Oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın lütfen.87. BÖLÜM "SÖZ KONUSU SEN İSEN SANA GELEN HER YOLU BULURUM"
Sabah erkenden kalkıp eşyalarımızı toplayıp kimseye görünmeden evden çıkmayı düşünürken yataktan çıkamadık, ikimize iyi gelmeyen yalnızlık bizi günlerce uykusuz bırakmış birbirimizden uzak tutmuştu.
Üşengeçlik yapa yapa saati sekiz yaptık. Cesur karnımdaki bebeklede yarım saat konuşup öpüp okşadı, bir yarım saatte eşyaları topladık. İki bavulla odadan çıkana kadar saat dokuzu geçti.Önümüzdeki ilk kapı açıldı ve dağınık Korkut'la yüz yüze geldik. "Ne bakıyorsunuz." diye bizi tersledi manyak, sabah sabah yine tersinden kalkmıştı ve suratsızdı. Bavullarda göz gezdirdi. "Yolculuk nereye?"
"Dağ evine." dedi Cesur, kardeşinin gözleri gözlerime dokundu, bunu isteyenin ben olduğunu anladı ve attığım bakışla onu doğruladım.
"Karın hala öfkeli." Gözlerini benden alıp kardeşine baktı. "Babam hatalı biliyorum, her ne yaparsa da benim babam canını sıkarsanız bende sizin canını sıkarım." Gözleri tekrar ve son kez gözlerimi buldu. "Üzgün, en az senin kadar. Bazı hataların telafisi olmuyor biliyorum, ona verdiğim değeri sana da veriyorum bunuda biliyorsun, öyle herkeside sevmem, sevdiklerimide korurum. Beni arada bırakma, taraf tutmak istemiyorum. Olan oldu, affedip affetmek sana kalmış ama o sınırı geçme."
Korkut'un bahsettiği sınır sanırım babasına karşı çıkmam, saygısızlık etmemdi.
"Bana yapılanı başkasına yapmam." dedim, geriside beni ilgilendirir.
Adım attığımda yanımdaki kocam bana uydu, Korkut'un yanından geçince arkamızdan geldi. Merdivenden indik, Kemal Beyle eşi kahvaltı masasına doğru yürürken bizi görüp durdu, oğlunun ellerindeki bavulları görünce büyükçe yutkundu. "Bir yere mi gidiyorsunuz oğlum?" Gözlerindeki korku temelli gideceğimizi sessizce söylerken Cesur sorusunu soğuk bir sesle yüzüne bakmadan yanıtladı. "Dağ evine." dedi. Babasına karşı ilgisizdi, bizi bu hale getiren onun zorlamasıydı, oğlunun zayıf yanını kullanmasıydı.
"Nereden çıktı bu dağ evine gitmek?"
Cesur'un çenesi kasılınca öfkelendiğini anladım, kolunu tuttum, kavga etmeden kalp kırmadan gitmek istiyordum."Nefes almaya ihtiyacımız var." Cesur dokunuşuma tepki verip öfkesini dişlerinden aldı babasıyla sakince konuştu.
"İş ne olacak? Nisa'nın okulu?"
"İşin canı cehenneme!" diye yükseldi Cesur babasının gözlerine bakarak. "Karımın hocalarıylada konuşacağım!"
"Babama bağırma!" diye yükseldi Korkut ağabeyine. "Nereye gidiyorsan git!"
Cesur kardeşine karşılık vermek için ağzımı açınca kolunu sıkıp onu susturdum. "Lütfen, gidelim." diye fısıldadım, kavga edecek gücüm yoktu, kimseylede uğraşmak istemiyordum artık, bir an önce kapıdan çıkıp bu evden uzaklaşmak istiyordum.
"Bizi rahatsız etmeyin." Cesur'un tartışmaya kapalı sesine kimse karşı çıkamadı babası bile. Bu saatten sonra ikimizde kendimizden ödün vermeyecektik.
Yönümüzü kapıya çevirip üç adım attığımızda Kemal Beyin titreyen sesiyle duraksadık. "Temelli gitmiyorsun değil mi oğlum?"
Cesur "Hayır." dedi babasının içten sesine çok uzak katı duygusuz bir sesle. Yürümeye devam ettik, kapıdan çıktığımızda ardımızdan geldi.
"Beni bırakma oğlum." diye yalvardı, Cesur devam etmek için kendini zorladı, babasını kaybetme korkusuyla yüzleşiyordu, ardına bakmamak için ek çaba sarf ediyordu ve yine arada kalmıştı ama bu sefer beni seçti.
"Özür dilerim kızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÜRÜK KOZA (+18)
RomanceO sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma güç veriyordu.