"Başka ne olmasını bekliyordun?"Diyen kocasına öfkeyle döndü.Çok uykusuzdu,çok yorgundu ve şu an espri kaldıramayacak kadar sinirliydi.
"Mesela bir koltuk hani senin alışkın olduğun cinsten."
"Alıştığımı kim söyledi hala o berbat koltuktan kalkınca sırtım ağrıyor."Elini kaldırıp sırtının tam ortasını gösterdiğinde Aygen gözlerini devirmeden edemedi.
"İşte tam burası."
"Yok...yok daha fazla bu işkenceye katlanamayacağım.Ben burada uyuyacağım ve sende istediğin yere gidip yatabilirsin."Deyip önce iki elini havada salladı ardından doğruca kapıyı işaret etti.
"Ben mi?Şu kapıdan dışarı adım dahi atmam."
"Nedenmiş o?"
"Babaannemi tanımıyorsun henüz.Burada kalmadığımı öğrenirse ikimize ne yapar biliyor musun?Kesinlikle ben bunu göze alamam."
"Hep bir bahane hap bir bahane.Salondaki koltukta uyusan sabahta erken kalksan kim nereden bilecek beraber uyumadığımızı?"
"Sen şaka falan yaptığımı mı sanıyorsun?Ben daha salonun kapısını açmadan babaannem enseler.Sonrası düşünemiyorum bile."Aygen sabır dileyip valizini boşaltmaya başladı.Tüm kıyafetleri baş ucundaki küçük dolaba yerleştirip içerisinden pandalı pijama takımını eline aldı.Odada giyinebileceği bir banyo yoktu ve Fadime hanım konuşurken onu can kulağıyla dinlemediği için şimdiden pişman olmuştu.Evi ondan daha iyi bilen kocasına banyoyu sormak için döndüğünde onun çoktan pijamalarıyla dışarı çıkmaya hazırlandığını gördü.
"Ben kimseye yakalanmadan üzerimi değiştirip geleceğim sende hızlı olsan iyi olur."
"Tamam."Kocası çıkar çıkmaz kapıya koşmuş ve kilidi çevirmişti.Aynı serilikte üzerindeki kıyafetlerden kurtulup pijamalarını giyindi.Daha sonra aklına diş fırçasını almadığı geldi.Üstelik tek kendisininkini de unutmamıştı.Yiğit'in diş fırçasıyla macununu da almamıştı.Omuzları düştü kim bilir daha neleri eksikti.Bütün bunları apar topar gelişlerine bağladı ve çözümü en kısa zamanda alışveriş yapmakta buldu.
"Aygen gelebilir miyim?"Kocasının fısıltı halinde konuşması ve kapıya yavaşça vurması onun ciddi anlamda evdekilerden çekindiğini göstermişti.Aygen kapıyı açmadan biraz düşünmeyi seçti.Onlar evliydi yani sözde evlilerdi ama diğerleri bunu bilmiyordu.Kocasını içeri almasa doğabilecek sıkıntının kendisini de etkileyeceği aşikardı.Hiç istemese de kilidi çevirip kapıyı açtı.Kocası içeri hızla girerken fısıltı halinde konuşmaya devam ediyordu.
"Bir an açmayacaksın sandım."
"Düşünmedim değil."Deyip yatağa doğru ilerledi.
"Ama daha sonra kendimi düşündüm.Babaannen ile sorun yaşamak istemediğimi anladım."Örtüyü alıp uzunlamasına katladı ve yatağın tam ortasına yerleştirdi.Daha sonra küçük yastıkları üzerine bıraktı.Onu izleyen kocası sessizdi.Aygen onun ne yaptığını anlamaya çalıştığını hissedebiliyordu.
"Sen ne yapıyorsun?"Bingo deyip içten içe güldü.
"Sınır çiziyorum."Eliyle yatağın ortasını işaret etti.
"Eğer bu sınırı geçecek ve bana dokunacak olursan seni ellerimle gebertirim."Kocası pes deyip ellerini havaya kaldırdı ve yorganı kaldırıp yatağın içine girdi.Aygen de derin bir nefes bıraktı ve asık suratıyla oda yatağın içerisine girdi.Işıklar açıktı.Uyku mu?Aygen'in biraz önceki halinden eser kalmamıştı.Uykusunu çıktığı o salona çoktan bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kokulu Papatya
General FictionEliyle biraz sonra evleneceği kızın çenesini kavrayıp yerde olan gözlerini,gözlerine sabitledi.Tamamen duygudan yoksun buz gibi bakışlarını önce çehresinde dolandırdı,ardından konuşmaya başladı. "Biliyor musun beyazlar içindesin ama ben sende değil...