28.BÖLÜM

49.6K 2.6K 843
                                    

PAPATYALARIM BEN GELDİM...KISA OLMUŞ DİYEN VE YİĞİTLE AYGEN'İ GÖRMEK İSTEYENLER VE BOL DİYALOG BEKLEYENLER BU BÖLÜMÜ TAMDA İSTEDİĞİNİZ GİBİ YAZDIM GELECEK BÖLÜMSE TAM BİR BOMBA OLACAK...ŞİMDİDEN OY VE YORUMLARINI ESİRGEMEYEN TATLIŞ OKUYUCULARIM BU BÖLÜM SİZE GELSİN.BÖLÜM BİTİMİ YAZILANLARI DA OKUMANIZI RİCA EDECEĞİM...SEVİLİYORSUNUZ...

İYİ OKUMALAR;    

"Yiğit hadi seninle mutfağa gidip bir şeyler yapalım."Diyerek Aygen ufaklığın elindeki davetiyeye son bir kez göz atıp baş ucunda duran çantasına bıraktı.Bu konuyla sonra ilgilenecekti zira şu an kafası çok fazla doluydu ve sürekli kendisine sorduğu sorulara cevap bulamayışı onu epey yormuştu.Beklemeden Yiğit'i kucağına aldı.Önce çantasını giysi odasına bırakıp ardından kucağındaki ufaklıkla sarmaş dolaş odadan çıktı.

"Söyle bakalım ne yapalım seninle.Kek,kurabiye,pasta."

"Kuyabiye istiyoyum."Son günlerde sessizlik yerine aldığı cevap onu mutlu ediyordu.Yiğit  kollarının arasına iyice sığındığında Aygen aynı şekilde karşılık verip tutuşunu sıklaştırdı ve saçlarının arasına buse kondurdu.İçi hala yangın yeri kollarındaki ufaklık bu duygunun baş mimarıydı.Kırık bir tebessümle cevap verirken sesi çatlamıştı. 

"Peki o zaman bol çikolatalı kurabiye yapalım seninle."Dediğinde çoktan merdivenleri inmiş mutfak kapısından içeri girmişti.Yiğit'i hemen ada tezgaha oturtup malzemeleri çıkarmaya başladı.Bu aralar çok fazla girdiği ve eli için oyun hamuru yerine gerçek hamuru almayı tercih ettiği için artık ne nerede iyi biliyordu.Zaten Sema ablası da ortalıkta gözükmüyordu.Dinlenmeye çekilebileceğini düşündüğünden rahatsız etmekte istememişti.Önce ellerini yıkadı ikili ardından Aygen malzemeleri geniş bir kabın içerisine bırakıp elinin gücü yettiğince yoğurmaya başladı.İşte böyle anlarda kocasından daha çok nefret ediyordu.O güne gidiyor ve söylediği o iğrenç kelimeler beynine sis bulutu gibi çöküyordu.Bir kere bile olsun pişmanlık ifadesi yakalamamıştı gözlerinde.Aksine daha çok canını yakmıştı.Peki niyeydi içindeki burukluk.Sonuçta kocasından ve ona dair her şeyden kurtulacaktı.Üstelik onun dediği gibi küçük kahramanını bırakıp gitmeyecekti ki.Evet o dediği gibi Yusuf Yılmazlardan gidecekti Yiğit'den değil.Ona karşı sevgisi şimdi nasılsa o zamanda aynısı olacaktı.Babasından ayrılması hiç bir şeyi değiştirmeyecekti.Belki daha çok ama eksik kesinlikle değildi.Gözleri yanında oturan çocuğa kaydı.Heyecanla yaptığı kurabiyenin hamuruna bakıyordu.Aygen yanında duran kavanozu işaret etti.  

"Küçük kahramanım hadi şu çikolata parçacıklarını içine dök bakalım."Yiğit neşeyle denileni yaparken Aygen onun bu mutlu haline tebessüm etmek başka bir şey yapmıyordu.Hep gülsün istiyordu,hüzün yanına uğramasın gözünden akan tek damla yaş mutluluktan dahi olsun istemiyordu ve biliyordu bunun için her şeyi yapardı. 

"Bizim çifte kumrular mutfağımı yine neşelendirmeye gelmişler."Diye neşeyle içeri giren Sema ablasının sesiyle yerinden sıçrarken Yiğit'in neredeyse tüm kavanozdaki çikolataları boşalttığını fark etti.

"Tamam Yiğitciğim bu kadar yeterli."Aygen hamur yoğurmaya kaldığı yerden devam ederken aynı sıcaklıkla Sema ablasına cevap verdi.

"Bu gidişle mutfak işlerini biz devralacağız baksana çıktığımız yok arada yemekleri de çıkaralım diyoruz ne dersin?"   

"Yemeklerin güzel şikayet etmem ama çok yoruluyor gibisin son günlerde böyle bir durgun geliyorsun gözüme."Sema ablasının teşhisi çok doğruydu ama derdi yorgunluk değil can sıkıntısıydı.

"Ben sana kıyamam yaparım yemeklerimizi."Sema ablası buz dolabın başına geçerken Aygen kıvamın olduğunu düşündüğü kurabiyeleri yuvarlamaya başladı.Tepsinin içerisindeki yağlı kağıdın üzerine yerleştirdiği kurabiyeleri Yiğit'in önüne iterek bir tanesinin üzerine eliyle bastırdı.

Hüzün Kokulu PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin