Oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Aceleye geldi biraz yazım hataları varsa kusura bakmayın.
85. BÖLÜM "ÖLÜMÜNE SEVİLDİĞİM ÖLÜMÜNE SEVDİĞİN KADINI KAYBETTİN"
Bir hastane odasında gözlerimi açmayı hiç istemesemde yine buradaydım. Yorgun hissediyordum, duyduklarım zihnimde tazeliğini koruyordu ve acı hala aynı yerdeydi. Düşünmek tekrar yaşamaktı, kendimi şimdilik bundan men ettim.
"Nasıl hissediyorsun?" Yanı başımda beliren Asaf'ı duymazdan geldim, odada yalnız değildim, Cesur'da buradaydı, kendimi kaybetmemden korktuğu için yaklaşmıyordu. İkisininde yüzüne bakmadım, bakışlarım tavandaydı. "Kriz geçirdin."
Yerimde kim olsaydı geçirirdi.
"Bebek iyi."
Göğsümün sızısı birazcık dindi, bebeğim hala benimleydi, onuda kaybetseydim çok üzülürdüm.
"Doktor arkadaşım düşük yapma riskin olduğunu söyledi, dört ayın bitene kadar çok dikkat etmelisin."
Tepki vermedim, Asaf dostuyla bakıştı, aralarındaki sessiz bir konuşmada geçtiğine eminim ve merak etmedim. İlgimi çekmiyorlardı beni yalnız bıraksalar sevineceğim.
"Bundan sonra sinirlenmek, üzülmek yok, bebeği etkiliyor, dikkat etmelisin dedi."
Siz hayatımdayken bu imkansız.
Asaf odadan çıktı. Üstümdeki bakışlardan rahatsız oldum ve bu durumdayken kaçacak yerim yoktu. Bana baktığını onu görmezden geldiğimi biliyordu ve hiçbir şey olmamış yaşamamış gibi davranmamı bekliyordu.
Yapmayacağım ve onun yerinde olsam gözüme çok görünmem.Kurumuş dudaklarımı birbirine bastırdığımda bana yaklaştı, tek kelime etmeden beni kucakladı, göğsünü, kokusunu istemedim, keşke onu itebilecek gücüm olsaydı.
Tükenmiştim.
Üzüntü ve acı beni yiyip bitirmişti. Parmağımı dahi oynatmak zor geliyordu.
Hastaneden çıktık, saatten haberim yoktu ama şehrin sessizliğinden herkesin uyuduğu bir vakitte olduğumuzu anladım. Cesur beni ön koltuğa oturtup direksiyon başına geçti. Yol aldığımızda başımı pencereye dayadım, şehrin ışıkları ardımızda kalırken elimi karnıma koydum, bebeğimin varlığı içimi çok az olsa da ısıttı.Yalıya vardığımızda odaya kendi başıma yürüyerek gittim. Onun yardımına ihtiyacım yoktu, kendi başımın çaresine bakabilirim.
Elbise dolabından eşofmanımı alıp banyoya girdim, temizlenip giyindim, odaya geri döndüğümde Cesur bitik halde koltuğa oturmuştu. Yokmuş gibi davrandım, yatağa girdim, ona sırtımı dönüp örtüyü boynuma kadar çektim, gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
"Özür dilerim."
Kabul etmiyorum.
"Beni sesinden mahrum etme ne olur."
Keşke kendimden de mahrum edebilseydim.
"Kabullenemediklerimi seninle patlaşamszdım."
Bence kaçıp gitmemden korktun.
Gerçek değil bu niye kendimi kandırıyorum. Bana git demişti, seçme hakkı tanımıştı, yardımlarına karşılık vermek istediğim için kalmıştım.
Yine kendine yalan söylüyorsun, onu sevdiğin için gidemedin, gidemezsinde.
Seni sevmesini isteyen sensin.
Bilmediğin şeyi affeden de sendin.
Bir adamı yıkan gerçek seni de yıkar, kendini hazırlamalıydın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÜRÜK KOZA (+18)
RomanceO sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma güç veriyordu.