BEN GELDİM CANLAR EVE BUNDAN SONRA HER HAFTA KARŞINIZDAYIM.ASLINDA BENİM İÇİN AYNI AMA DİĞER KİTABIMI BİLEMEYENLER İÇİN YENİ OLAN GÜNÜ AÇIKLIYORUM.CUMA AKŞAMI SAAT 20:30'A NE DERSİNİZ???BENCE OLUR HATTA GÜZEL OLUR.OKULA GİDEN TATLIŞLARIMDA RAHATLIKLA OKUR.HAZIR MISINIZ BEN GELECEK BÖLÜMLER İÇİN FAZLASIYLA HEYECANLIYIM.
İYİ OKUMALAR;
Dipsiz bir kuyuya düşmüştü ve suyun rengi siyahın en koyu tonuydu.Her çırpınışına dahada bulanıyor ışığı göremediği için zihni daha çok kirleniyordu.Hiç düşünmeden itilmişti.Bekliyordu bir el,bir umut,çürümeye yüz tutmuş bedenini kurtarmalıydı ama sadece boş bir bekleyişti onunkisi.Sonra bir an bitiyordu bekleyişi akrebin zehri her geçen gün yelkovana değiyor ve zaman öylece izlerini kazıyarak akıp gidiyordu.Sardığı yaraları değiştirmeye bile takati kalmamıştı.Gerçi önemi yoktu sevginin merhem olmadığı bir derdin iyileşmesinin de anlamı yoktu.Belkide hep açık kalsın istiyordu en azılı hastalığa kapılıp irin aksın canı yansın istiyordu.Belkide hatırlamak zehirli iğnenin değdiği yerde izi kasın istiyordu.Dakikalarca odanın ortasında dikilmiş kocasının sözlerini idrak etmeye çalışmıştı.Git demişti ailene git demişti.İnanmadı.Edilen sözlerden kurulan hakaret dolu cümlelerden sonra kabullenemedi.İzledi kocasının yanından ayrılıp koltuğa uzanmasını boş gözlerle izledi.Tek kelime dahi edemedi.Ağzını açsa vazgeçtim demesinden korktu.Sadece aklında tartı duyduklarının doğru olup olmadığını.En az şu an aldığı nefes kadar gerçekti biraz önceki duyduğu sözler.Başını kendine gelmek adına bir kaç kere sallayıp doğruca üzerini değiştirdi.Yatağa girdiğinde ise aklından bir an olsun çıkmayan ailesini ve onlarla geçirdiği güzel dakikalar zihninde sıralandı.Daha sonra birden kocasının gölgesi düştü ve bir sis bulutu gibi hepsi dağıldı.Yerini şüphe aldı.Ya ona oyun oynuyorsa ya aklında farklı bir düşünce ile döküldü ise git kelimesi.Bir sülük gibi beynine yapışmıştı endişenin en pis hali.Yönünü diğer tarafa çevirdi.Yüzü kapıya bakıyordu.Alışmıştı bu şekilde yatmaya.Hava eskisi gibi bunaltmasa da boğazına kadar çektiği pike yinede onu terletiyordu.Belkide içine çöken sıkıntı daraltmıştı onu.Bu gün diğer günlere nazaran biraz yorgun düşmüştü bedeni.Gözleri düşüncelerine inat ağırlık yapıyordu.Annem dedi.Ardından babasının adını sayıklamak yaptığı son şey oldu...
***************************************
Aygen giyindiği bir kısmı siyah, bir kısmı siyah beyaz kareli olan elbisesinin üzerine dalgalandırdığı saçlarını bıraktı.İşe gitmek için hazırdı ama ondan önce ufaklığı hazırlaması gerekiyordu.Hemen odadan çıkıp Yiğit'in odasına geçti.Kapıyı yavaşça araladığında küçük kahramanın hala uyuyordu.Sessiz adımlarla yanaştı ve yatağın önünde diz çöktü.Kıyamıyordu.Öyle masumdu ki Aygen temiz ruhunda açılan yaranın yalın halini görebiliyordu.Öpmek istiyordu yaralarından.Sevgisiyle şifa olmak istiyordu.Elini kaldırıp yanağını okşadı.Gerçi kendisi acı çekerken ne kadar bu yavrucağa iyi gelebilirdi bilemiyordu ama denemekten de vazgeçemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kokulu Papatya
General FictionEliyle biraz sonra evleneceği kızın çenesini kavrayıp yerde olan gözlerini,gözlerine sabitledi.Tamamen duygudan yoksun buz gibi bakışlarını önce çehresinde dolandırdı,ardından konuşmaya başladı. "Biliyor musun beyazlar içindesin ama ben sende değil...