53.BÖLÜM

29.3K 1.9K 275
                                    

UZUN BİR ARADAN SONRA GELDİM PAPATYALARIM...ÖNCELİKLE DUA EDEN GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİNİ SUNAN HERKESE CANI GÖNÜLDEN TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM...BELKİ ÇOĞUNUZ NEDEN BU KADAR UZUN BİR ARA VERDİ DAHA İYİLEŞMEDİ Mİ DİYE DÜŞÜNMÜŞSÜNÜZDÜR...ÖYLE ZOR BİR ZAMANDAN GEÇİRİYORUM Kİ İMTAHANIM ÇOK BÜYÜK...SABIRLA BU KÖTÜ GÜNLERİN BİR AN ÖNCE GEÇMESİNİ BEKLİYORUM...NEYSE DAHA FAZLA YAZIP BAŞINIZI ŞİŞİRMEK İSTEMİYORUM...BU BÖLÜMÜ TÜM OKUYUCULARIMA İTHAF ETMEK İSTİYORUM...ÇOK AMA ÇOK SEVLİYORSUNUZ...

İYİ OKUMALAR

Gün ağaralı çok olmasına rağmen Aygen huzurla yumduğu gözlerini bir türlü açmak bilmiyordu. Kaç gün geçmişti kaç geceyi devirmişti bu evden ayrı. Özlem miydi peki yoksa vuslat mı onu huzura iten. Bildiği ise kocasına rağmen deliksiz geçirdiği uyku ve açılmak bilmeyen gözleriydi. Saat kaçtı, kocası hala yanında mıydı? Tüm bunları düşünmeyi bir kenara itti. Huzurunu bozmayacak ve bu evden mutlu bir şekilde ayrılacaktı. Kollarını geriye attı. Tüm vücudunu esneterek gözlerini araladı. Bakışları yana kaydığında görmeyi beklediği şeyin aksine boş bir yatakla karşılaştı. Kocası yanında yoktu. Normalde aşinası olduğu bu durum şimdi garibine gitmişti. Üstelik gece çok uykusuz olduğu için sızlanıp durmuşken neden bu kadar erken kalkmıştı? Aygen yüzünü buruşturdu. Düşünmek yoktu. Her şeyi akışına bırakacaktı. Yataktan miskince kalktı ve üzerini değiştirmeden önce banyoya oradan doğruca alt kata indi. Evi tanıdık iki erkeğin yüksek sesleri dolduruyordu.

"Yol yakınken vazgeç. "

"Çok geç ben kararımı verdim."

"O benim dedim sana." Aygen duyduklarına karşın donup kaldı. Yusuf'la Tolga yan yanaydı ve ne hakkında konuştuklarına dair hiç bir fikri olmayışı onu germeye yetmişti. Güya her şeyi akışına bırakacaktı. Tartışma konuları ne ise büyümeden çözmeliydi. Ah birde dün akşam kocasını bu konu hakkında uyarmıştı. Nasıl olurda böyle bir düşüncesizce davranırdı. Bacaklarına yürü komutu verip yüksek sesle konuşan beylerin yanına hızla giriş yaptı. İçeri girer girmez küçüğü ona dönse de onun hedefindeki yüzler iki genç adamdan başkası değildi. Kaşlarını çattı. Anlamaya çalıştı ama mantıklı yanı ortamdaki tuhaflığı çözmeye yetmedi. Masanın ortasına eğilmiş iki iri yarı adam, ellerinde çatal, tabakta ise tek bir börek parçasıydı.

"Annejiğim." Aygen ona doğru koşan küçüğü ile yüz ifadesini değiştirmiş takındığı tebessümle kollarının arasına beklemeden aldı. Tam bu esnada 'hah işte bu 'diyerek büyük bir kahkaha atan Tolga gülerken gözleri üzerinde olan kocasının çatalındaki börek süt kardeşinin midesine çoktan inmişti. Ama kocasının bu durum çokta umurunda değildi çünkü yüzündeki memnun ifadeyle Aygen'i süzüyordu.

"Aygen sen bir tanesin. Seviyorum kızım seni." Duydukları sözler ile gözlerini devirirken kocasının sert bakışları çoktan Tolgaya dönmüştü. Her ne kadar sakin kalmaya çalışsa da çoğu zaman öfkesini yansıtmada başarı olamıyordu. Onun bu davranışına karşın da başını olumsuz yönde sallamış nihayet masada yerini almıştı.

"Hop dur orada süt müt dinlemem tüm masayı tıkarım ağzına."

"Aman enişte hemen kızma börek aşkıyla söylenen sözler bunlar."

"Bence ikinizde kesin. Koca koca adamlar küçük çocuktan betersiniz." Yüzünü buruşturup her iki adama ima dolu bakış attıktan sonra tüm ilgisini kucağındaki küçüğüne vermeye başladı.

"Hoş çocuk dediğim sizden daha olgun ya neyse." Eli Yiğit'in sarı saçlarına gitti. Gözlerinin önüne düşen tutamı çekip alnına uzun sayılacak bir öpücük bıraktı.

"Sen karnını doyurdun mu bakalım."

"Evet ananem kaynımı doyuydu. Böyek veydi, süt veydi, biyde sujuklu yumuyta veydi." Aygen annesinin küçüğüyle böyle ilgilenmesine çok sevinmişti. Gerçi ondan farklı bir şekilde davranmasını beklemek saçmalık olurdu. O onca çocuğun Asiye annesiydi. Çocuk sevgisi dendiği zaman örnek alınması gereken bir modeldi. Aygen atladığı detayla masaya göz atarken eksiklik şimdi gözüne çarpıyordu. Günlük gazete her zamanki yerinde dururken babasının yeri boştu. Annesi de ortalıkta görünmüyordu.

Hüzün Kokulu PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin