- 90. BÖLÜM: "Her Son Yeni Bir Başlangıçtır" -

922 74 121
                                    

"NE DEDİNİZ?!?!"

İki kafadar bir araya gelip ilk başta savaş çıkarma fikrini öne sürse de, sonradan daha insancıl bir yöntem ile dava açmaya karar vermiş. Sonrasında da bu dava onaylanarak, 2 gün içinde yargısız davanın sonuçları çıkmıştı.

Sakinleşmeye çalışsa da olmadı. Penelope onlara kızamıyordu. Bunun nedeni böyle bir şeyin çoktan olup bitmiş olmasıydı. "İnka İmparatorluğuna 1 haftalığına gidip geleceğim. Onları son kez görüp sizin adınıza özür dileyeceğim."

İkisi de sessiz bir şekilde süt dökmüş kedi gibiydi. Böylece Penelope nasıl İnka İmparatorluğundan, Arlanta'ya gittiyse aynı yoldan geri gidecekti. Yani en azından planı öyleydi. Abisi gelip ona büyü yolu ile gitmeyi teklif edene kadar...

* * *

Kısa sürede eskiden 'Ev' olarak adlandırdığı yere gelen Penelope derin bir iç çekti. En nihayetinde burada daha fazla kalmak sadece onu mutsuz ederdi.

Penelope'nin Anlatımıyla:

Odam da sessizce yatağıma uzanırken kesin bir şekilde düşünüyorum, dediğim bir konu yoktu. Sadece derin derin nefes almak istiyordum. 

Emily uzaktan bana bakmak ile meşguldü. "Leydim, babanız-"

"Sonra. Benim dinlenmek istediğimi ona ilet."

Sessizce odam da yatıp dinlenmek istiyorum. En azından 1 günlüğüne de olsa bunu yapmam gerek. Yarın uyanıp kahvaltıdan sonra her şeyi halledebilirim. Böylece koca bir günümü Emily ile konuşarak ve kitap okuyarak geçirdim. 

Sabah kalktığım da önümde, burada kalmak için son 5 gün olduğunu hatırlamam ile hızlandım. Babam ve abim ile anlaşmam buydu. Sadece bir hafta, bense ilk günü dinlenerek zaten harcadım. Kahvaltıya inmek için acele ettim.

Her şeyin sonunda hepimiz birbirimize bakıyorduk. "Penelope anlat."

Dük, konuyu açarak başladı. "Benim öz abim ve öz babamlar. Onlar sahte değil. Dahası Arlanta'ya geri döndüğüm de Agriche soyadını alacağım."

"Anlıyorum." Ve sessizlik aynen devam etti.

Yemeğin ardından Dük ve Düşes ile konuşmak adına oturma odalarından birine giderek çay içtik.

"Aileni bulmana çok sevindik!" Düşes elinden geldiğince mutluluğunu belli ediyordu. Ama aynı şeyi manevi babam için söylemek zor. O... Hiç iyi değil. Sanki elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi davranıyor.

"Ben sevindim. Ama gerçekten gitmek zorunda mısın?"

"Onlar benim gerçek ailem." Ayrıca orada mutlu olacağıma eminim.

Sessizliğin ardından durumu toparlamak adına manevi annem konuşmaya başladı. "O zaman senin için yapabileceğimiz tek şey, mutluluğun adına Tanrı'ya dua etmek."

"Teşekkür ederim."

Kısa süreli komik sohbetlerin ardından Reynold'un nişanlanması hakkında tuhaf konular açılmaya başladı. "Peki ya Derrick? O daha büyük değil mi? Önce onun evlenmesi gerekmez mi?"

Açıkçası şaşırdım. "Bizde aynı şeyi düşündük, tatlım. Ama o istemedi."

"Anladım. Peki kimi düşünüyorsunuz?"

İkisinin birbirine olan bakışlarının ardından manevi babam söze girdi. "Aria Roscente."

Sanırım bu, bir şaka. Aralarda olan minik kahkahalarla aniden durdum. "Ciddi misiniz?"

Villains Are Destined To DieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin