86. BÖLÜM "SEVDİĞİMİN OLDUĞU HER YER BANA HUZUR"

33.5K 2K 878
                                    

Oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın lütfen.

86. BÖLÜM "SEVDİĞİMİN OLDUĞU HER YER BANA HUZUR"

Kendimi kandırmaya devam etmemin üstünden beş gün geçmişti. Hava karardıktan sonra Özgür beni eve bırakmıştı, konuşacak birine ihtiyaç duyabileceğimi bildiği için gitmeden telefon numarasını vermişti. İyi biri olsa da onu hiç aramadım, oda rahatsız etmedi, beni az çok tanıdı, bu gibi durumlarda yalnız kalmayı tercih ediyordum.

Kocamı terk edemediğim için evime dönmüş tahmin ettiğim gibi onu bitik halde elinde telefonla yatağın ayak ucunda çökük omuzlarıyla yere oturmuş vaziyette bulmuştum.  Beni gördüğünde canlanmış ayaklanmıştı, kötüydüm, biliyordu ve sessizliğimle bile ruh halimi hissettiren birisi olduğumdan bana yaklaşmamıştı. Geri döndüğüme sevinmişti ve sevinci kabuğuma çekilmemle kısa sürmüştü.

Sonraki gün 'bana eskisi gibi bakacak mısın?' diye sordu, yanıtım sessizlikti.
Ondan sonraki gün 'beni artık sevmiyor musun?' oldu. Duymazdan geldim.
Diğer günlerde böyle devam etti, dün onu cezalandırdığımı söyledi ve inkar etmedim, daha fazlasını hak ediyordu ama elimden bu kadarı geliyordu.

Koltuğa oturmuş elimdeki romanın ilk pasajına takılı kalmıştım yine, fakülteye gitmek hariç günlerdir yaptığım tek aktiviteydi. Odada yalnızdım, gece yarısını geçeli çok oldu ve Cesur hala ortalıkta yoktu. Hiç böyle yapmazdı, aramız iyi olmasada mesaj atardı hep. Onu elimde olmadan merak ediyordum. Kırgınlık duyguları köreltmiyordu ve olan yine bana oluyordu. Kocamı bugün görmemiştim, benden önce uyanıp işe gitmişti. Göz görmeye alışmıştı  yokluğunda onu özlüyordum.

Keşke kendimi birçok duygudan men edebilseydim.

Bizi bu hale getiren Kemal Beye hala çok öfkeli olduğum için kocamın neden iş çıkışı eve dönmediğini soramıyordum. Korkut'la bir sorunum yoktu lakin ağabeyinin tarafını tuttuğundan ağzından tek kelime alamazdım. Ben Cesur'u suçlarken oda beni suçluyordu.
Aklıma Asaf geldi, o geceden sonra hiç konuşmamıştık, yalıyada gelmemişlerdi. Huzurumuz kalmamıştı. Hatice Hanım çoğu kere kimse masaya oturmadan sofrayı topluyordu. 

Yüz yüze bakamıyorduk artık, nasıl yemek yiyecektik ki.

Demir bahçe kapısının açıldığını duydum, elimdeki kitabı sehpanın üstüne bırakıp koltuktan kalktım, açık pencereye yürüdüm. Endişeliydim ve endişem Cesur'u görmeden geçmeyecekti. Elimi pencere pervazına koyup karanlıkta göz gezdirmeden direk bahçe yoluna baktım, araba sesi kulağıma gelmemişti buda demektir ki biri onu eve bırakıp gitti. O biri ya Asaf ya Komiserdi.

Kocam görüş açıma girince rahat bir nefes aldım, evin kapısına ilerlerken ayakta sallanıyordu. İçmiş gibiydi. Ona baktığımı hissetmiş gibi bir anda durdu, kafasını kaldırıp pencereye baktı ve beni gördü, karanlıkta ifadesinden geçeni okumak imkansız olsa da ne istediğini biliyordum. Tarafımca sevilmek, ilgi görmek istiyordu. Benimse ihtiyacım olan tek şey zamandı.

Yalancı.

Beni bu hale getiren bana iyi gelemez.

Yaranı sarmasına izin ver.

Kalbime yine kaybettiğimde Cesur gözden kayboldu, onu beklediğimi düşünecekti, öyleydi de, endişem öfkemin önüne geçmişti ve bunu saklama gereği duymadım.Uykusuz gecelerime bir yenisini katmak için bedenimi yatağa döndüğümde kapı açıldı, bakışlarım odaya giren kocama kaydı, gömleğinin üstten düğmeleri açılmış yakası çekiştirilmiş gibiydi, daha yukarısına çıkmamam gerekirken yaptım, Cesur'un yüzüne baktım, günlerdir tıraş olmadığından sakalları uzatmıştı, bakımsız saçlarıda alnına düşmüştü.
Gözleri gözlerimle bir bakışla kavuşmayı beklerken patlayan sol kaşı dikkatimi çekti. "Nasıl oldu?" Ağzımdan çıkıverdi, aramızdaki mesafeyi kapattığda Cesur kapıyı kapattı. Endişe ayaklarımı onun dibine getirmişti ve o küçük yara sessizliğimi bozmuştu.

ÇÜRÜK KOZA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin