Normalde bunu reddetmek isterdim. Ama o inatçı oyun benim artık neredeyse kaybettiğim zaman başıma gelecek şeyi gözlerimin önünde göstermişti. Bu durumda ne yapılabilir ki? Sadece ilgi yükselmesi için elimden geleni yapacağım.
"Ş-Şey ben seni indirmemi ister misin? Yani demek istediğim o değil kendin yürüyebiliyorsun. Ama belki seni taşıdığım için rahatsız olmuşsundur. Yani..."
Ne demek istediğini anlasam da kendini açıklamasını izlemek eğlenceliydi. Pekala biraz duygu sömürüsünden zarar gelmez. Kafamı tekrardan onun omuzuna koydum. Uyumak için tekrardan gözlerimi kapatsam da olmuyordu. Derrick aniden hareket etmeye başladı. Sanırım fayton gelmişti ve beraber biniyorduk. Onun için benimle birlikte faytona binmek zor olur sanmıştım. Ama pek de öyle olmadı. Beni kucağındayken biraz daha yukarı kaldırmıştı. Bir adımla hızlıca faytonun içine girip kendini oturur pozisyona getirmişti. Bense onun kucağındaydım.
Eğer her şeyin başında beni taşımak zorunda olsaydı bunu reddeder ve hatta beni taşımamak için bahane arardı. Ne ironi ama şimdi benim peşimden ayrılmıyor. Hatta beni taşımak için yanıp tutuşuyor. Bu gerçekten de gülünçtü. Daha fazla bu durumda kalmak istemediğimden kıpırdamaya çalıştım. Ama Derrick'ten tık yoktu. Neden kıpırdamıyor? Gözlerimi açıp etrafa baktım.
Derrick'i ilk defa uyurken görüyordum. Her zaman bana kaşlarını çatan ve ciddi olan ifade ortadan kaybolmuştu. Kendi kendime düşüncelere daldım. 'Eğer her zaman böyle olsaydı, belki de onu seçerdim.' Evet, gerçekten de öyleydi. Siyah saçları önüne düşmüş ve buz mavisi gözler siyah kirpikleri ile örtülmüştü. Sanırım ilk defa onu bir oyun karakteri olarak düşünmek yerine normal bir insan gibi hayal etmiştim. Onunda duyguları vardı. Benim için bir oyundan başka hiç bir şey olabilir. Ama onlar için -diğer erkek ana karakterler- gerçek hayattı.
Fayton nihayet durduğunda onun kucağından kalkıp onu uyandırmaya çalıştım. Ona hafiften kolundan dürtmeye çalıştım. Ama oldukça derin uyuyordu. Son günlerde o da bende oldukça yorulmuştuk. Dahası hala anlayamadığımız bir olay vardı. Babamın bize yaşanan her şeyi anlatması gerekiyordu. Burada belkide bir haftadan az bir sürem vardı. Her an sürem daralıyor.
Derrick'i uyandırmak için verdiğim uzun savaşın ardından gözlerini açmış bana bakıyordu. Onun çocukluğu garip bir şekilde göz önüme geldi. Mavi büyük gözleri ile oldukça tatlı olmalıydı. Hafiften gülmüştüm.
"Eve geldik."
"Hmm."
Yavaştan ayaklanıp faytondan indi. Bana elini uzatmasını bekledim. Ama uzatmadan ilerlemeye başlamıştı. Bu durumun ardından kalbim çarpmaya başladı. Bu da ne? Artık benimle ilgilenmiyor mu? Yüzüm kızarırken -sinirden- fayton sürücüsü bana elini uzattı. Onun sayesinde inerek ilerlemeye başladım. Neden bana yardım etmedi? Derrick'in arkasından koşarak ilerledim. Elimle onun kolunu tutup beni fark etmesini sağladım.
"Neden?"
Derrick bana bakarken gözlerine baktım. Hemen sonrada ilgisini kontrol ettim. Her şey yolunda gibiydi. O zaman neden bana yardım etmedi.
[İlgi %99]
"Neden bana yardımcı olmadın inerken?"
Evet, normalde böyle şeyleri sorgulayan biri değilim. Ama Derrick'in ilgisi bu kadar yüksek iken bunu görmezden gelemem. Bunun altında başka bir neden olması hatta benimle artık ilgilenmemesi tam anlamı ile felaket olur. Ne de olsa şu an o benim tek güvence kaynağım. Neden aniden böyle davrandığına anlam veremiyordum. Kolunu bıraktım. Artık ilgisi bendeydi.
"Çünkü bundan nefret ediyorsun."
Ne... Evet nefret ettiğim doğruydu. Ama hiç bir zaman belli etmediğimi düşünmüştüm. Ama nefret etmem de oldukça normaldi. Ben normalde insanların faytona bindiği bir dünyadan gelmiyordum. Gerçek hayatımda kimse beni böyle bir şekilde arabadan indirmezdi. Derrick ile birbirimize bakarken arkadan bir ses gelmişti.
