UZUN BİR ARANIN ARDINDAN UZUN BİR BÖLÜMLE GELDİM...CANLAR BU KİTABA NEDENSİZ BİR ŞEKİLDE KONSANTRE OLAMIYORUM...YAZMAK İSTİYORUM İLK BAŞLARDA GÜZEL GİDİYOR BELLİ BİR ŞEYDEN SONRA TIKANIP KALIYORUM O YÜZDEN GEÇ GELİYOR...DİĞER KİTABIM BİTMEK ÜZERE UMARIM DÜZELİR SİZLERE HAFTADA BİR BÖLÜM YAYINLARIM...NEYSE SEVİLİYORSUNUZ BAHÇEMİN GÜLLERİ...
İYİ OKUMALAR;
Küçücük bir yüreğin çırpınışıydı kollarındaki yavrucağın hissettirdikleri.Kanatsız kuştu o ve daha doğar doğmaz anne sevgisinden mahrum edilmişti.Vicdan muhasebesi olmayan zalim bir kadındı ona göre Yiğit'in annesi.Çünkü sebep ne olursa olsun hiç bir annenin bunu yapmaya hakkı yortu.İlk başlarda kızmıyordu kocasını suçluyordu ve fikride değişmemişti ama her ne olursa olsun kollarındaki masum yavrucak bunu hak etmemişti.Belki o burada olsaydı Yiğit en başından konuşacak küçücük yüreği güven problemi yaşamayacaktı. Kızdı.Yaşananlara,yaşadıklarına insanların bu kadar acımasız oluşlarına.En başta kocasına...Derin bir nefesle biraz önce olanları sindirmeye çalıştı ama olmuyordu.Bu zamana kadar yaptıklarının hiç biri kendisi için değildi.O parayı kabul edip evlenişi,Yiğit'i konuşturma çabası, bu aileyle iyi geçinme si sürekli yaptıklarından dolayı suçlu sayılmaktan bıkmıştı.Neden yenilemişti ki bu düşünceleri.Nasıl olsa dün olduğu gibi bu günde bir şey değişmeyecekti.Kendine verdiği sözü hatırladı.Yusuf yılmazlar bu yaptıklarının hesabını bir bir verecekti.Oturduğu yerden tüm gözler üzerinde olmasına rağmen önemsemeden kalktı.Ne yapılacak konuşmaları dinlemeye nede sorulacak soruları cevaplayacak ruh hali vardı üzerinde.Dokunsalar ağlayacak gibiydi ve bunu kocasının önünde yapıp acizliğini göstermek istemiyordu.
"Kızım..."
"Lütfen!"Diyerek İdris beyi susturup ona bakan kocasının yanından sıyrılarak merdivenleri kucağında,onun kollarına sığınan yavrucakla tırmandı.Aygen'in kafası hiç olmadığı kadar karışmıştı.Biraz önce neredeyse bu evden yaka paça atılıyordu.Aslında istediği de buydu pranga ile bağlı olduğu bu evden gitmek aylardır hasret kaldığı ailesine kavuşmak.Şimdi ise işler tam tersine dönmüştü.Kucağında ki çocuk onu annesi olarak biliyordu ve onu terk edince ne olacağını düşünmeden kendini alamıyordu.Söz vermişti bırakmayacaktı ama gururunu da yok sayamıyordu.Gözlerini yumup acı ile inledi.Onun bu hareketi üzerine Yiğit ona daha çok sokularak kafasını boynuna gömdü.Küçük bedeni yaşananlardan etkilendiği için hala titriyordu.Aygen'in durumu da ondan farklı olmadığı için ağzından sakinleştirici kelimeler dökülmüyordu.
"Anne beni bıyakma."Dediğinde ise Aygen tekrar gözlerini kapayıp yanağını Yiğit'in sarı saçlarına yasladı.Titreyen elini yok sayarak sırtına götürürken bir yandan da aklından geçenleri dile döktü.
"Bana ne yaptığının farkında bile değilsin ufaklık...Aylar sonra yine ikilemde bıraktın beni."Yiğit'in odasına girdiğinde beklemeden yatağına yönelip usulca kucağındaki ufaklığı bıraktı ardından kendisi de yanına uzandı.Fakat Yiğit'in ondan ayrılacağı yoktu.Başını Aygen'in göğsüne yasladığında tebessüm edip aynı samimiyetle sarıldı.Düşüncelerini gerçekleştirmek kolay olmayacaktı.
*******************************
Ne ara uyuduğunun farkında bile değildi.Yiğit göğsüne sokulduğunda rahatsız olmasın diye kımıldamamış sol kolu feci şekilde uyuşmuştu.Yavaşça önce elini üzerinden çekip ardından bedenini yataktan sıyırdı.Uyanmasını istemiyordu.Küçük yüreği zoru başarmış konuşarak herkese Aygen'in günlerdir çabaladığı şeyi göstermişti.Aslında bu tepkisini Aygen de beklemiyordu.Onun içinde sürpriz olmuştu.O zamana yayılacak bir iyileşme sürecinde sesinin duyulacağına inanırken küçük bir kahraman gibi en olmadık yerde ortaya çıkmıştı.Tebessüm etti yakışıklı yüzüne bakarken.Artık onun minik kahramanıydı küçüğü.Bakışlarını hiç istemese masumluğu ile tüm yatağı süsleyen çocuktan çekerek odadan ayrıldı.Hala aklı mantığı ve duyguları arasında gidip geliyordu.Mantığı ön plana çıkarak sürekli ne için kimin çocuğu için bu çırpınışın dese de duyguları tam tersini söyleyerek o yavrucağın suçu yok babasının yaptığı kötülüklerin kurbanı o olmamalı annesi gibi sende onu terk edersen kapanmaya yüz tutmuş yarasına yeni bir çentik de sen atmış olursun diyordu.Derin bir nefesle ciğerlerindeki havayı tazeledi ama birden başına giren ağrı ile gözlerini acı ile yumdu.Biliyordu olacakları ve gelecek olan onu sinsi bir yılan gibi pusuya yatmış bekliyordu.Şimdi sırası değildi.Kendini biraz daha iyi hissettiğini kanaat getirince kapının kulpuna asılarak içeri girdi.Ortamda loş ışık hakimdi koridorun göz yoran aydınlatmasına tezat.Bu onun baş ağrısının artmasını biraz olsun engelleyebilirdi.Tabi kocasını karşısında ayak ayak üstüne atmış ellerini göğsünde bağlamış onu beklerken görmeseydi.Yok saymayı tercih etti.Tıpkı diğer günlerde yaptığı gibi varlığını inkar ederek giysi odasına geçti ve ışığı açarak dolabın üzerindeki valizi aşağı indirdi.Canı yeniden yanmaya başlamıştı.Stres ve endişe duyduğu zamanlarda hep böyle oluyordu.Atak geçiriyor ve soluğu hastanede alıyordu.Midesi kasılırken yapamayacağına anladığında çekmecenin birine tutunarak güç aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kokulu Papatya
General FictionEliyle biraz sonra evleneceği kızın çenesini kavrayıp yerde olan gözlerini,gözlerine sabitledi.Tamamen duygudan yoksun buz gibi bakışlarını önce çehresinde dolandırdı,ardından konuşmaya başladı. "Biliyor musun beyazlar içindesin ama ben sende değil...