Bölüm 35

100K 3.5K 1.5K
                                    

Elimdeki son salata tabağını da masanın diğer ucuna bıraktıktan sonra bir adım geriye giderek masanın son haline baktım, herhangi bir eksiğin olmadığına kanaat getirdikten sonra bahçedeki koltuklarda oturan aileme baktım. Herkesin keyfi yerinde gibi gözüküyordu, yüzleri gülüyordu. Yere serdiğimiz halının üzerinde oturan Efe, Enes ve Batuhan kendi hallerinde oyun oynuyorlardı, şen seslerinin yan evler tarafından dahi duyulduğunu tahmin edebiliyordum. Abim ile Devran bile eski günleri aratmayacak şekilde koyu bir muhabbetin içindeler gibi gözüküyordu. Dedim ya herkes mutlu ve en önemlisi huzurlu gözüküyordu.

İçinde bulunduğum ve başka hiçbir şeye değişmeyeceğim bu güzel tabloyu bozmak istemesem de sonunda sesimi bulabildim. "Yemek hazır," diye seslendim gülümseyerek. Tek tek tüm gözler üzerime doğruldu, ardından başta babamlar ve annemler olmak üzere senkonize olmuş şekilde yaş sırasına göre masanın etrafındaki sandalyelere dizildiler. Çorbaları ben koydum, Gül dağıttı. Oturmak için sağıma döndüğümde ne tesadüfdür ki tek boş yerin Devran'ın yanı olduğunu gördüm.

Usulca yanına otururken kimsenin bize bakmadığından emin olmak için göz ucuyla masayı süzdüm. Babamı da kontrol ettikten sonra dikkat çekmemek için elime kaşığımı alıp dirseğimi masaya, çenemi de kaşığı kavrayan elimin üzerine yaslayarak yanımdaki adamın yüzünü inceledim. Doğan abim ile Fuat'ın futbol üzerine yaptıkları konuşmayı dinliyor, bir yandan da çorbasını yudumluyordu. Bir insan yemek yerken bile bu derece karizmatik durabilir miydi yoksa onu bu şekilde görmemin sebebi geçtiğimiz iki gunün hasreti miydi? Aradan birkaç saniye geçti ve nihayet güzel gözleri gözlerimle buluştu.

Onu izlediğim için utanmadım ya da gözlerimi kaçırmadım. Güzelliği karşısında çoğu zaman dilim tutuluyordu ve yine o anlardan birinin içersindeymişiz gibi hissettim, iç çekememek çok zordu ve eğer sesimi arasaydım bulamayacağımı biliyordum. Hayran gözlerle kendisini seyretmem hoşuna gitmiş olmalıydı ki dudağı ufak bir açıyla yukarı kıvrıldı ve hemen ardından göz kırptı. Gülümsemesi bulaşıcı bir hastalık gibi anında bana bulaştı ve kendimi ona gülümserken buldum.

"Birileri benim sabrımı sınamak ister gibi bakıyor," diye fısıldadı bedenini biraz bana taraf yakınlaştırarak. Cümlede geçen 'birileri' ben olsam da "Babam mı?" diye sordum. Çünkü bugünlerde babam da onun sabrını sınamaktan çekinmiyordu. Sorum biter bitmez dudaklarımdan sessiz bir kıkırtı döküldü. Dudağındaki o hafif kıvrım gülüşümle biraz daha derinleşti ve cevap vermeden önüne döndü. Baş başa olsaydık uzayıp gideceğini bildiğim sohbetimizi yarıda kesmesine sebep olan şeyin kalabalık bir masada oluşumuz olduğunu bildiğim için ben de önüme döndüm.

Soğumaya başlamış çorbamı içerken gözlerim çaprazımda oturan Gülnur teyzeyle kesişti. İkimize bakarken onun da halinden memnun olduğunu gördüm ve bu beni mutlu etti. Çok şanslıydım ki Gülnur teyze oğlunu kıskanan annelerden değildi. Bana tebessüm ettikten sonra önüne döndü, iyi ki de döndü çünkü tam şu anda bacağımı kavrayan el yutmak üzere olduğum çorbanın neredeyse beni boğmasına sebep olacaktı. Neyse ki öksürüp dikkat çekmeden toparlandım ve gözlerimi irice açarak yeniden Devran'a döndüm.

Sanki bacağımı kavrayan el kendisine ait değil gibi Yeliz ablanın az evvel önüne koyduğu yemek tabağıyla ilgileniyordu. Yeliz abla önümdeki içi boş kaseyi alıp yerine içi dolu tabağı bıraktı. "Teşekkür ederim," dedim düz bir sesle. Göz kırpıp diğerlerinin tabaklarını doldurmaya başladı.

Bir süre eli hareketsizce bacağımın üzerinde dursa da parmaklarını bacağımın iç kısmına, biraz daha yukarıya çıkarmadan duramadı. Rahat durmayacağını anlayınca herkesi teker teker kontrol ettikten sonra elimi elinin üzerine koyarak daha fazla yukarı çıkmasını engelledim. Nefesimi sabit tutmaya çalışarak başımı bedenine yakınlaştırdım. "Ne yapıyorsun?" Sesimin titrek tonda yükselmesini önleyemedim. Masadaki herhangi birinin Devran'ın elinin nerede olduğunu görmesi demek, annemin namus bekçiliği yaparak bizi apar topar evlendirmesi demek olabilirdi. Tamam fazla abartmıyım ama anmemin ne yapacağını da tahmim edemezdim.

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin