İYİ OKUMALAR;
Aygen duyduklarının etkisiyle öylece kalmış resmen kitlenmişti.Bu nasıl olurdu babası nasıl böyle bir hataya yapardı.Yada onu bu duruma getiren şirket sahipleri nasıl vicdan yoksunuydu.Sonuçta koskoca bir emmek vardı,evet her kuruşun da alın teri olan koskoca bir emek!!Ya onca çalışanların vebali ne olacaktı peki?Sızlayan gözlerini yok sayıp düşünmeye başladı.Muhakkak bir çıkış yolu olmalıydı.Babasının yıllarca dişiyle tırnağıyla kurduğu bu şirketin elinden kayıp gitmesine müsaade etmeyecekti elbet.Kendini zorda olsa toparlayıp babasına döndü.
"Adnan amcayla konuştun mu o ne söylüyor bu konuda?"Adnan bey Poyrazoğlu holdingin emektar avukatıydı.İşinde oldukça tecrübeli olan bu yaşlı kurt elbet bir çıkar yol bulurdu ona göre.
"Konuştum tabi kızım ama onunda pek yapabileceği bir şey kalmadı.Adamlar battıkları halde öyle bir kamufle etmiş ki kendilerini benim gibi onlarla iş yapan diğer şirketler olaya vakıf olamamışlar.Yani dava etsek bile adamalar bitik pek bir şey değişeceğini sanmıyorum."Düşündü Aygen tekrar beyin jimnastiği yaptı.Aklına gelen başka bir fikirle tekrar babasına soru yöneltti.
"Peki ya bankalar onlar kredi vermez mi yani en azında kendimizi toparlayana kadar?"
"Ben bunun için neredeyse tüm bankalarla görüştüm.Sonuç ise hep menfi."Aygen duyduğu bu son cümleyle gözlerini kapattı.Kendi kendine şu koltuğa oturduğundan bu yana kızmadan edemiyordu.Babasını dediği gibi işletme okusaydı,yönetim kurulunda onun için ayrılan pozisyonda çalışmaya başlasaydı belki bu berbat duruma düşmeyeceklerdi.Ofladı,elini başında iyiden iyiye kendini belli eden ağrının bulunduğu yere bastırdı.Nasıl çıkacaklardı bu belirsizlikten.Hadi kendi ailesine o bir şekilde bakardı.Sonuçta kazancı iyiydi ve istediği her yerde iş bulabilirdi,ya Poyrazoğlu holdingin bünyesinde çalışan onca işçiye ne olacaktı?
"Aslında...Neyse boş ver!!"Bu lafın üstüne Aygen babasına döndü hemen.
"Ne?neden sustun?"Babası sessizliğe bürünüp başını diğer tarafa çevirince neden çekindiğini öğrenmek için tekrar konuştu.Eğer bir çıkış yolu varsa Aygen'in bunu elbette bilmeye hakkı vardı.
"Baba bana söylemediğin bir şeyler var lütfen anlatır mısın?"
"Kızım bak hay Allah nasıl söylenir ki!!"Dedi çenesini sıvazlayarak.
"Seni dinliyorum..."Pür dikkat babasının ağzından çıkacak kelimelere odaklandı.
"Bak kızım aslında bir çıkar yolu var ama...İdris amcanı biliyorsun."Aile olarak pek bir araya gelemeseler de babasının çocukluk arkadaşı olduğunu biliyordu ve evet tanıyordu.
"Evet tanıyorum da bu konuyla onun ne alakası var onu çözemedim."
"O bize yani şirketimizi kurtaracak parayı vermeyi kabul etti ama..."Kabul etmiş yani borç verecek ve şirket iflastan kurtulacak...Ama...Bu amalardan sıkılmaya başlamıştı Aygen.
"Ama...aması ne?"Sanki babasıyla kelime oyunu oynar gibi ağzından lafları kerpetenle alıyordu bu gün.Zaten gergin olan sinirlerini daha çok gerilmesine sebep oluyordu bu belirsizlikler ve sıkılmaya başlamıştı.
"Oğlu Yusufla evlenmen şartıyla!"Ne...Ne saçmalıyordu bu adam! Nasıl yani parası karşılığı beni satın...Şu dünyada karşılıksız bir şey olmadığını çıkar dünyası olduğunu unutmuştu bir an.Para o lanet kağıt parçası insanları ahlaksızlığa iterken bazılarında hiç hak etmediği halde yüceltiyordu.Geri zekalı Lidyalıların bulduğu o zımbırtıdan nefret etmişti her zaman.O değer vermediği paraya onun için sadece araçtan ibaretti.Ve şimdi gelen o ahlaksız teklife diyeceği tek bir sözü vardı oda tabi ki hayır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kokulu Papatya
General FictionEliyle biraz sonra evleneceği kızın çenesini kavrayıp yerde olan gözlerini,gözlerine sabitledi.Tamamen duygudan yoksun buz gibi bakışlarını önce çehresinde dolandırdı,ardından konuşmaya başladı. "Biliyor musun beyazlar içindesin ama ben sende değil...