HAYAL_ETİN BAHÇESİNİN MENEKŞELERİ BEN GELDİM...BÖLÜM ARALARIM BİRAZCIK UZUN OLABİLİR AMA BENDE SİZLERE UZUNCA BİR BÖLÜM SUNMAKTAN DA GERİ KALMADIM.CAN OKUYUCULARIM AYGEN'İN ŞİMDİKİ HALİNE DAYANARAK KİTABIMA SAÇMA DİYEN ARKADAŞLAR VAR.DAHA BAŞLARINDAYIZ KURGUMUN VE İLERİ Kİ ZAMANLARDA NE OLACAĞINI BİLMEDEN BU TÜR YORUMLARI GÖRMEK BENİ AÇIKÇASI ÜZÜYOR.DAHA ÖNCEDE YAZDIM SADECE SABIR İSTİYORUM VE BU BÖLÜMÜ BENİ DESTEKLEYEN OY VE YORUMLARINI EKSİK ETMEYEN SİZ OKUYUCULARIMA İTHAF ETMEK İSTİYORUM...
İYİ OKUMALAR;
Dumur olmuştu duyduğu o tek kelimenin karşısında.Anne demişti,anne peki neden öyle seslenmişti.Karşısındaki ufaklık kocasının söylediği gibi bakıcıya ihtiyaç duyacak kadar küçüktü.En fazla üç yada dört yaşlarındaydı ve şu an ona öyle bakıyordu ki Aygen bu masumiyet karşısında kayıtsız kalamamıştı.Ayaklarını yataktan sarkıtıp yandan attığı bakışlarla çocuğu ürkütmeden küçük adımlarla ilerledi.Küçücük boyuna rağmen kapıyı iyi açabildiğini düşündü Aygen ve beklemeden dizlerinin üzerine çöktü.
"Merhaba ufaklık."Karşısındaki çocuk onun konuşması üzerine biraz daha kendini geri çekti.Şimdi yüzünün yarısından başka hiç bir yeri gözükmüyordu.Başını hafif yana eğerek ufaklığın gözleriyle temas kurmaya çalıştı.Tıpkı ürkek bir yavru ceylana benziyordu.Aygen sol elini kaldırıp tekrar konuştu.
"Tanışalım mı adın ne senin?"Dediğinde çocuk bir eline birde ona gülerek bakan Aygen'in yüzüne baktı.Çekingen bir hali olduğu aşikardı ve ne yapacağını bilemeden dizlerinin üzerinde ilerleyip biraz daha yaklaştı.
"Konuşmayacak mısın?Peki benimle içeri gelmek ister misin?"Ufaklık başını sağa sola sallayıp geldiği yöne geri dönerken Aygen'in şaşkınlığı bir tık daha arttı.Ne olmuştu az önce...Normalde çocuklar üzerinde etkisi çabuk olur hemen kaynaşırdı ama görünen o ki bu ufaklığın huyu Yılmazlar erkelerinin genetiği çoktan taşımaya başlamıştı.Aygen sağ omuzu ile kaşlarını da kaldırarak kapıyı örttüğü gibi yatağına geri kuruldu.Tuhaf bir karşılaşmaydı ama buna rağmen çocuğun sevimliliğinden etkilenmişti.Boş odada şöyle yeniden bir göz gezdirip dudaklarını hoşnutsuzca büzdü.Büyük,soğuk ve en önemlisi o adamla aynı odada kalıyor olması onu çok rahatsız ediyordu.Dün taburcu olurken kayın validesi,kayın pederi eşlik etmişti ve eve gelir gelmez de onu odasına çıkartarak dinlenmesini sağlamışlardı.Ağrılı geçen geceye kocasının geç gelmesi eşlik etmiş bununla da kalmayıp yanına yatma endişesi tüm bedenini kaplamıştı.O korkuyla yatakta titrerken düşündüğü gibi olmamıştı çok şükür ki çünkü kocası onun yanına yatmak yerine üçlü koltukta uyumayı tercih etmişti.
Böyle boş bir şekilde beklemeye alışık değildi ve canı çoktan sıkılmaya başlamıştı.Aslında çalışmayı bir şeyler karalamayı özlemişti ama değil çalışmak eline kalem bile alacak durumda değildi.Belki elinin düzelmesi günler, aylar,hatta yıllar alacaktı.Hiç bilmiyordu ve bu bilinmezlik onu daha çok öfkelendiriyordu.Unutmayacaktı...Doktoru tekrar elini kontrol ettiğinde bir sıkıntı ile karşılaşmazsa yarasını estetikle kapattırabileceğini söylemişti.Alnındaki yaraya estetik yaptırmıştı çünkü ailesinin görüp de üzülmesini istemiyordu ama elindeki yaraya kesinlikle dokunmayacaktı.Ona her baktığında kocasına duyduğu nefreti ve o gece olanları hatırlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kokulu Papatya
General FictionEliyle biraz sonra evleneceği kızın çenesini kavrayıp yerde olan gözlerini,gözlerine sabitledi.Tamamen duygudan yoksun buz gibi bakışlarını önce çehresinde dolandırdı,ardından konuşmaya başladı. "Biliyor musun beyazlar içindesin ama ben sende değil...