Bölüm 10

117K 5.2K 660
                                    

Oy ve yorumlarınız için teker teker teşekkür ediyorum.
Keyifli okumalar. Seviliyorsunuz!!

Tüm gün mutfakta üstüme sinen kokulardan arınmak için yukarı odama duş almak için girdiğim vakit dış kapı çalmıştı ama işime kaldığım yerden devam edip odamdaki banyoyu kullanarak hızlı bir duş aldım. Odamda banyo olması konusunda oldukça şanslıydım, annemin bana bu odayı vermemek için verdiği mücadelenin sonucunda kaybetmesi ne zaman aklıma gelse keyiflendiriyordu beni. Üzerime sardığım kısa havluyla odama girip hızlıca hazırlanmaktı amacım.

Gül'ün yatağımın üzerinde kurbanlık koyun gibi oturmasıyla hedefimi değiştirdim. "Oo," diye uzattı gevşekçe.

Gül'ün bana sırıtarak bakması gibi ben de ona sırıtarak bakınca yüzündeki ifade dondu. "Sen niye gülüyorsun, utanman gerekiyordu senin." Odamın kapısının arkasında asılı olan anahtarla kapıyı kilitledim. "Yalnız birşey söyleyeyim mi, abim ağzının tadını iyi biliyor." Bacak bacak üstüne atıp baştan ayağı inceledi bedenimi, sanki ilk defa karşısına havluyla çıkıyordum. "Edepsiz," dedim sadece. Anahtarı çıkarıp elime aldığımda hala amacımdan haberi yoktu.

"Gül sen gül," dedim uzatarak. "Zaten sana gülmek acayip yakışıyor. Oldum olası o dişlerini hep kıskanmıştım zaten. Genetik sizde herhalde. Şimdi de teker teker sökeceğim o dişlerini." Düz tuttuğum sesim ve ifadesiz yüzümle sekteye uğradı gulmesi. Eliyle dişlerini yokladı sonra. "Madem bende yok güzel dişler, sende de olmasın. Değil mi ama?"

"Ne yaptım ben ya yine," diye çığırıp yatağın üzerinde ayağı kalktı. "Ne mi yaptın?" Dedim tamamen sakin kısık sesle. Sonra aniden bağırıp irkilmesini sağladım. "Gül sen beni çıldırtmak mı istiyorsun?"

"Senin kocanın evi yok," dedi kısık sesle o meşhur repliği tamamlayarak. Tüm gün evde oturmaktan Müge Anlı fanı olup çıkmıştı başımıza.

"Hayır salak." Üzerimdeki kısacık havluya aldırmadan üzerine doğru yürüdüm, yatağın önüne geldiğimde diğer ucuna kaçtı. "Bir daha yalan yanlış şeyler anlat bak ben sana ne yapıyorum."

"Yanlış mı?" Boğazdan gelen bir sesle harfleri yuvarlayarak Recep İvedik gibi söylediği şeyi ağzımı eğerek taklit ettim. "Yonloş moğ? Yanlış tabi."

"Neresi yanlış be, almışsın masum abimi bacaklarının arasına, müstehcen hareketlerde bulunuyordun. Yok efendim elini beline atmalar yok efendim yakınlaşmalar falan." Eğilip aldığı yastıkla kendini savunmaya çalışarak vurmaya çalıştı ama elindeki yastığı tek hamlede elinden alarak tüm gücümle bacaklarına vurdum. "Oha, oha. Bir de utanmaz." Kahkaha attı.

"Ulan ben niye utanayım, sen utan. Benim masum abimi bir gecede kirlettin pis gelin. Şimdi de gelmiş görümcene şiddet uyguluyorsun." Yataktan inip odanın diğer ucuna kaçtı, ben de peşinden tabi. "Gül, senin o uzun dilini boynuna dolarım biraz daha bağırırsan," diye sesimi yükselttim dediklerime tezat bir şekilde. Dilini bana uzatınca yataktaki süs için koyduğum ufak yastığı fırlattım.

"Kızlar." Doğan abimin sesini duyduğumuz an ikimizin de gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi irice açıldı ve biz birbirimize bakakaldık.

"Siktir," diyen Gül'e ters ters baktım. "Sıçtık."

Sanki abim beni kapının ardından görebilirmiş gibi iyice sarıldım üzerimdeki havluya. "Efendim abi," dedim titrek ve ince bir sesle. Gül'e bakarak işaret parmağımı boğazımda yatay şekilde bir iler bir geri gezdirip, sen bittin, diye fısıldadım.

Kalbim abimden çıkacak herhangi bir sert sözü bekliyordu son sürat atarken.

"Annem çağırıyor. Birbirinizin dillerine dokunmadan aşağı gelin de adam akıllı oturup çay içelim." İkimiz de rahat birer nefes çektik içimize. En çok da ben. "Tamam, geliyoruz," dedim. Bir süre donmuş sekilde birbirimize bakakalmıştık, sonra ayak seslerinden uzaklaştığını anladık.

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin