hepsi üst üste gelince göz dolması kaçınılmaz oluyordu.

Yine de gözlerimin dolmasına izin vermedim. Gülnur anne, annem ile durgunlaştığımızı fark edince başka bir konu açtı. Perde. Biz bu konuyu konuşken taksi alışveriş merkezinin önünde durmuştu bile. Alt tarafı perdeydi lâkin insan ilk defa alınca, üstelik kendi evine alınca daha bir detaylı düşünüyordu.

Annemler indikten sonra ücreti ödeyip ben de indim. Beni bekleyen annemin koluna girdigimde Gülnur teyzenin kendine gelen aramayı cevapladığını gördüm. Gözlerim korkuyla irileşti. "Ay," dedim heyecanla. Yanımızdan geçen iki kişinin gözleri birden yükselen sesimle bize dönse de umursadığım söylenemezdi. "Kim, Devran mı?" Gülnur teyze kaşını indirip kaldırınca rahat bir nefes aldım. "Evet evladım, şimdi geldik," dedi.

Devran'ın taksiyi görseydi peşimizden gelme ihtimali olurdu belki lâkin görmediği için içim rahattı. Beni de aramadıgına göre üstüme gelmek istememiş olmalıydı. Gülnur anne eliyle yürümemiz için işaret edince annemle önden önden yürümeye başladık. Gülnur anne de yaklaşık bir dakika sonra yanımıza geldi. "Çiçek," dedi telefonunu çantası içerisine bırakırken. "Eve gelmiş de, bizi göremeyince nerede olduğumuzu sordu." Annemle olumlu anlamda başımızı salladık. Gelmedikten sinra nerede olduģumuzu bilmesinin bir sakıncası yoktu.

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin