29. BÖLÜM "TAKINTILI"

117K 4K 1.6K
                                    

Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.

İlk kare:  Sen ben, gökyüzü, dalgalar,  parmaklarımın arasından kayan saçlarından tenime süzülen kederin, sana sarılmaya can atan kollarım ve beni bundan alıkoyan korkum.
Söyle bana sevgili;  seni tekrar gülümsetebilmek için ne yapmalıyım?
Cesur Cerrahoğlu

🍂

29. BÖLÜM "TAKINTILI"

Küçük çocuğun yanan kitapları, gözyaşları, yalvarışı, ardından dayak yemesiyle kendime gelmiş, dün gece anımsadığım Faruk Akçalı'nın beni üzdüğü zamanlardaki bir sahneyi rüyamda görmüştüm, orta okula gidiyordum ve acının kalıcı bir his olduğunu tatmıştım.

Diğer anılarım gibi üstünde durmamıştım ailece kahvaltı ederken Süreyya Hanımın kötü bakışlarından kaçmanın derdine düşmüştüm, neyseki ilk günden bize laf sokmamıştı. Kemal Bey yanındaki sandalyeye Cesur'u oturtunca bozulmuş 'onun bir sahibi var' demişti henüz tanışmadığım oğlunu kastederek.

Kemal Bey eşine karşılık verip "Yıllar sonra tekrar sahibine kavuştu' dedi ve kazanan taraf oldu. İstekleri bitmiyordu, biraz toparlanınca Cesur'a holdinge gelmesini söyledi, sabırsızdı ve aldığı karşılık 'bakacağım' oldu. Reddedilmemişti eh buda keyfini yerine getirmişti.

Ders çıkışı yan yana koridorda yürüyorduk, hakkımızda fısır fısır konuşanları duyuyor takmıyordum, onunla ilişkim olduğunu düşünen çoktu, evliliğimiz gerçeğe dönüşmeseydi yanıldıklarını söylerdim lakin dengeler değişti ve biz aynı yastığa baş koymayı kabul ettik.

Pişman değilim.

Çıkış kapısının önünde dikilen Burak Aksoy'u görmemle fikrim değişti. Yüzündeki çürük ve morlukların geçmesini beklememiş bizim için gelmişti. Şom ağzını tutmayacağını en başta söylemiş bizi şaşırmamıştı.

"Gözde çiftimiz teşrif ettiklerine göre başlayabiliriz." dedi, canı oyun oynamak istiyordu, kazanacağından emindi, kurallar önceden konuldu ve çiğnendi, biz kaybeden tarafız. Cesur'un benim için yaptığı fedakarlık onu bu hale düşürdü. Görevden ihraç edilirse kendimi asla affetmem.

"Yalnız konuşabilir miyiz?"

Cesur'un bakışları hızla bana çevrildi, karşılık vermedim biraz uzağımda duran adamı ikna etmenin yolunu arıyordum.
Burak başını yana eğdi, umursamaz bir tavır takınarak bana karşılık verdi. "Bu benim meselem diyorsun ve kendince hocayı yine koruyorsun." Sinirden güldü, alt dudağını dişlerken mırıldandı. "Hiç uslanmıyorsun bebeğim."

"Sende öyle." dediğim anda keyfi kaçtı, öfkelendi, üstüme yürümemek için kendiyle mücadele etti, şu an değerlendirme aşamasındaydı diye kontrolü elden bırakmadı ve seni bitirebilirim bakışından kaçmadım, sakince bu işi çözebilirdik.

"Ee ne diyorsun?" Cesur araya girmeye çalışınca bileğini kavradım, yerinde kıpırdamasına izin vermedim.

"Herkesin önünde bana yalvarırsan neden olmasın."

İt herif!

Cesur çabuk sinirleniyordu bu aralar, onun üstüne yürüyeceğini anladığımda bileğini sıktım, kaba kuvvetle bir yere varamazdık.

Burak çenesini kaldırıp bize üstten baktı. "Hadi ne bekliyorsun, dediğimi yap belki size acırım."

"Seni varya..." Cesur'u zaptedemedim, bileğini bırakıp önüne geçmek zorunda kaldım. Burak domuz gibi sırıtırken beni ezip geçmedi son kez dizginlerini eline aldı ve öfkesini sıktığı dişlerinden çıkardı. "Yapmayacaksın!" diye tısladı, sesi kısık ve boğuk çıktı. "Kimseye boyun eğmene izin vermem."

ÇÜRÜK KOZA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin