Bölüm 50

91K 4.1K 881
                                    

Beklettim, üzgünüm ama korkmayın her şey düzene oturmak üzere. Yani eski düzenden devam edeceğiz.

Bu arada, birkaç kez bölümlere sınır koymamı teklif eden arkadaşlar oldu. Bu, büyük konuşmaktan nefret etsem de, asla olmayacak. Ne zaman büyük konuşsam onu kesin yaparım ama bunu yapmayacağım. İnatla direniyorum jksnxoa

Sizleri çok çok seviyorum!!!
Keyifli okumalaaar!!!

♤♤

Yanımda oturan bedene daha fazla sokulma dürtümün önüne geçemeyerek oturduğum koltukta bir miktar daha yana kayarak Devran'a sokuldum. Kuzeni olan Uğur ile Emre'nin sohbetlerini dinlese de kıpırdanmamla amacımı anında anlayarak koltuğun üstünde olan elini belime kaydırıp bedenimi kendine çekti. Keskin gözleri bana dönerken hissettirdikleriyle sertçe yutkundum. Yalnızca gözlerinin bile hissettirdiği duygular kalbimi hızlandırıyordu. Elimin tekini ona dokunma ihtiyacımla kaslı karnının üzerine koydum, ona dokunmak artık bir istek değil bir ihtiyaçtı. Elimi ileri geri teninde hareket ettirip teninin sıcaklığını avucumda hissettim. Serinlemeye başlayan havanın aksine teni her daim sıcacıktı. Yalnızca bedenimi değil ruhumu da ısıtıyordu.

Parmağımda parlayan alyans ise kalbime hiç yardımcı olmuyordu. Sanki ona ne kadar yakınlaşırsam yakınlaşayım, onunla ne kadar vakit geçirirsem geçireyim, ne kadar dokunursam dokunayım yetmeyecekti.

Devran yüzünü bana doğru eğip dolgun dudaklarını sertçe dudaklarıma bastırdı. Hızlı hareket etmesi sayesinde kimse bunu fark etmemişti. Derince gülümsemeden yapamadım. "Yavrum," dedi içten bir şekilde. Ses tonunun kısık olması sanki yanan ateşime benzin olmuştu. Çenesiyle kaslı karnımda hareket eden elimi gösterdi. "Hasretinle yanarken rahat mı dursan?" Gözlerindeki karartıdan onun da teninin arzuyla yandığını bilsem de bunu ondan duymak, imasını kavramak bambaşkaydı. Her şeyden önce kadınlık gururumu okşuyor, onun üzerindeki etkimin, gücümün farkında olmamı sağıyordu.

Arsız bir şekilde alt dudağımı ısırıp üzerine doğru eğildim. Karnındaki elimi kışkırtıcı bir yavaşlıkta gögsüne çıkarırken uzun tırnaklarımı ara ara tenine bastırdım.

Herkesin keyfi son derece yerindeydi. Aile büyükleri salonda sohbetlerine devam edip birbirlerini tanırlarken bizler de gecenin devamını dışarıda getiriyorduk. Oturduğumuz kısmın aydınlatmadan bir miktar yoksun olması da ilk defa işime gelmişti. Konuşma politik bir hal almaya başlayıp eğitim sistemimiz eleştirilmeye başlayınca odak noktası olmaktan tamamen sıyrılmamızı fırsata çeviriyordum.

"Ama sen benim," yüzüğümü gözleri önüne getirip yeniden göğsüne koydum. "Neredeyse kocam sayılırsın. Sana istediğim gibi dokunurum?" Muzip tonda konuşmam onun burnundan bir nefes vererek gülümsemesine sebep oldu. Keyifli bir homurtu çıkardıktan hemen sonra "Senden bu cesur tavrının her zaman devam etmesini isteyeceğim çünkü kocan," son kelimesinin üstünde durdu. "Seninle özel olarak, uzun uzun ilgilenecek."

Kulağıma doğru yaklaşmasıyla tüm bedenimi heyecan dalgası esir aldı. Sözleri kalbime dokunmuştu ama etkisini kasıklarımda göstermişti. Alt dudağımı ısırıp boynumdan gerdanıma dağılan nefesini hissettim. "Sabrım kalmadı." Titrek bir soluk alıp başımı olumlu anlamda salladım. "Benim de," diyerek bir gerçeği itiraf ettim. Dudaklarımdan çıkan ritimsiz nefesler de tıpkı kendi nefesleri gibi teninde dağilıyordu. Dudaklarımın hemen önünde duran boynuna dudaklarımı bastırdım, aynı anda yaslandığım bedeninin de gerildiğini hissettim. Gerilmesinin sebebi itirafım mıydı yoksa tenine olan temasım mıydı bilmesem de yüzümde utangaç bir tebbessüme yol açtı. Yüzümü yavaşça ait olduğu girintiden, yoğun kokusunun kaynağından çıkarıp göğsü ile omuzu arasındaki yere yerleştirdim. Cevap vermedi, onun yerine derin bir nefes alıp kolunu sıkılaştırdı.

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin