Sarı gözlü kadın bana soran gözlerle bakarken ağlamaya başlamıştı. Bense annemi tanıyan bu kadına karşı garip bir şekilde kendimi savunmaya almıştım. Bana göre Penelope'nin annesini tanıyan biri normal biri olamaz. Sandalyeden kalkıp kendimi dışarı atmak için yeltenmek üzereydim. Ta ki o kadın beni durdurana kadar...
"Dur!"
Beni kolumdan yakalayıp acele etmeye çalışmıştı.
"Neden? Annemi nereden tanıyorsun?!"
İkimizin kafasında da sorular olduğuna emindim. Adımlarım durmadı ve ilerlemeye devam ettim. Ağzı aniden açıldı ve konuşmaya başladı. Kafamı ona doğru çevirdim. Dinlemeye başladım. Sarı gözlerini kapatmış bir şekilde bana sesleniyordu.
"Ben annenin çocukluk arkadaşıyım! Aynı zamanda onun ve senin gibi 'Eski Soylu' bir büyücüyüm. Şimdi dur Penelope! Amacım sana zarar vermek değil!"
Ayaklarım nihayet durduğunda bu sefer şaşırma nedenim başkaydı.
- Aynı zamanda onun ve senin gibi 'Eski Soylu' bir büyücüyüm. Şimdi dur Penelope!
Ben ve annem gibi... Bu zamana kadar bir büyücü olsam bile nasıl bu kadar rahat bir şekilde büyü yaptığımı anlamazdım. Bunun nedeninin benim eski soy kanı taşımam olduğunu kim bilebilirdi ki? Penelope gerçekten de oyunda ki kötü ana kadın karakter olmak için özellikle yapılmış bir mücevher gibiydi. Ama ne oldu da annem... öldü. Hayır, öldürüldü.
"Falına bakmam hala bitmedi. Benim adım, Delina."
"Penelope."
Bu sözler ile diyecek bir şeyim olmasa bile kelimelerimi yuttum. Tekrardan sandalyeye ilerlerken o da aynı yerine geri dönmüştü. Benden önce oturup tekrardan bana masayı işaret etmişti.
"Gerçeğin aynasının 3 parçası gelecekte senin elinde olacak."
"Ne demek istiyorsunuz?"
Sarı gözler yanarak bana baktı.
"Kaderini değiştiriyorsun, Penelope Eckart."
Gerçeğin aynası... 3 parçayı bile bulmak büyük bir şeydi. Ama 14 parça Ririe'deyken nasıl olur da 3 parça birden bulabilirim? Bu düşünce oldukça garipti. 1 parçayı bulmam normal olabilirdi. Bu gelecekte belirli durumlardan kaynaklı Ririe'den gerçeğin aynasının belirli parçalarını çalacağım, anlamına gelir.
"Penelope gelecekte kimseye güvenme."
Güvenmek? Tuhaf bir şekilde sadece Aria'ya güveniyorum. Ama belli olan bir şeydi ki zaten bir oyunun içindeydim. İstesem de kimseye güvenmezdim.
"Ne?"
"Etrafın da olan herkese kuşkuyla yaklaş. Eğer ayna parçalarını elde edersen gerçekten de dikkatli olman gerekir. Tamam mı?"
Yeni tanışmama rağmen ilk başta kuşkulandığım bu kadın bana garip bir şekilde güven veriyordu. Bunda annemin büyük bir etkisi olduğuna emindim. Oyunun gidişatı hala değişiyor mu?
"Tamam."
"Eğer başın derde girerse bana ulaş."
"Anladım."
Fal bakmaya devam ederek 4. kart açıldı. Masaya bırakılan kartta sarmaşık gibi güllerle çevrili bir kılıç vardı. Kılıcın yukarısında güneş parlak bir şekilde ışıldıyordu. Ama sivri olan ve aşağıya bakan tarafı tam tersine karanlıktı. Kırmızı güllerle çevrili olan kılıcın en ucundan ise çok net bir şekilde kan damlıyordu. Kılıcın gümüşten yapılan tarafına dikkatlice baktığımda aslında başından beri üzerinde kan damlaları olduğunu anladım. Gözlerimi kısarak karta baktığımda hemen karşımda duran Delina konuştu.
"Yakında büyük değişiklikler ortaya çıkacak. Temelden bir değişiklik, hayatını şimdiye kadar hiç olmadığı kadar etkileyecek. Dahası resimde ki aydınlık ve karanlık taraf oldukça net. Günün sonunda kötü olan ölürken iyi olanın hayatta kaldığı net bir şekilde ortada. Gelecekte kendine dikkat et. Aslında kılıcın etrafında ki güller oldukça güzel. Fark ettin mi?"
Soran gözlerle ona bakmaya başladım. Resmi ne kadar incelesem de gözüme çarpan anormal bir şey yoktu.
"Neyi?"
"Güllerin dikenlerini. Oradaki bütün güller dikenli. Kendinden çok etrafına dikkat etmeli ve gözlerini açmalısın. Sanki tuhaf bir şekilde tek bir noktaya odaklandın. Dikkat et."
"Anlıyorum. Peki karttaki ana anlam ne? Diğerlerinde ki oldukça netti."
"Bu karttaki anlamda oldukça net. Kötü olan günün sonunda ölür."
Kanım sanki hiç akmıyormuş gibi hissettim. Gözlerimi kapattım ve parmaklarımın nasıl kasıldığını adeta iliklerime kadar hissettim. Tekrardan gözlerimi açtığımda biraz daha rahatlamıştım.
"Yardımınız için teşekkür ederim. Ücre-"
"Hayır, bir ücrete gerek yok."
O da bende ayaktaydık. Sanırım artık onun ve benim için bu kısa görüşme burada bitmişti. Kapının yanına doğru ilerlerken siyah parlak saçlarını düzeltti.
"Sen Priscilla'nın kızısın. Sana borçlu olan benim. Annene olan borcumu sana ödeyeceğim."
"Annemin borcu?"
"Zamanında annene borçlandım. Bu para borcu değil Penelope. Annen yaptığı muhteşem büyüleri ile herkesi etkileyen çok güzel bir kadındı. Benim hayatımı kurtardı. Zamanı gelince bende onun hayatını kurtarmayı çok isterdim. Ama yapamadım. Yani en azından seni korumam gerek değil mi?"
Sadece gülümsedim. Bana doğru yaklaşıp sarıldı. Bende kendi kollarımı onu doladım.
"Borcumu ödememe izin verecek misin?"
"Elbette."
Birbirimize yeterince sarıldıktan sonra vedalaşıp oradan ayrıldım. En azından ona yeterince buraya uğrama sözü verdikten sonra beni bırakmıştı.
- Bana uğramak zorundasın!!
Nasıl bağırdığını hala hatırlıyorum. Annem... Hayatımda ilk kez öz annem, Penelope'nin annesi hakkında bir şeyler öğrendim. Gitmeden önce bana azda olsa annemden bahsetmesi oldukça hoştu.
- Annenin masmavi saçları vardı! İnanamayacaksın ama aynı zamanda aynı benim gibi sarı gözleri!
- Peki ben anneme benziyor muyum?
- Elbette! Sadece saç ve göz rengin farklı ama onun haricinde resmen kopyası gibisin. Aslında saç ve göz rengin, annen ve babanın karışımı gibi... Babanın kıpkırmızı saçları vardı. Aynı zamanda ona eşlik eden masmavi gözleri. Resmen ikisinin birleşmiş hali gibisin.
Evet, aynı zamanda unuttuğum annem ve babamı hatırlamak tuhaftı. Ama bu bazı şeylere aydınlık getirdi. Küçükken hızlıca Dük'ü babam olarak kabul ettim. Çünkü babamla neredeyse birebir aynı tonda mavi gözlere sahipti. Bunlar beni mutlu eden detaylar olsa da mutsuz olduğum nokta çok can alıcıydı.
Unuttuğum şeyi tekrardan bana hatırlatan 4. kartla irkildim. Kötülük her zaman ölür. Doğru bu unuttuğum nokta. Ben Penelope Eckart, kötü kadın ana karakter olarak ölmeye mahkumum ne de olsa 'Kötüler Ölmeye Mahkumdur' öyle değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Villains Are Destined To Die
FanfictionKüçük yaşta çok güçlü bir büyücünün kızı olan Penelope genç yaşta annesi Priscilla'yı kaybetti. 12 yaşına kadar yanlız bir şekilde sokaklarda büyüdü. Bir gün İnka İmparatorluğunun tek Dük ailesinin başı ile karşılaştı. Eckart Ailesinin Dük'ü kendi k...