"Ee ben şey olunca ka-kaşıdı-" nasıl toparlayacağımı bilmediğim için saçmalıyordum! Birazdan utançtan havaya uçacaktım, tüm kan yuzüme toplanmıştı. Gülnur teyze elini kaldırarak daha fazla saçmalamamın önüme geçti. Ne diyebilirdim ki, şu durumda beni kurtaracak bir Gül ne yazık ki yoktu. Zaten her şeyde apaçık ortadaydı.
Gülnur teyze kaşlarını çatıp gözlerini arkamda duran oğluna çevirdi. Omzumun üzerimden kıpkırmızı bir suratla Devran'a baktığımda bir elini kapının pervazına dayadığını, diğer elini ise çenesine atıp sakallarını sıvazladığını gördüm. Benim aksime kesinlikle utanmamıştı, haklı olan bizmişiz gibi kaşlarını çatmış annesine bakıyordu. Bir de Devran yerine utandım.
Kısa bir sessizlikten sonra Gülnur teyze konuştu. Konuşmadan evvel sağına bakıp koridoru kontrol etmeyi de ihmal etmedi. "Betül kızım sen aşağı in biz de şimdi geliyoruz," dedi. Ne komuşacaklarını deli gibi merak etsem de tabii ki utanç seviyem buna müsade etmiyordu. "Sana zahmet çay da koy tamam mı kızım?" Sesi son derece narin çıkıyordu. Bana sesi gibi duru bir tebessümle bakıyordu.
Başımı sallayarak hızlıca odadan çıktım, daha koridorun başına gelmemiştim ki kapının kapandığını işittim. Ben de biraz yuzümün kızarıklığının gitmesi için kimseye görünmeden alt kattaki lavaboya girdim.
Gülnur, arkasından kapıyı kapadıktan sonra başını sallayarak suçlayan gözlerle oğluna baktı lâkin beklediği mahcubiyeti elbette ki oğlunda göremedi. Tam tersine oğlu da ona ters ters bakıyordu. "Ne bakıyorsun kümesine başka tavuk girmiş horoz gibi?"
Devran gözlerini devirince "Devirme gözlerini anneye, gözlerin ters döner," dedi Gülnur. Birkaç adım ileriye atınca odak noktası yatak olmuştu. Kendi elleriyle düzelttiği yatak az önce üzerinde kim bilir neler yapıldığını belli edecek şekilde kırışmıştı. Aklına gelenlerle yüzünü buruşturmadan edemedi, oğlunun cinsel hayatı düşünmek istediği son şey bile olamazdı.
Devran yatmadan yatmaya yatağına giren bir adamdı ve Gülnur bunu çok iyi biliyordu. Yaşıtlarının aksine yatağa uzanıp telefonla uğraşan biri değil, masabaşına geçip çalışan bir adamdı. Ve Gülnur oğlunun bu huyunun olmasını ilk defa istiyordu. Maalesef.
Konuşması gerektiğinin farkındaydı ama nereden başlaması gerektiğini kestiremiyordu. Betül, Devran'ın ilk ciddi ilişkisi, ilk yenilgisiydi. Daha önce kaçamak ilişkileri olduğunu biliyordu ama ilk defa içinde oldukları durumu yaşıyordu.
"Oğlum biliyorum ben seni," diyerek girdi lafa. "Seviyorsun belki de daha fazlası." Devran annesine bakarak başını olumlu anlamda salladı, konuşmanın nereye kayacağını merakla bekliyordu. "Uzun süredir de sabrettin," dedi ima ile. Devran zaten annesinin Betül'e karşı beslediği duygulardan haberdar olduğunu biliyordu. Gülnur geçen sene şüphelenmeye başlamıştı, öncesini bilmiyordu. Yeniden başını salladı. "Biraz daha sabredebilirsin diye düşünüyorum."
Devran ne ima ettiğini gayet net anlamıştı ama tepki vermedi. Gülnur ise tepkisizliğini anlamadığına yorup devam etti. "Gördük ki ateş ile barut yan yana duramıyor, o zaman kendini biraz geri çekeceksin."
Devran biraz alay biraz da sinirle gülüp yatağın ucuna oturdu. "Ben ne Betül'den uzak dururum ne de onun benden uzak durmasına müsade ederim anne," dedi kararlılıkla. Gülnur oğlunun bu derece açık olacağını tahmin edemediği için şaşırmıştı.
"Saçmalama." Sesi hayretle çıkmıştı. Devran ise hâla söylediklerinin arkasındaydı. "Sen sanıyormusun ki bu kızın ailesi senin onu alıp kendi evine götürmene izin verecekler," dedi. Betül'ün geçen iki günde Devran'ın evinde olduğunu biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başı Yok Sonu Çok
General FictionBu kurguda argo, küfür ve yetişkin içerik barındıran sahneler bulunmaktadır. ●○●○● "Beni sokmaya çalıştığın kalıpta olmadığımı sen de ben de gayet iyi biliyoruz." Ne kast ettiğini gayet net anlamıştım sanırım. Ona sürekli abi dememi kast ediyordu. "...