Bölüm 38

104K 3.7K 1.1K
                                    

Bölümde cinsel içerikli sahneler yer almaktadır, şimdiden uyarımı yapayım.

Keyifli okumalaaar -bunu muzipçe söylediğimi belirtmek isterim-

Çok çok seviliyorsunuz!!

♤♤

Kısa bir süre sarılı kaldık. İlk uzaklaşan ben oldum, başımı geri çekerek güzel yüzüne baktım. Gözlerimizden uzanan köprülerden geçen cümlelerle anlaştık sanki. Tüm kelimeler o köprüden aşağı atlayarak intahar etmeye başladıklarında bedenimi bedenine yaslayarak parmak uçlarımda yükseldim ve dudaklarımı benim için yaratılmış gibi olan dudaklara bastırdım.

Dudaklarımız bir yapbozun parçalarıymışcasına birleşti, kalbimizde yakılan ateş tüm bedenimize yayıldı ve biz yanmaya başladık. Cayır cayır yandık. Birbirimizin ateşi, bizi yaktıkça yaktı ve biz freni tutmayan bir bsikletin yokuş aşağı hızla ilerlemesi gibi hızla ilerledik. Tek fark bizim zirveye tırmanmamızdı.

Arzudan uzak başlayan öpüşmemizi başlatan bendim belki ama Devran kısa sürede hakimiyeti eline aldı. Ben kollarımı geniş omuzlarına sararken aynı anda o da ellerini belime sardı. Aramızda mesafenin baş harfi dahi olmamasına rağmen bize yetmiyor gibi birbirimize sıkı sıkıya tutunmuştuk, güçlerimizi birbirimizden alıyorduk.

Sakin başlayan öpüşmemizi alevlendiren şey dilimi ağzının içerisine itmem oldu. Başka şartlar altında gözüme iğrenç gelebilecek her şey Devran ile yaşandığı müddetçe normaldi ve zevk veriyordu. Devran boğazdan gelen bir sesle inledi ve inlemesi ağzımın içerisinde kayboldu. Erkeksi inlemesi kalbimi tekletti. Gözlerim sıkı sıkıya kapalı olsa da onun kaşlarını çattığından son derece emindim, ezbere bildiğim mimikleri göz kapaklarıma kazınmıştı sanki.

Omuzlarında duran ellerimin tekini ensesindeki saçlara geçirerek onu daha fazla hissettim, avucuma batan saçları içinde olduğumuz anın gerçekliğini gözlerim önüne seriyordu. Aniden ellerini kalçalarıma indirerek avuçlaması benim için beklenmedikse, benim de sıçrayarak bacaklarımı beline sarmam onun için beklenmedikti. Memnuniyetle homurdandı, dudaklarının gerilişini dudaklarımda hissettim. Gülümsüyordu.

Ortak paydada buluştuğumuz aceleci hareketlerimiz elbisemin eteğinin kalçalarıma kadar yukarı sıyrılmasına sebep oldu ama bu beni ne utandırdı ne de durdurdu. Nefes nefese dudaklarımızı ayırdığımız an dudaklarımın arasından onun ismi döküldü. Bazen konuşmayı unutuyordum, tek söyleyebildiğim onun ismi oluyordu. Yalnızca onun adı dökülüyordu dudaklarımdan.

Hem ağladığım için hem de yavaş yavaş bedenimi ele geçiren arzu sayesinde boğuk çıkan sesim ile "Devran," dedim. Emdiğim için şişmiş olan alt dudağında dilini gezdirirken ikimiz de birbirimizin dudaklarına bakıyorduk. Kucağında olduğum için ona üstten bakıyordum, yüzü göğüslerim ile neredeyse aynı seviyedeydi ama göğüslerime değil yüzüme bakıyordu. Yutkundum, yutkundu ve aynı anda göz göze geldik.

Dünya üzerindeki en anlamlı kahverengilere bakarken gözlerinin ilk defa bu kadar buğulandığını fark ettim. Bu beni daha fazla etkiledi, kasıklarımda tatlı bir sızı dolaştı ve bu yeniden dudaklarını öpme isteğimi tetikledi. Yeniden dudaklarına uzandım, beni elbette geri çevirmedi lâkin ilkine göre daha fazla kısa sürdü.

Dudaklarımızı ayıran Devran oldu. Huysuz bir homurtu çıkararak kaşlarımı çattım. Üst üste yutkundu, göz bebekleri genişlemişti. "Durmalıyız," dedi ama ne gözleri ne de kalçalarımı sıkı sıkıya kavramış olan elleri bana durmamız gerektiğini çağırıştırıyordu. Üst üste yutkundu, göz bebekleri genişlemişti ve kendini zor tutuyor gibi bir hali vardı. Alnının nemlenmeye başlamasından anlaşılıyordu.

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin