Bölüm 25

92.4K 4.1K 604
                                    

Bölümü bir aksilik yaşanmaz ise yarın sabah düzenleyeceğim. Yine de biter bitmez hemen atmak istedim. Daha fazla bekletmek istemedim.

Romantizim etiketinde de ben bunu yazarken anlık beşteydik bu arada. Sık sık değişkenlik gösterse de bunun haberini de verdiğime göre şimdi bölüm geçebiliriz.

Hepiniz teker teker seviliyorsuz!!

Keyifli okumalar!!

Aramızda en erken toparlanan Gül oldu. Kendisi profosyonel bir yalan ustası olduğu için sabah paniklediğim kadar paniklemedim. Biliyordum ki toparlardı.

Gül yalnızca benim anlayacağım türden sahte bir gülüş sergiledi. "Haha," diyerek gülse de dışarıdan gören birisi onun normal gülüşünün bu olduğunu sanabilirdi. "Doğan abi sen de ne safsın," dedi gülmelerinin arasından. Doğan abim böyle bir tepki beklemiyor olamlıydı ki işaret parmağını göğsüne doğru götürüp "Ben mi?" diye sordu saf saf.

"Allah iyiliğini versin abi, Betül'ü hangi salak alır?" Abimde olan bakışlarım anında ciddileşerek Gül'e döndü ama amacını bildiğim için ses etmedim. Dua etsindi ki Devran burada değildi. "Doğru," dedi Fuat da hemen arkasından. Bana imalı bir bakış atıp önüne döndü. "Biz sadece varsayımları konuşuyorduk," dedi arkasındaki askılıkların birine yaslanarak. Askılığın tekerlekli ayakları kayınca neredeyse düşüyordu ki kendini toparladı. "Hem Betül'ün sevgilisi olacak, ben de sana söylemeyeceğim öyle mi?" Elini ay ilahi diyen teyzeler gibi havada salladı. "Daha neler."

"Allahın sopası yok," dedim dişlerimin arasından ayağının kayışını kast ederek. Başımı da bir ileri bir geri salladım. Yalnızca omuz silkip hiç bir şey olmamış gibi önüne döndü. "Ulan aklım çıkıyordu," dedi Doğan abim sanki sevgilim olması çok şaşıralacak bir şeymiş gibi. Sözleri beni sinirlendirdi. "Neden?" diye sordum oldukça ciddi bir şekilde. "Bunda aklını çıkaracak bir detay göremiyorum."

Fuat'da olan gözlerini bana çevirip alaycı bir gülüş sundu. Acaba bu hâl ve hareketlerinin kendisinden soğumama sevep olduğunu bilseydi de bu şekilde bakmaya devam eder miydi? "Neden mi?" Tek kaşını kaldırıp "Bizden habersiz olacak iş mi?" diye devam etti.

"Ha yani haberin olsa sorun değil diyorsun?" Alaycı bakışları yavaşça yerini düzlüğe bırakıyordu. Ses tonu her ne kadar beni arada bıraksa da "Öyle," dedi. "Gözüm tutarsa neden olmasın?" Başımı olumlu anlamada sallayıp yere koyduğum poşetleri elime aldım. Umarım bu lafını ileride ona tekrar hatırlatmak zorunda bırakmazdı beni.

İçerisinde Gül'ün ayakkabısı olan poşeti onun eline tutuşturup "Görüsürüz," dedim Doğan abim ve Gül'e kısaca bakarak. Fuat'a başımla koridoru işaret edip "Geliyor musun?" diye sordum. İleriye doğru attığı ilk adımın -Gül'ün kolunu tutması yüzünden- devamını getiremedi. Fuat hemen yanındaki arkadaşıma baktı tek kaşını kaldırarak. "Fuat gelemez çünkü bana yardım edecek," dedi yüzündeki duru tebessümle.

"Niye ya?" dedi sitemli bir şekilde Doğan abimi göstererek. "Abim var, o etsin sana yardım." Doğan abim kendisine iş yaptırılacağını anlayınca hızla başını salladı. "Olmaz oğlum. Benim evde uşağım var. Sen bekar adamsın, beni evde bekleyenlerim var," diyip elindeki fırın poşetini havaya kaldırdı ve Fuat'a fırsat vermeden geldiği kapıdan geri gitti.

Fuat derince oflayıp elini Gül'den kurtardı. Kötü kötü bakmaya başladı arkadaşıma. "Sen git Betül," dedi dişlerinin arasından. "Ben rehin alındım." Ben arkamı dönmeden önce Gül birsey hatırlamiş gibi "Bu arada," diye atıldı. "Yadigar teyzenin bahçesindeyiz öğleden sonra. Seni özellikle çağırdı." Kim bilir yine hangi damat adayını söyleyecek ya da tanıştıracaktı. "Bakarız." Omuz silkip beni büyük bir dertten kurtaran arkadaşıma havadan bir öpücük atıp dükkana doğru gitmeye başladım.

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin