Odada ki sessizlik dakikalar boyunca sürdü. Hem babamın hem de abimin sessizliği beni ürkütmeye başladı. "Ne? Yalan söylüyorsun. Penelope yıllar önce öldü?!"
Aniden ayaklanan babamla abim de ayağa kalktı. Bana yaklaşan babamı durdurdu. "Ne yapıyorsun?"
"Kızıma yakından bakmak için ayağa kalkıyorum."
Kızım? Daha bir kaç saniye önce dış kapının dış kulpuydum. Kendimi gülmeden edemedim. Bende ayaklanarak yakından babama baktım. Gençken oldukça gülen yüzlüydü. Elbette artık yaşlandı. Ama en azından bu kadar kaba bir dil kullanmasına gerçekten gerek var mıydı?
"Seni özledim, baba." Etrafa bakan mavi gözlerinin anlıkta olsa sarsıldığını görebiliyordum. Sessizce yutkunmaya çalışmasının ardından fısıldadı. "Şimdilik gidin."
Ben, abimle odadan dışarı çıkarken kapıdaki hizmetçiler panikleyen bir şekilde bize bakıyordu. Uşak tam ağzını açıp tekrardan konuşmaya başlayacağı esnada abim tarafından, söyleyeceği sözler boğazına dizildi. "Yanımda duran Leydi'ye dikkatlice bakın, suratını ise asla unutmayın." Beni belimden tutarak kendine çektikten sonra gülümseyerek konuşmaya devam etti. "Kendisi Genç Arşidüşes Agriche." Birisine her hangi bir durumda bu mevkiyi verebilecek 2 şey vardır. İlki evin Genç Efendisinin nişanlısıdır. İkincisi ise - Yazar Notu: İnka İmparatorluğunda arada sırada Penelope'ye Genç Düşes Eckart diyorlardı. - evin tek kadın mirasçısı olmasıdır.
Uşak afallamış bir şekilde bakarken sözler, evin bu katına özel olduğunu düşündüğüm baş hizmetçiden çıktı. "Genç Arşidük, ne demek istiyorsunuz?"
Biz ikimiz arkamızı dönüp merdivenlerden inerken beklenen cevap abimden geldi. "Sonuçta, o benim kız kardeşim."
Böylece kendi hiç olmadığım kadar güvende hissettiğim bir yer edindim. Hayatımın her anında gelip çay içebileceğim. Çocuğum olsa bile bana sırtını dönmeyecek, beni kabul edecek bir aile. Eğer Eckart ailesinde kalsaydım, evlendikten sonra sadece evlendiğim adamın -erkek ana karakterin- eşi olacaktım.
Böylece öz babam Leon Agriche, kendini 3 gün boyunca hiç kimseye göstermedi. Burada sadece 1 hafta kalıp dönmem gerektiğinden endişe etmeye başladım. Ancak şimdi bir kez daha bu endişenin boş yere olduğunu anladım. Burada kaldığım 4. günün sabahında, hiç bir zaman kahvaltı yapmak için ana salona gelmeyen Arşidük Agriche kendini göstererek masanın en başında ki sandalyeye oturdu.
Masada sessizlik hakimdi. Benim ise asıl merak ettiğim şey başkaydı. Neden oyun ekranı bu kadar sessiz? Artık Yvona öldüğü için görevim kalmadı mı yani? Ya da bütün erkek ana karakterler ile bir rota çizdim, tek yapmam gereken ise kimle mutlu olacağımı seçmek olduğu için mi?
Yemeğimle oyun oynarken karşımda oturan abim bana seslendi. "Penelope? Sorun ne?"
"Ah, hiç bir şey sadece iştahım yok." Eğer, Eckart evinde olsaydım, böyle bir davranış yaptığımı kimse fark eder miydi? Hayır, kısa bir zaman öncesine kadar zaten beraber aynı masaya bile oturmuyorduk. Onlarla oturup yemek yeme nedenim, üvey annem Estelle'ydi. O bir şekilde, yapacağını yaptı. Büyük ihtimalle Dük Eckart onunla tanıştıktan sonra bana olan davranışlarında bir gevşeme oldu. Şimdi babamın -Dük Eckart'ın- avcılık yarışmasından 2 ay önce neden aniden beni sevmeye başlaması da ortaya çıktı. Her şey üvey annem sayesindeydi. Geri döndüğüm zaman onun için bir şeyler yapmalıyım.
"Eğer yemeği beğenmediysen yeni bir şey getirsinler, senin damak tadına uygun." Masa da oluşan sessizliğin hiç bir tarifi olamazdı. Babam, konuşmuştu. Aslında tuhaf olan konuşması değil. Benim hakkımda endişelenerek düşüncelerini dile getirmesiydi. Sessizce yutkunarak cevap verdim. "Yok ben iyiyim. Sadece pek iştahım yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Villains Are Destined To Die
FanfictionKüçük yaşta çok güçlü bir büyücünün kızı olan Penelope genç yaşta annesi Priscilla'yı kaybetti. 12 yaşına kadar yanlız bir şekilde sokaklarda büyüdü. Bir gün İnka İmparatorluğunun tek Dük ailesinin başı ile karşılaştı. Eckart Ailesinin Dük'ü kendi k...