6.BÖLÜM: "EVLİLİK"

188K 6.1K 1.2K
                                    


Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.

6. BÖLÜM "EVLİLİK"

Göğsümün sol tarafına endişeyle göğüs kafesimi parçalayacakmış gibi vuran kalbimin hızlı atışlarını duyuyordum ve görmezden geliyordum. Kendime sürekli yanlış yapmadığımı, başka çarem kalmadığını söylesem de Cesur hocanın donuk bakışlarına maruz kalmak rahatsız ediciydi. Teklifimden yanlış anlamlar çıkarmayacağından emindim, öyle bir adam değildi. Ne düşündüğünü merak ediyordum ve teklifimi reddederse evden tekrar kaçmak zorunda kalacaktım.

Ya Sude Yağız o adımı atmamı bekliyorsa?

Başımı iki yana salladım, hayır kimseye açık vermeyecektim, Cesur hocayı ikna etmeliydim.

"Bakmayın öyle aklımı kaçırmadım, beni evlilikten sadece siz kurtarabilirsiniz ve soyadınıza karşılık böbreğimi alacaksınız. Kağıt üzerindeki anlaşmalı evliliğimiz bir yıl sürecek, kalacak yerim şimdilik yok bir süre sizinle yaşamak zorundayım. Faruk Akçalı'nın takıntılı biri olduğunu söyledim zaten peşimi öyle kolay bırakmaz. Reşat Teke deseniz ondan beter, bana borçlarına karşılık aldığı mal gözüyle bakıyor. Faruk Akçalı'nın satılık malı Reşat Tekeninse satın alacağı mal durumundayım şu an. Evlendiğime inanmayacaklar, araştırma yapmadan benden uzak duracaklarını zannetmiyorum. Geleceğim söz konusu boş boş gözlerime bakıp durmayın bir şey söyleyin. Tüm umutlarımı size bağladım." Sesim sonlara doğru kısıldı. Cesur hocanın dudakları kıpırdasa da konuşmamak için kendini zor tutuyordu sanki. "Mecbur kalmasam size bu teklifle gelmezdim."

Biliyorum demesini isterdim ne yazık ki aksini yaptı. "Sen..." dedi, dişlerini sıkarken, sinirlenmişti ve sinirini kendinden alıyordu. "Aklını kaçırmışsın." Avucunu masaya sertçe bastırıp sandalyeden kalktı. Beni bu zor durumda bırakıp gidecekti.

"Lütfen oturun konuşalım."

"Bitti!" dedi sertçe, sesini yükseltmişti kalabalığın ilgisini çektik, bize baktılar kimseyi umursamadım sandalyeden kalktım. Onun öylece gitmesine izin veremezdim.

"Cesur hoca..." Beni duymazdan gelerek masadan uzaklaştı, kapıya yöneldi, çantamı sandalyenin üstünden aldım. Cesur hocanın peşinden gittim, insanlar bizi izliyordu, fısıltılarını duyuyordum, alışkındım arkamdan konuşulmasına kimseyi takmadım, kapıdan çıkan Cesur hocanın sırtına bakıyordum. "Bekleyin." dedim, kapıdan çıktığı anda ona yetiştim kolundan tuttum, durdu başını çevirdi kolunu sıkıca tuttuğum elime baktı.

"Sağlığımı tehlikeye attığımı görmüyor musunuz?" Konuşmadı, hala elime bakıyordu. Sessizce bırak der gibi gözlerime kaldırıdı bakışlarını, parmaklarımı gevşettim, kolunu kendine çekti temasımız kesildi. Elim birkaç saniye havada asılı kaldı, onun gözlerinde beliren duyguya yabancıydım, kırgın mıydı bana yoksa bilmeden canımı mı yakmıştım emin değildim bu gidişle hiç bilmeyecektim.

"Kimse bana yardım elini karşılıksız uzatmadı, öyle gördüm öyle alıştım." Gideceğini anladığımda önüne geçtim adım atmasına fırsat vermedim. "Siz farklısınız, diğerleri gibi değilsiniz, yanlış anlaşıldım sanırım." Gözlerine bakıyordum ve karşılık alamıyordum, yüzünü başka tarafa çevirmişti. "Benim tek derdim evlilikten kurtulmak. Para artık işimi görmüyor kaçıp gitmekte. Bağcılar, Bakırköy ilçeleri dışına çıkamadım, Faruk Akçalı izin vermedi. İstanbul'a yabancıyım, yaşadığım şehri tanımıyorum sadece insanlara güvenmemem gerektiğini öğretti bana. Başka şehire gidemem, annem, üniversitem burada, gidip gelmek zorunda kalsam bile Faruk Akçalı beni sağ bırakmaz. Kim bilir evlenincede belki rahatsız eder, bilmiyorum. Ne yapacağımı artık bilmiyorum."

Dil dökmem işe yaramadı, etrafımda döndü arabasına ilerledi, yine peşinden gittim. "Senin kaybın yok benim var. Kız arkadaşın için bir yılını sadece gözden çıkaracaksın, bense ilerde yeri asla dolmayacak böbreğimi. Eksik hissedecek olan yine benim."

ÇÜRÜK KOZA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin