Bana sorgulayan gözlerle bakan Vinter nihayet konuşmaya başlamıştı. Gerçek kimliğimi bilmese de meraklanmıştı.
"Leydi bu bilgiyi ne için kullanacak? Normalde herkese kolay kolay böyle bir belge vermem. Ayrıca alsanız bile *belgeyi* yüksek bir fiyat söyleyeceğim."
Aslında benim asıl planımda buydu. Senin dikkatini kendime çekmek için ince bir plan yaptım. Eğer yemi yutarsan belki bana aşık olmayacaksın ama en azından saygı duyacaksın. Buna eminim bu yüzden şimdi senin aklını karıştırma vakti.
"Aslına bakarsanız ben kendi Leydim' e çalışan bir hizmetçiyim. Buraya beni Leydim yolladı ve fiyat ne olursa olsun size ödeme yapabileceğini kendisi bizzat iletmemi istedi."
Bu kesinlikle Vinter' ın kafasını karıştırmak için yeterliydi. Bana düşünceli bir ifade ile bakarken aniden sırıtmasıyla hiç bir şey anlamamıştım.
Vinter' ın Anlatımıyla:
Ne kadar bana bir 'Leydi' nin hizmetçisi' gibi gelmese de onu dinlemek hoştu. Diyelim ki onun hizmetçisi peki o zaman onda nasıl bir büyü hissediyorum? Şu an da belirgin bir şekilde büyü kullanıyor. Hangi büyüyü yaptığını tam anlamıyla bilmesem de istediği belge biraz fazlaydı. Yüksek bir soylu hakkında bir belge...
"Kulağa biraz tuhaf gelebilir ama Leydi kendisi hakkında bilgi istiyor." [Müşteri]
"Kendisi hakkında.... Peki bu Leydi kim?"
Yavaşça elini bana doğru uzatırken hiç bir şey anlamamıştım. Ama parmağında ki o belirgin yüzüğü gördüğüm an da istemsiz olarak sarsıldım. Eckart Dük' ünün bunlardan haberi var mıydı? Kendi üvey kızı kökenini araştırıp belki de gerçek ailesi ile iletişime geçmeye çalışıyordu. Bu durumu her ne kadar Dük' e iletmek istesem de bunu yapamazdım. Loca kurallarına aykırıydı.
"Bir cevap vermeyecek misiniz?"
"Size yardım etmekten mutluluk duyarım fakat Leydi ile bu konuyu görüşmek istediğimi iletir misiniz?"
Garip bir şekilde tek yapması gereken bunu iletmek iken o ne cevap vereceğini düşünmüştü.
"Elbette ileteceğim."
Yavaşça kalkıp giderken onu durdum.
"Her hangi bir şekilde yardıma ihtiyacınız olursa yardım edeceğimi lütfen iletin."
Bana döndüğü anda şaşırmış bir halde olsa da yavaş bir şekilde gülümsemesi hoştu.
"Leydi bunu duyunca çok mutlu olacaktır." [Penelope' nin Hizmetçisi]
Kapıya doğru yaklaşırken belirli bir büyü paneli vardı. Oradan geçen kişinin üzerinde eğer yaralayacak bir malzeme veya eşya olursa parlar ve o kişi içeriye alınmazdı. Tam panelden geçtiği anda saçlarının hafif bir şekilde pembe parlamasıyla her şey ortaya çıkmıştı. Gözlerinin ise gülerken maviye döndüğünü fark etmemiş olmalıydı. Penelope, o oldukça garip bir Leydi ama dahada önemlisi büyü yapabiliyor olmasıydı.
Penelope' nin Anlatımıyla:
Amacıma ulaşmıştım. Benim Penelope olduğumu anlamış olmalıydı. Yoksa ilgi yüzdesi bu kadar yükselemezdi. Gitmeden önce hafif bir şekilde bakarken bir kez daha teyit ettim.
