HİÇ İÇİME SİNMEYEN BİR BÖLÜMLE BEN GELDİM...BAZEN TIKANIP KALIYORUM SANIRIM YİNE ÖYLE OLDU NEYSE BU BÖLÜMÜ BENİ DESTEKLEYEN OY VE YORUMLARINI ESİRGEMEYEN SİZ TATLIŞ OKUYUCULARIMA İTHAF EDİYORUM...
İYİ OKUMALAR;
Derin bir nefes alıp üzgün gözlerle baktığı telefonu baş ucundaki şifonyerin üzerine bıraktı.Kuzeniyle yaptığı konuşmadan sonra bir kez daha anlamıştı anne kızın kesinlikle değişmeyeceğini.Halbuki iki kuzen de evin tek çocuklarıydı ve bir birlerine çok yakın olabilir kardeş açığını böyle kapatabilirlerdi ama yengesinin koyduğu mesafeye ne yazık ki kızı da uymuştu.Aygen yıllardır süregelen bu davranışı alışmıştı aslında.Gerçi yengesinin son hali ve düğünde ona attığı kıskanç bakışları hatırlayacak olursa durum dahada vahim olabilirdi.Onların gözüyle Aygen zenginliğine zenginlik katacak bir koca bulmuş ömür boyu zevki sefa içinde yüzecekti ve emindi bu düşünce aralarındaki mesafeyi daha çok açacaktı.Tekrar ciğerlerini temizleyip yataktan kalktı.Akşam yemeği saati gelmişti ve biraz daha böyle beklemeye devam ederse saygısızlık olacağını bildiği için hızlıca aynanın karşısına geçerek nemli saçlarını toparladı.Bacaklarının ağrısı iyiden kendisini belli ediyordu.Uzun zamandır hareketsiz kaldığı için bu gün ki maçtan sonra hamlamıştı.Ama şikayetçi değildi çünkü Yiğit'in mutluluğu düşünmek onun tüm ağrılarını bir anda yok ediyordu.Bacaklarına verdiği yürü komutuyla odadan çıkıp daha yeni masaya oturan aile bireylerinin yanına geçerek her zaman olduğu gibi Yiğit'in yanında yerini aldı.
"Yenge bacaklarım koptu resmen çok yorulmuşum."Dediğinde Aygen ufak bir kıkırdamayla yüzü şekilden şekle giren Nazlıya baktı.
"Sorma Nazlıcığım aynı dert bende de var.Önce biraz ısınmalı daha sonra o maçı yapmalıydık yarın kesin adım atacak halimiz olmayacak."Nazlı Aygen'in sözlerinden sonra acı ile gülerken halinden oldukça memnun bir şekilde yemeğini yiyen ufaklığa döndü gözler.En çok o koşturmuştu ama kızlar gibi hiç yorulmuşa benzemiyordu.
"Baksana küçük futbolcumuzu oyundan sonra iştahı açılmış gibi sen ne dersin halası?"
"Evet sevmediği halde çorbasını ekmekle yiyorsa baya acıkmış olmalı.Yiğit halacığım bana da yedir kollarımı kaldıracak halim kalmadı."Dediğinde ufak bir omuz silkmesiyle karşılaşan Nazlı dudaklarını büzüp gözlerini kısarak yeğenine baktığında Aygen ve diğerleri de onun bu çocuk hallerine gülmüşlerdi.Nazlı yeğeniyle uğraşmayı seviyordu ah birde karşılık olarak konuştuğunu duysa dünyalar onun olurdu.
Gayet güzel başlayan yemek kocasının özür dileyerek katılımıyla sona ermiş sessizliğe bürünen Aygen yemeğiyle ilgilenmişti.Ortamda iş muhabbeti dönüyor evin erkekleri yeni alınan ihaleden söz ediyorlardı.Aygen çalıştığı süre zarfında Yılmazlar Holdingin adını girdikleri ihale sayesinde çoğu kez duymuştu ama bu soy adın karşısındaki insanlara ait olduğunu bilmiyordu.O İdris beyi gemi ticaretiyle uğraşan bir armatör olarak tanıyordu.Şöyle bir düşününce oda bu aile hakkında çok fazla bir bilgiye sahip değildi.Nazlının mimarlık okuduğunu,Zeynep hanımın daha önce ne iş yaptığını bilmese de şimdi ev hanımı olarak günün çoğu zamanını evde geçirdiğini biliyordu.Kocası...Onunla ilgili hiç bir şeyi merak etmiyordu hatta ilgilenmiyordu.Ondan uzak dursun ve her defasında zehir akıttığı ağzını kapalı tutsun yeterdi.Aygen adının seslenilmesiyle daldığı düşüncelerden sıyrılıp ona tebessümle bakan İdris beye döndü.
"Af edersiniz dalmışım ne söylüyordunuz?"
"Yemekten sonra çalışma odama gelir misin diyordum.Daha önce seninle konuştuğumuz mevzuda hakkında bazı gelişmeler var."Dediğinde İdris beyin tam olarak hangi konudan bahsettiğine emin olamamış yinede başını sallayıp kabul ettiğini göstermişti.Çünkü onunla iki mevzu hakkında konuşmuştu biri yuva için arsa diğeri ise yeni bir fizyoterapisti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kokulu Papatya
General FictionEliyle biraz sonra evleneceği kızın çenesini kavrayıp yerde olan gözlerini,gözlerine sabitledi.Tamamen duygudan yoksun buz gibi bakışlarını önce çehresinde dolandırdı,ardından konuşmaya başladı. "Biliyor musun beyazlar içindesin ama ben sende değil...