BEN GELDİM PAPATYALARIM...BELKİ BU BÖLÜM YİĞİTCİLERİ TATMİN ETMEYECEK AMA SÖZ BİR DAHA Kİ BÖLÜMDE BOLCA DEĞİNECEĞİM...BU BÖLÜM YİNE OY VE YORUM YAPAN PONÇİK OKUYUCULARIMA GELSİN...SEVİLİYORSUNUZ...
İYİ OKUMALAR;
Sessiz gecenin yürek burkan çığlıkları Yusuf'un benliğinde hüküm sürüyordu.Kirlenen ruhuyla affedilmeyecek şeyler yapmıştı.Masum birine geçmişin kirli yansımasını göstermiş ve öfkesini ondan çıkarmıştı.Şimdi ise bunun ızdırabıyla yanıp, kavruluyordu.Üstelik ne yapacağını bilemiyordu.O kendisini affedemezken bir başkasından nasıl af dileyecekti.Kör olan gözlerine çekilen mimin acısını ilk kez bu kadar derinden hissediyordu.Saatlerdir oturduğu yerden doğruldu.Eve gitmeye ve karısının yüzüne bakmaya gücü yoktu.Peki böyle hiç bir şey olmamış gibi yapabilir miydi?Vicdan muhasebesi bir kere yakasına yapışmıştı ve bir yerden başlayıp telafisi imkansız hatalarının özrünü sunmalıydı.Ama nasıl?Nereden başlayarak?Arabaya bindiğinde saat gece yarısını çoktan geçmiş şimdi ise ağaran gün etrafta koşuşturan insanların telaşını doğuruyordu.Kontağı çevirip ağır pişmanlığıyla yola koyulması uzun sürmedi.Sokaklara kalabalık hüküm sürüyor onun yüreği ise çoktan dipsiz kuyuda tek başına can çekişiyordu.Yıllar önce yaşadığı çaresizliğin farklı şeklini yaşamaya başlamıştı.Aygen'e karşı öfkesi buhar olup uçmuştu sadece ne yapacağını bilemiyordu.En baştan başlamalı,ona koşulsuz inanan adama gidip ilk özrünü o kişiye sunmalıydı.Düştüğü yolun ters istikametine çevirdi arabayı.Artık gideceği yer belliydi.Poyrazoğlu Holding...
Dakikalar geçmiş istediği binanın önünde durmuştu.Perişan görüntüsüne bile aldırış etmeden arabadan inmiş şirketten içeri kendisini atmıştı.Eğer cesaretini kaybederse yada biraz olsun düşünürse geri dönmesi kaçınılmazdı.Güçlü adımlarını biraz olsun kesmedi ve asansöre binip istediği katı tuşladı.İçeri giren çalışanlar onun bu haline bakıp tuhaf bakışlar atsalar da önemsemedi.Şimdi bunları düşünecek halde değildi.Tek istediği bir an önce af dilemek ve yaptığı hataların telafisini istemekti.Yönetim kurulu katına geldiğinde beklemeden indi.Orta yaşlardaki sekreterin yanına geçerek masasının önüne geçti.Kadın işiyle öyle ilgiliydi ki gözü bilgisayarında ve onun önünde dikildiğinin farkında bile değildi.Boğazını temizlediğinde nihayet kadının dikkatini çekmeyi başarmıştı.
"Mehmet bey müsaitse onunla konuşmak istediğimi iletebilir misiniz?"
"Tabi...kim geldi deyim."Kadının ağzından bu kelimeler biraz isteksiz çıkmıştı.Zira patronuna gelen kişilerde bu görüntüyü daha önce görmemişti.Karşısındaki adamın saçı,sakalı bir birine girmiş üstten bir kaç düğme açtığı gömleği ile perişan bir hali,tekin biri değil havası veriyordu.
"Yusuf Yılmazlar."Kadın duyduğu ismin şokuyla hemen yerinden doğrulurken elbette şaşırmıştı.Ünlü iş adamını böyle görmeyi beklemediği yüz ifadesinden de anlaşılıyordu.
"Mehmet beyin damadı Yusuf Yılmazlar..."
"Evet!"Dediğinde kendinden emin olmaktan ziyade bu sıfata yakışmadığını daha çok düşünüyordu.
"Tabi efendim hemen haber veriyorum."Sekreter kadın tuşladığı numara ile hemen patronu ile iletişime geçmiş ve aldığı olumlu yanıtla Mehmet beyin kendisini beklediğini dile getirmişti.Yusuf hala aynı şaşkınlıkla kendisine bakan kadına teşekkür edip odaya geçerken ayakları geri gitmek için yalvarıyordu.Beyni ise affedilmese bile hak ettiğini ama yinede bir baba olarak özrün en büyüğünü hak ettiğini düşünüyordu.Beklediğinin aksine aksi bir yüz değil gayet babacan bir tavırla karşılaşmıştı.Mehmet bey yerinden doğrulmuş ilk kez gelen damadını ayakta karşılamıştı.Yusuf bu görüntü karşısında daha çok ezilmiş yüreğindeki ağırlık iki katına çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kokulu Papatya
General FictionEliyle biraz sonra evleneceği kızın çenesini kavrayıp yerde olan gözlerini,gözlerine sabitledi.Tamamen duygudan yoksun buz gibi bakışlarını önce çehresinde dolandırdı,ardından konuşmaya başladı. "Biliyor musun beyazlar içindesin ama ben sende değil...