BÖYLE BİR ACIYA YÜREK NASIL DAYANIR
NASIL ALIŞIR BİLMEM
BİLİYORUM SENİNDE AKLIN HEP BENDE
NASIL DERSİN GELMEM
KIRILDIN MI ÇOK, YORULDUN MU YOKSA?
NEDİR ESAS NEDEN?
YARIM KALAMAZ İNAN, BU AŞK BÖYLE YAKALR KALBİMDEN
EMİN MİSİN BU KADAR KENDİNDEN
NE ZAMAN ÇIKTIN AŞKIN EMRİNDEN
GURUR MU ONUR MU, SÖYLE BİZİ VURUR MU?
BİZ BÖYLE SEVERKEN
DÜŞTÜÜYSEK KALKARIZ, DAHA ÖLMEDİK YA
BÜYÜK YEMİNLERDEN VAZGEÇİP DÖNMEDİK YA
BENİM BİR GÖNÜM GEÇMEZ Kİ SENİ GÖRMEDEN
BİRTANEM, BIRAKMA KENDİNİ AL KALBİNİ GEL HEMEN...
BEN ÇOK BEĞENDİM BU SATIRLARI VE SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTEDİM. GÖNLÜNÜZE SAĞLIK HER İKİNİZEDE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM...
İYİ OKUMALAR;
Uzun zamandır kendisini hiç bu kadar huzurlu ve mutlu hissetmemişti Aygen. Evindeydi. Sevdikleriyle beraber sohbet ediyor gülüyor, eğleniyordu. Yaşadığı sıkıntıları geride bırakmış anın tadını dibine kadar yaşıyordu. Annesiyle mutfağa girmiş o çok sevdiği çikolatalı keki beraber yapmışlardı. Babasıyla gecenin ilerleyen saatlerine kadar sohbet etmiş eski günleri yad etmişlerdi. Tüm bu zaman zarfında Tolgada onu yalnız bırakmamıştı. Yiğitle tahmin ettiği gibi çok iyi anlaşmışlar bir sürü oyunlar oynamışlardı. Tıpkı sabahtan bu yana olduğu gibi ikili bir an olsun birbirinden ayrılmıyordu. Tolganın sabrına hayrandı. Eğer olurda bir gün gönlünü yeniden birine açacak ve o kişiden çocuğu olacak olursa cidden mükemmel bir baba olacaktı.
"Yiğitciğim hadi dayına izin ver kahvesini içsin." Deyip elindeki tepsiyi süt kardeşine uzattı.
"Ben iyiyim böyle. Dokunma yeğenime." Tolga kahvesini alıp Yiğitle ilgilenmeye devam ederken elindeki tepsiyi orta sehpaya bıraktı. Annesi geldiğinden bu yana çok mutluydu ve sabahtan beri evin içerisinde koşuşturup duruyordu. Kızı ne seviyorsa onu pişiriyor rahat etmeleri için elinden geleni yapıyordu. Sanki uzaktan gelen bir misafirmiş gibi. Aygen ilk başta yadırgasa da özlemine vermişti annesinin bu davranışını ve daha sonra böyle davranmamasını rica etmişti. Sıradan bir gün gibi geçsin hiç bu evden ayrılmamış gibi hissetsin istiyordu. Babası da onlara uymuştu. Ne kadar toplantısı, iş görüşmesi varsa hepsini iptal etmiş onlarla beraber olmayı seçmişti. Aygen çok fazla babasının iş konularına değinmek istemiyordu. Hala kendisini suçlu hissediyordu ve zamanında yaptığı yanlış tercihler sonucunu şimdi çekiyordu. Neyse ki Tolga gelmişti. Babasının sağ kolu olacak ve yönetim kurulunda hatırı sayılır bir yere getirilecekti. Zeki olduğu gibi çalışkandı da ve Aygen'in gözü arkada kalmayacaktı. Sohbet eden anne babasına bakıp kahvesine uzandı fakat tek yudum alamdan çalan kapı ile geri bırakmak zorunda kaldı.
"Ben bakarım." Ayrı bir enerjikti bugün. Normalde tüm haftanın yorgunluğu ile hafta sonun iple çeker uzandığı yerden kitap okurdu. Son günlerde bu pek mümkün olmuyordu ama yine de odasına erkenden çekiliyor kendisine özel alan oluşturmaya çalışıyordu. Aile büyükleri de anlayışla yaklaşıyordu gerçi çünkü Aygen'in yorgun olduğunu onlarda görüyor bazen o söylemeden gidip dinlenmesi için ısrar ediyorlardı. Yüzüne kondurduğu kocaman tebessümle kapıya çoktan varmıştı. Kulpu aşağı indirdi ve açılan kapıyla gelen kişiye baktı. Gördüğü silüet ile yüzü birden soldu. Gülüşü boşluğa düştü neşesi kuytulara saklandı. Sadece iki gün huzur içinde geçirmek istemişti ve o da Aygen'e çok görülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kokulu Papatya
General FictionEliyle biraz sonra evleneceği kızın çenesini kavrayıp yerde olan gözlerini,gözlerine sabitledi.Tamamen duygudan yoksun buz gibi bakışlarını önce çehresinde dolandırdı,ardından konuşmaya başladı. "Biliyor musun beyazlar içindesin ama ben sende değil...