16. BÖLÜM" İLK GÜZEL ANIM"

140K 4.9K 955
                                    


Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.

16. BÖLÜM "İLK GÜZEL ANIM"

Şaşkındım. Sevda'nın bir anlık öfkeyle evden temelli gittiğine inanamıyorum. Oyunlarından birini daha hayata geçirmişti. Aklından ne geçtiğini kestirmek zor onu yeni tanıyordum ve bir sonraki adımını tahmin edemiyorum.

Sesimi çıkarmadan salonun ışığını kapatmış koltuğa uzanan Cesur hocayı yalnız bırakmıştım. Ona iyi gelecek tek şey zamandı ve dinlenmeye ihtiyacı vardı.

Yağmur yağmaya başladı.

Saniyeler dakikaları kovaladı Sevda eve geri dönmedi.

Saatler geçti. Yağmur pencereme vurmaya devam etti ve o yine gelmedi.

Saplantılı tutkusundan öyle kolay vazgeçecek biri değildi. Eve gelmemekte inat ediyorsa Cesur hocanın ondan geçmeyeceğinden emindir. Ama geriye dönüp baktığınızda Sevda'nın hatalarını göz ardı etmediğini görürdünüz.

Peki sevdiği adamdan giden kadın neyine güveniyordu?

Cevabını asla bulamayacağım bu soru henüz tatmadığım duygu, aşktan geçiyordu.

Beni öldürmeye çalışan kadına kafa yormak yerine uyumaya çalıştım. Odasına gitmeyip kendini böyle cezalandırıp koltukta kalmaya devam eden Cesur hocayı zihnimden uzaklaştırdım. Çiseleyen yağmura kulak tıkadım ve sessizlikle gelen karanlığı kabul ettim.

                                   ***

"Nisa!" Bana seslenen annem tüm dikkatimi yine dağıtınca ofladım, okuldan geldiğimden beri nefes aldırmamış ev işi için sürekli seslenmişti "Nisa!" dedi tekrar, kalemi defterin üstüne bıraktım, sandalyeden kalkıp odadan çıktım, mutfağa girdiğim gibi elime dolu yemek tabağını tutuşturdu. "Kızım al bu yemeği Reşat amcanlara götür." Elimdeki dolmalara bakıp yutkundum. O adamın bakışları aklıma gelince kendimi onun evinde düşünemiyorum. Elimdeki tabağı anneme uzattım.

"İstemiyorum. Sen götür."

"Benim işim var gidemem." dedi, kalan dolmaları tabağa alıp yemek masasına bıraktı.

"Ama ben..." Lafımı tamamlamadan Faruk Akçalı mutfağın kapısında belirdi.

"Götür kız, beni oraya getirme." diye kızdı. Elini kaldırıp üzerime yürüdü, korkudan omuzlarım öne düştü kamburum çıktı ve mutfağın bir köşesine çekildim. "Çarpık bacaklarını kırmadan çık hadi!" Başımı sallayıp alelacele mutfaktan çıktım, evden ayrıldım ve korkak adımlarla kapı komşumuzun kapısına yürüdüm. Beni taciz etmesin diye içimden dua ederken yumruk yaptığım elim havada asılı kalıp titredi. Bir an geri dönmek istedim, bakışlarım mutfak penceresinden masada oturan Faruk Akçalıya uzandı, dolu ağzındaki lokmayı çiğnemekte zorlanırken iki elinde dolmaları biri önünden kapacakmış gibi bekletiyordu. "Rakım nerede!?" diye bağırdı, elini masaya vurunca irkildim, şimdilik eve geri dönmekten vazgeçtim. Dolu tabağı gördüğü gibi kafamda kırar. Korkakça kapıya vurup geri adım attım çok geçmeden Reşat Teke kapıyı açtı. Beni görünce elindeki kapıyı tam açtı sonra çocuk bedenimi süzdü. Henüz on dört yaşındaydım.

"Geçsene içeri."

Başımı hızla iki yana salladım, elimdeki tabağı uzatıp "Annem yolladı." dedim, onunla konuşmak benim için çok zordu.

"Hadi gel içeri, dolmaları da kendin mutfağa bırak."

"İstemem. Hem annem erken gel dedi. Beni bekler." Tebessüm edince onu öldürmek istedim ve leşini köpeklere yedirmeyi daha çok istedim. Elimdeki tabağa uzanıp bileklerime dokundu, irkildiğimde tabak elimden kayıp yere düştü. Kırılma sesiyle geri adım attım, bir an beni içeri çekeceğini düşündüm.

ÇÜRÜK KOZA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin