UZUN BİR ARADAN SONRA BEN GELDİM GÜLLERİM...KİTABIN KONUSUNA GÖRE ÖNCEDEN YAZDIĞIM BİR İSMİ DEĞİŞTİRMEYE KARAR VERDİM.YAPTIĞIM BU DEĞİŞİKLİK UMARIM SİZİ RAHATSIZ ETMEZ İLERİ Kİ BÖLÜMDE NEDEN BÖYLE YAPTIĞIMI ANLAYACAKSINIZ...ŞİMDİDEN ANLAYIŞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM...
HADİ İYİ OKUMALAR;
Çaresizlik,ne menem bir dertti.İlmek ilmek örülmüş bir urganın ucuna geleceğini bağlamak ve hayatını o kişinin ellerinde olması...Tek bir ayak darbesine bakıyordu.Ya evet ya hayır...Ya huzur yada acı bir hayatın başlangıcı.Verilen karar üzerine evdeki atmosfer tamamen değişmiş Mehmet bey olağanca mutlu olurken,evin kadınları üzgün halleriyle ortalıkta geziniyordu.Göz bebeği kızını o aileye gelin vermek istemiyordu Asiye hanım!En azından bu şekilde olması onu çok rahatsız ediyordu.
Tek yavrusuydu Aygen!O elim kazadan sonra oğullarını kaybettikleri gibi Asiye hanımın kasıklarına aldığı darbe ile gerek yurt içi gerek yurt dışında tedavi görmesine rağmen bir daha çocuk sahibi olamamıştı.Bunun getirdiği buhranlı günlerden sonra ayrı bir düşmüştü kızının üzerine, kıymetlisine.Bir de gizlenen gerçek vardı kızlarından.Dün yapılan konuşma arasında Asiye hanım her ne kadar bu durumdan haberdar etmek için Aygen'le konuşmaya çalışsa da Mehmet beyin uyarı dolu ses tonuyla susmak zorunda kalmıştı.Daha sonrada yalnız kaldıkları bir anda Mehmet beyin kızının duyduklarından sonra fikrini değişme ihtimaline karşı sessiz kalmasını istemişti.
Ocağın üzerinde duran mıhlamayı son kez karıştırıp mutfaktan çıktı.Her zaman olduğu gibi Mehmet bey gazetesini okurken kızının dalgın bir şekilde çayını karıştırırken buldu.Bu halinin sebebini bildiği ve kıyamadığı göz bebeğine bakıp iç geçirirken bir kez daha kızdı,onları bu hale getiren insan müsveddelerine.
Elini kaldırıp hala çayını karıştıran kızının elinin üzerine bıraktı.Aygen başını kaldırıp şaşkınla annesine bakarken dolu gözlerle onu izlediğini görmeyi beklemiyordu.Kendini hemen toparlayıp annesinin elini tutup avuçlarının içine dudaklarını bastırdı.
"Annelerin en güzeli yine döktürmüşsün sabah sabah!"Asiye hanım elini kaldırıp Aygen'in saçlarını merhametle okşadığında oda dudaklarının anlına dudaklarını bastırarak tavada soğumaya yüz tutan mıhlamayı gösterdi.
"Hadi kuzum soğumadan ye!"Dediğinde Aygen başını sallayıp annesinin pişirdiği mısır ekmeğinden bir parça kopartıp mıhlamaya batırdı.Uzayan peynire bakıp tebessümle ve iştahsız olsa da ağzına atıp mideye gönderdi.Can sıkıntısını hüznünü yansıtmamak için zorda olsa sabah erkenden annesinin özenle hazırladığı kahvaltıyı yemeye başladı.
"O beyaz ellerinin lezzetinden midir yoksa çokça sevgi kattığından mıdır bilmem ama ne kadar yaparsam yapayım mıhlamam asla senin ki kadar güzel olmayacak."Asiye hanım kızının ortamı neşelendirme çabasına ortak olup oda cıvıldayan sesiyle katıldı.Kızının bu haleti ruhiye içerisinden birazda olsa çıkmasını istiyordu.En azından bunu başarabilmeyi diliyordu.
"Senin hamsili pilavının yanında benim mıhlamamın sözü bile edilmez.Hem sende en az benim kadar güzel yapıyorsun haksızlık etme kendine şimdi.Öğle değil mi Mehmet bey!"Başını uyarı dolu sesle ve aynı bakışla karşılaşan Mehmet bey eşine bakıp başını salladı önce.
"Şimdi Sezarın hakkını Sezara vermek lazım.Aygen'imin pilavına diyecek yok,bazen yerken arada parmaklarımın kaynamasından korkmuyor değilim.Senin mıhlama'na gelirsek güzel karıcığım gençlerin de dediği gibi tam bir efsanesin."Deyip ikisinin de mutlu olacağı kelimeleri dile getirdi.Biraz da olsa neşelenen ortamın gerginliği kaybolmuştu.Yapılan kahvaltı ardından Aygen'in elleri ile hazırlanan kahve son noktayı koymuş işe gitme vakti gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kokulu Papatya
General FictionEliyle biraz sonra evleneceği kızın çenesini kavrayıp yerde olan gözlerini,gözlerine sabitledi.Tamamen duygudan yoksun buz gibi bakışlarını önce çehresinde dolandırdı,ardından konuşmaya başladı. "Biliyor musun beyazlar içindesin ama ben sende değil...