[İlgi %31]
Vinter' ın rotası Yvona' yı bizzat getirdiği için ilgimi gerçekten hiç çekmemişti. Ama şimdi oldukça kurtarıcı bir rota gibiydi. Malikaneye oyun yardımı ile ışınlanmanın ardından üzerimde ki büyü kalkmıştı. Ben eve gelmeden kimse her hangi bir şeyi fark etmemişti. Kapıyı çalan kişi ile irkilmiştim. Hemen yanımda duran Mia ise aynı benim gibi bu saatte kimin geleceğini merak ediyordu. Kapının arkasından ses yükseldi.
"Ben Fennel Leydim."
"İçeriye gel!"
"Leydim babanız hep birlikte akşam yemeği yemek istediğini söyledi. Leydi katılacak mı?"
Babam boş kararlar veren bir adam değil eğer beni çağırdıysa bir nedeni vardır.
"Elbette katılacağımı söyleyin."
Yavaşça yerimden kalkarken kapıya doğru ilerleyip koridora gelmiştim.
* * *
Masaya tabaklar teker teker koyulurken istemsizce yüzüm buruşmuştu. Yemek servisini yapan hizmetçi o kadarda iyi biri değildi anlaşılan... Özellikle benim çatal bıçak kullanma adabını bilmediğimi düşünerek benim yememin imkansız olduğu yemekleri getirmişti. Ama işin üzücü kısmı Aria' nın bana en ufak bir detayı bile atlamadan öğrettiğini bilmiyordu. Ne kadar üzücü! Planı işe yarayamayacak ne de olsa?
Penelope oyun boyunca hep çok inceydi ve yeterli beslenmiyordu. Bunu hep güzelliğini korumak için yaptığını düşünmüştüm. Ama gerçek çok daha farklıydı. Penelope yemek yerken onları *çatal, kaşık ve bıçak* nasıl kullanılacağını bilmiyordu.
Ama şimdi her şey değişti yani... Oyunun en kötü karakteri daha da kötü. Bütün yemekler servis edildikten hemen sonra arkama bakıp hizmetçinin nasıl bir ifade yaptığını görmek istedim. Tahmin ettiğim gibi sırıtıyordu. Ama ne de olsa son gülen iyi gülerdi! Ona karşılık olarak gülümsediğim de korkmuştu. Penelope oyundayken genellikle kötümser bir şekilde gülümsediğinde hafiften mavi olan o gözleri yem yeşil oluyordu. Peki bu durumda kim korkmalıydı?
Önüme döndüğümde herkes yemeğine odaklanmıştı. Eti kesmek için en sağda ki bıçağı ve ağzıma götürmek içinde en solda ki çatalı kullanmıştım. Penelope daha önce her zaman Dük ve ailesi ile yemek yediğinde erken kalkar, sofradan bir lokma bile almazdı. Ama şimdi her şey değişti. Derrick bana şaşkınlık ile bakarken Reynold susmadı. Babamsa bende ki bu olumlu değişikleri artık büyüdüğüm için olduğunu düşünüyordu.
"Senin görgünün bu kadar iyi olması ciddi anlamda şaşırtıcı?"
"Reynold, Penelope ile uğraşmana gerek yok."
Ağzında ki et parçasını daha yeni yemeğe başlayan Derrick abilik taslamıştı. Babamsa sadece izliyordu. Bana özellikle plan yapan hizmetçi ise oldukça korkmuştu. Nedense biraz ortalığı karıştırma gereği hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Villains Are Destined To Die
FanficKüçük yaşta çok güçlü bir büyücünün kızı olan Penelope genç yaşta annesi Priscilla'yı kaybetti. 12 yaşına kadar yanlız bir şekilde sokaklarda büyüdü. Bir gün İnka İmparatorluğunun tek Dük ailesinin başı ile karşılaştı. Eckart Ailesinin Dük'ü kendi k...