Hemen arkamızdan babamın geleceğini biliyordum. Ama yanında daha yeni anne olarak tanımladığım o kadınında gelmesi tuhaftı. İkisi kola kola girmiş ben ve Derrick'e doğru yaklaşıyordu. Derrick'te bende konuyu kapatıp o ikisine odaklandık.
"Çocuklar?"
Babam anında bizi fark etmiş gibiydi. Hemen arkasından bizi fark eden Leydi Estelle yavaşça gülümsemişti. Sessiz olanları izleyen Derrick iç çekip eve geçti. Bense sessizce babama ve yeni eşine bakıyordum. Bu akşam yemeği oldukça zorlu geçecek gibi? Ben mecburen anlayışla karşılayacağım. Ama Reynold ve Derrick nasıl bir tepki verecek gerçekten bilmiyorum.
* * *
Masada sadece çatal bıçak sesi geliyordu. Ölmüş Düşes Evelyn'in yeri ise net bir şekilde doldurulmuş gibiydi. Aynı nasıl Yvona öldükten sonra ben Penelope yerine geldiysem şimdi de o geçti. Herkes sessiz gibiydi. Evin 2. oğlu Reynold zaten her daim yerinde duran biri değildi. Ben sessizce olanları izlerken babam ve Reynold birbirine girmişti. Bu durumda karışmak bana düşmezdi. Ne de olsa bende Leydi Estelle gibi eve sonradan dahil olan biriydim. Konuşmam tuhaf olurdu.
"Reynold, anlıyorum. Ama sende beni anla!"
"Neyini anlamalıyım?! Her zaman sakince bizim yanımızda dururken aslında gözümüzün önünde BAŞKA BİR KADINI SEVİYORMUŞSUN! Sonra aniden gelip BEN EVLENDİM! diyorsun! Bunun nesi normal?!"
Reynold'a hak veriyordum. Normal oyunda asla böyle bir şey olmadı. Edward Eckart her daim ilk eşi Evelyn'e sadıktı. Ne oldu da bu kadar değişti. Aslında bir bakıma değişim babamda değildi. Bu kadının kocası normal oyunda hayattaydı. Bu benim davranışlarımın sonuçlarının başka olaylara neden olduğunu gösterir. Kendi kendime etimi kesmeye devam ederken kolumda olan hafif bir dürtü hissettim. Kafamı çevirdiğim de ise Derrick'in olduğunu gördüm.
"Ne oldu?"
"Kalkalım."
Onun da dediği gibi beraber kalktık zaten yemek bitmişti. Tek yaptığımız şey burada kalarak bağırış ve birbirlerine olan sözleri dinliyorduk. Yani elde edilen tek şey yoğun bir baş ağrısıydı. Derrick ile yemek odasından çıkıp Reynold, babam ve yeni annemi orada tek başlarına bıraktık. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Bunun nedeni Derrick'in koluna girmiş olmamdı. O beni nereye götürüyorsa oraya gidiyordum.
Aniden hissettiğim soğukluk ile bahçeye çıktığımızı fark ettim. Ay gerçekten de oldukça güzeldi. Derrick kolunu geri çekip kendi üstünde ki ceketi bana vermişti. Hemen ardından ben tekrardan koluna girmiştim. Ve yürümeye devam etmiştik. Ta ki sera bahçesine varana kadar...
Derrick tuhaf bir şekilde durmuştu. Annesi için özel olan bu yerin artık hiç bir anlamı yok. Çünkü babası yeni bir kadınla evlendi. Ama bu genede durumu değiştirmeyecektir. Büyük ihtimalle ben nasıl oraya giremiyorsam Leydi Estelle'de giremeyecektir. Ben kendi kendime düşüncelere dalıp yanda duran zambaklara bakarken Derrick aniden elimi tuttu. Garip bir şekilde ilk defa onun elini ikimizden her hangi birinde eldiven yokken tutuyordum. Ellerinin oldukça soğuk ve kılıç tutmaktan sertleştiğini düşünmüştüm.
Ama kim bu kadar sıcak ve aynı zamanda nazik olacağını bilebilirdi ki? Beraber adım atmaya başlarken saçlarım rüzgardan kaynaklı ceketin altından dışarı çıkmıştı. En sonunda seranın girişinde durunca Derrick benim için asla açılmayan kapıyı açmıştı. Şaşkın gözlerle Derrick'in siyah saçlarına bakarken kafasını bana doğru çevirmişti. Gözleri her zamanki gibi soğuk değildi. Artık o gözler için buz mavisi diyemezdim. Aslında o an anlamıştım. Beni bekleyen şeyin oyunun sonu için büyük bir adım olduğunu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Villains Are Destined To Die
FanficKüçük yaşta çok güçlü bir büyücünün kızı olan Penelope genç yaşta annesi Priscilla'yı kaybetti. 12 yaşına kadar yanlız bir şekilde sokaklarda büyüdü. Bir gün İnka İmparatorluğunun tek Dük ailesinin başı ile karşılaştı. Eckart Ailesinin Dük'ü kendi k...