30.BÖLÜM

53.6K 2.5K 506
                                    

BEN GELDİM PAPATYALARIM...ÜSTELİK KORKA KORKA...GEÇEN HAFTA BENİM İÇİN TAM BİR KABUSTU...İKİ KİTABIMDA DA WATTPADIN AZİZLİĞİNE UĞRADIM VE HALA OKUYAMADIĞINI MESAJ ÇEKEN ARKADAŞLAR VAR...UMARIM BİR DAHA YAŞAMAM DİYE UMUT EDİYOR VE BU BÖLÜMÜ PONÇİK OKUYUCULARIMA İTHAF EDİYORUM...SEVİLİYORSUNUZ....

İYİ OKUMALAR;

"Neden böyle bir şey yapma isteği duydun anlamadım.Sonuçta o adamın derdi benimle ve isteğinin olmayacağını eninden sonunda anlayıp bu saçma davranışlarına son verecek."

"Bence normal bir aşıktan çok daha fazlası var o adamda,üstelik hakkımda bilmemesi gereken şeyi herkesten sakladığımız detayı biliyor ve bu benim hiç hoşuma gitmedi."

"Nasıl yani?"Deyip dün gece yapılan konuşmaları bir bir aklına getirdi.Hepsini süzdü ve kocasıyla olan kısım beyninde ampul gibi yandı.

"Seni...Yani onun bırakıp gitmesi."Deyip üstü kapalı konuşmasını daha fazla dile getiremedi.Küçüğü yanındaydı ve anlamasından korkup susmayı tercih etti. 

"Tamam artık kapat bu konuyu daha fazlası seni ilgilendirmiyor."Asıl bu konu tamamen Aygen'i ilgilendiriyordu.Sonuçta Onur bey onun eski patronu ve kendisine aşık oluşu gibi iyi olmadığı da su götürmez gerçekti.Eğer bir sorun oluşturacaksa kaynağı bizzat kendisiydi.Yani seni ilgilendirmez lafını asla kabul edemezdi.   

"Asıl bu konu tamamen beni ilgilendiriyor seni değil.Eğer canımı sıkacak bir şey yapacak olursa bunun hesabını sen değil ben vermeliyim."

"Dün akşam o itin karşısında ne kadar cesur olduğunu gördük.Resmen tir tir titriyordun,böyle mi hesap soracaksın korkarak mı?"

"Doğru karşıma çıkan bütün adamlar güç kullanmayı sevdiği için karşı çıkmaya gücüm kalmıyor."Son kelamı bu olmuştu bir daha ne o konuşmuş nede kocası ettiği laflara karşılık cevap vermişti.Aygen yol boyu küçüğüyle ilgilenmiş doktorun kliniğine geldiğinde kocasını beklemeden Yiğit'i çocuk koltuğundan alıp dışarı çıkmıştı.Elinden tutup bahçeden içeri girdiklerinde kocası da onlara yetişmiş oğlunun elini tutmuştu.Yiğit'in bir ona birde babasına bakarken çok mutlu gözüktüğünü anlayabiliyordu yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.Aygen bu içten neşeye aynı şekilde karşılık vermişti.Yiğit mutluysa oda mutluydu.

İçeri girdiklerinde saat on sularındaydı.Aygen bir an önce doktordan güzel haberleri alıp aç kalan küçüğünün karnını doyurmak istiyordu.Biraz erken kalkmadığı ve Yiğit'i aç getirdiği için pişman olmuştu ama yapacak bir şeyi de yoktu.Kocasının dediği gibi trafiğe kalmışlardı ve biraz daha geç kalsalar randevularına yetişemeyeceklerdi.Bekleme salonuna adım atar atmaz hasta çıkmış ve adları söylenmişti.Üçü beraber içeri girerken doktor ayağa kalmış onları karşılamıştı.

"Evet küçük beyimizi her zaman olduğu gibi oyun odasına alalım mı?"Yiğit Aygen'in yüzüne baktığında güç ve onay verircesine gözlerinin merkezine odaklanarak başını salladı. 

"Hani daha önce gelmiştik ve sen orada oyun oynamıştın.İşte bu ablan seni yine oyun oynaman için o odaya götürüyor.Korkma hem ben babanla seni burada bekliyor olacağım tamam mı?"Konuşması yerine sessizce kabulleniş sunan küçüğü gözetmen eşliğinde dışarı çıkarken doktoru önündeki oldukça süslü dosyayı açıp incelerken Aygen'in eli ayağı heyecandan buz tutmuştu.Stresli zamanlarda çok yaptığı şeyi yapıp ayağını sallamaya başladı.

"Açıkçası öğretmeni ve okuldaki pedagog arkadaşın gözlemlerine göre baya bir gelişme var.İlk biraz öfke esnasında olsa da konuşmuş ve bu detayı Aygen hanımda zaten bizle daha önce paylaşmıştı.Öfkenin konuşmasını tetiklediğini biliyoruz.Ama sonraki eğilimleri biraz daha sakin geçmiş ve bir hafta kadar öncesi öğretmeni en çok hangi hayvanı sevdiklerini sorduğunda Yiğit ördek dediğini not etmiş."Aygen'in  yüzü duyduklarıyla neşeye bürünmüştü.Kocaman bir tebessüm konmuştu yüzüne ve doktorun ağzından çıkan her kelime onun için dünyanın en değerli taşından daha değerliydi.  

Hüzün Kokulu PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin