Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın, yazmak tüm zamanı alıyor.
78. BÖLÜM SEVMEK, SEVİLMEK"
Hamile olduğumu öğrenmemin üstünden üç gün geçmişti bile. Kabullenmek zor olsa da üstesinden gelebilmiştim. Diğer yanım, eşim, kurşuni gözlüm bu süre zarfında desteğini hiç esirgemedi ve daima yanımda olacağını bana hissettirdi.
Güveniyordum bana mevsimleri sevdiren adama, bebeğimizin rahat bir hayat sürmesi için elinden geleni yapacağından hiç şüphem yoktu.
Bahçe yolunu adımlarken omuzlarıma attığım krem rengi şala sarınıp yeni açmış çiçek kokusunu içime çektim. Hava açık ve güzeldi, tabi bana, yeni halime göre biraz soğuktu. Annem dikkat etmem gerektiğini, iki canlı olduğumdan üşütürsem ceremesini çekeceğimi söyleyerek beni uyardı. Tecrübesi vardı diye dinledim, dışarı çıkmadan önce yüzüme uzunca baktı ve ağzından tek kelime çıkmadı. Gözleri yine konuştu benimle, yılların acısını kederini barındırdığı bakışlarından kaçmadım, çocuk insanı birbirine bağlardı, eşin iyi veya kötü olsun, ister evli ister boşanmış ol, o bağı dileğin gibi dilediğin zaman kesemezsin, yolları ayırmışta olsan nefrette etsen arada çocuk için görüşmek zorundasındır.
Tüm bunları göz önünde bulundurmamın bir anlamı yok, eşimi, hayat arkadaşımı seviyordum ondanda aynı karşılığı görüyordum ve bizimkisi öyle gelip geçici sıradan bir birliktelikten uzak insanın hayatını birleştiren bir imzadan daha fazlasıydı.
Sanırım annemin korkusunu hiç geçmeyecek ve yüreğine işleyen acı son nefesini vereceği güne dek onunla kalacaktı.
Faruk Akçalı öyle kötü bir adamdı ki insanı kendisinden soğutuyordu, nefret etmesine sebep oluyordu ve bıktırıp hayattan koparıyordu. Sadece fiziksel şiddet değil daha çok psikolojik şiddet uyguluyordu bize ve annem önce kendine sonra da ona yenilmişti ve bu yenilgiye giden yolun sonu vardı ama geri dönüşü yoktu.
Sözsüz konuşmamız son bulunca annem tarafından sessizce sevildim ve hepsi buydu. Keşke bir kerecik sarılsaydı bana, belki kendimi daha iyi hissederdim.
Cesur'un var.
Evet, biricik eşim var, işten döndüğünde bana sarılacaktır ve sevgi sözcükleriyle mutlu edecektir.
Ellerini sevdiğim; yalnızlığımı giderecektir.
Sesini sevdiğim; bana sıkıca sarılacaktır.
Yüreğini sevdiğim; varlığıyla içimi ısıtacaktır.
Soluğunu sevdiğim; bir bakışıyla bana her şeyi unutturacaktır.
Her şeyini özlediğim; en iyisini senle konuşmak.
Edebiyat yaptım ve son noktayı koymadan önce berbat bir şekilde bitirdim. Kendi kendime gülerken etrafıma bakındım neyseki kimse yoktu delirdiğimi falan düşüneceklerdir.
Bu konuda Cesur'umun eline kimse su dökemez, mesleğinin hakkını veriyordu.
Derinden nefes alıp bahçe turumu bitirdim ve yönümü kapıya çevirdim, Koşar adım evden uzaklaşan Korkut'u görmemle duraksadım, bu sabah işe gitmemiş miydi bu?"Evde ne işin var?"
"Asıl senin evde ne işin var?" diye sordum bana doğru gelirken, üstünde siyah takımı vardı, temizdi, tek kırışığı yoktu ve teni her zamanki gibi yıkanmaktan parlıyordu, saçları hep kısaydı. Onu sakalla hiç görmedim ve göreceğimide düşünmüyorum. Eşimde temiz bir adamdı ve bazen kirli sakalı her erkek gibi oluyordu ama Korkut için bu imkansız gibi.
Bu kadar titiz olmayı nasıl başarıyor bu adam, uykusuna düşkün sabahın köründe de kalkmadığına göre?
"Yine kendini çok açık ediyorsun yengeciğim." dediğinde sesini alçak tuttu, omzunun üstünden pencerlerde göz gezdirip yine önüne döndü. Evden kaçıyor gibiydi. Kesin Süreyya Hanımın güzel kızları olan dostlarından biri geliyordu yine. Kemal Bey onu kesin bir dille uyarsada dinlemiş gibi yapıp susmuştu sonra da bir güzel kendi bildiğini okumuştu. Bahsettiği misafirler geldi ve Korkut evin içinde hanımlardan köşe bucak kaçtı, ondan nefret etmeleri için elinden geleni yaptı, eldivenlerini hiç çıkarmadı ve ne yaptıysa hanımların hoşuna gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÜRÜK KOZA (+18)
RomanceO sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma güç veriyordu.