Medyadaki elbise Betül'ün üzerinde olan kıyafet değil. Sadece beğendiğim için bırakıyorum.
Yazım yanlışları olabilir henüz kontrol etmeye fırsatım olmadı, bilginiz olsun.
Keyifli okumalar!
Seviliyorsunuz!
♤
Kalçamı kavrayan eli tenimi sıkınca gözlerinin içine bakarak inledim. "Hım," diye hırladı alt dudağını kısaca ısırıp bıraktıktan sonra. Gözlerim yaşadığım duygu yoğunluğundan dolmuştu ve kendimi kontrol altına almaya çalışmak beni çok yormuştu.
"Betül," dedi bedenimi kendine doğru çekerken. İkimizin de göğüs kafesi aldığımız derin nefeslerin etkisiyle yükseliyor ve birbirlerine temas ediyorlardı. "Eve gitmemiz lazım." Sesi acı çeker gibi yükselmişti. Zaten boğuk olan ses tonu şimdi ta kalbinden geliyormuş gibi daha da boğuktu. "Hemen!"
İstemsizce başımı salladım. "Hemen," diye fısıldadım dudaklarına bakarak.
Daha ne olduğunu anlamadan beni arabanın önünden indirdi ve aynı hızla arabaya yerleştirdi. Kemerimi bağlarken başımın üzerine aceleci tavrına tezat bir şekilde oldukça sakin ve şevkat dolu derin bir öpücük bıraktı. Kapıyı kapayıp arabanın önünde dolanıp şoför koltuğuna yerleşti. Çantam ve telefonumu kucağıma bırakırken gözleri oldukça kısalan eteğimde dolaştı.
Eteğimin boyu dizimdeydi lâkin arabanın önüne oturttuğundan oldukca kısalmıştı.
Evet, şu "Ne bu eteğin boyu," muhabbeti başlıyordu sanırım.
Ben bu lafları ve türevlerini beklerken "Bir elbise bir kadına bu kadar yakışmamalı," dedikten sonra önüne döndü. Arabayı çevik bir şekilde park ettiği yerden çıkarırken gözlerimi kırpıştırarak ona bakıyordum. "Kızmayacak mısın?" Dilim hâla tam anlamıyla dönmüyordu ama artık daha iyiydim. Hiç değilse mantıklı düşünme yolunda emin adımlarla ilerliyebiliyordum.
İlerliyordum ama ulaşamıyordum, orası ayrı.
"Cık," diye bir ses çıkardı. "Elbisene karışmayacağım." Sinyal verip sola saptı. Bu semtin Devran'ın evinin çok yakınları olduğunu ana yola çıkınca fark ettim. Emre ile konuştuktan hemen sonra gelmesinin nedeni bu olmalıydı. "Kızmayacağım," dedi daha sonra daha baskılı bir şekilde devam etti. "Elbisene."
"Bu akşam sana haber vermedim ama ben," dedim sanki o bunu bilmiyormuş gibi. Şundan aylar önce bile bana karışıyor ve kıyafetlerime kızıyordu. Şimdi normal karşılaması garibime gitti, azarlamasını bekliyordum sanki.
Bedenimi ona doğru çevirdim, yüzüne doyasıya bakmak varken yola bakmak aptalca olurdu. "Evet, bunu senden beklediğim ve bozulduğum doğru," dedi huysuz huysuz.
"Niye kızmıyorsun o zaman?" Göz ucuyla bana baktı ve tebessüm etti bu aptal halime. "Kızayım mı?" Cevap vermeden öylece ona baktım. Yolu kontrol ettikten sonra çıplak dizimin üstünde duran elimi kavradı. "Sarhoşken çocuklaşıyorsun." Omuz silktim, doğru söylüyordu. Bu zamana kadar sarhoş olmamın sayısı bir elin parmağını geçmememişti ama evet, çocuklaşıyordum. Bu gece sarhoş olup Emre'yi beni buraya getirdiğine pişman etmekti amacım. Evine ve arabasına, hatta üzerine istifra etmek amacımdı.
Şimdi oturup duşününce... İğrenç bir insana dönüşmuştüm de haberim yoktu!
Bir defa abilerim ile gelmiştik. Gerek kıyafetlerim olsun gerek içtiğim içecekler olsun karışmışlardı. Kendileri birkaç kadeh içmiş olmalarına rağmen ne Yeliz ablaya ne de bana alkol vermemişlerdi. Üstelik o zamanlar Yeliz abla ile abim nişanlılardı. Abim Yeliz ablanın huyuna gideceğine onu kısıtlamıştı. Garip olan ise Yeliz abla bu durumun hoşuna gittiğini söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başı Yok Sonu Çok
General FictionBu kurguda argo, küfür ve yetişkin içerik barındıran sahneler bulunmaktadır. ●○●○● "Beni sokmaya çalıştığın kalıpta olmadığımı sen de ben de gayet iyi biliyoruz." Ne kast ettiğini gayet net anlamıştım sanırım. Ona sürekli abi dememi kast ediyordu. "...