- 77. BÖLÜM: "Kendimize Söylememiz Gereken İtiraflar" -

784 86 146
                                    

Odamdan çıkma vaktim geldiğin de elbisemi hafiften kaldırıp kapının açılmasını bekledim. Davetlilerin yarısı gelmişti. İçim içime sığamıyordu. Sanki gerçekten benim için yapılmasını dilemiş gibiydim. Ama bu benim değil Penelope için yapıldı.

Merdivenlerden aşağı inip etrafa bakarken babamı ve annemi gördüm. İkisinin beni görmesi ile yüzü aydınlanmış gibiydi.

"Tatlım 18. yaşın kutlu olsun!"

"Rica ederim anneciğimm."

"Siz ikinizi iyi anlaşırken görmek güzel."

"Baba, Yvona o da katılacak mı?"

"Şşt. Kimse bilmiyor."

Normal modda herkese haber verilmişti.

"En azından senin seremonin bitene kadar bilmeyecek."

"Bu da ne demek?"

Ellerimi tutan Eckart Dük'ü oldukça samimi bir şekilde gülümseyerek benimle konuşmaya başladı.

"Bu günün senin için azda olsa özel olmasını istiyorum."

"Teşekkür ederim. Ama eğer gelmek isterse gelebilir."

Böylece ağama yakalanır. Dük aniden kolumdan tutup bana fısıldadı.

"Biraz konuşmaya ne dersin?"

"Pekala."

* * *

Evde boş olan odalardan birine geçmiş bir şekilde karşılıklı oturmuştuk. Hizmetçilerden biri bize çay doldurdu. O an her ne kadar Dük konuşmakta güçlük çekse de birinin konuşmaya başlaması gerekiyordu.

"Bileziğin oldukça güzel."

"Teşekkür ederim."

"Ama elbisen ile o kadar da güzel durmuyor. Başka bir şey takmak istemez misin?"

Aniden çıkarttığı bir kolye ile durdum. Bu, oldukça güzel benim gözlerim ile bire bir aynı renkte. Üzerimde henüz Arlond'un bana yolladığı kolye vardı. Ama bunu çıkartmaktan hiç çekinmeyeceğim. Sonuçta bu hediye Dük'den gelen bir hediye.

"Bu kolye kime ait biliyor musun Penelope?"

"Hayır baba."

"Eski Düşes'in kolyesi."

Sanırım tam o andı boğazımda bir düğümlenme oldu. Sakın bana onu vereceğini söyleme. Ben bunu hak etmiyorum. Başından beri Penelope'nin vücudun da olan bir ruhtan başka bir şey değilim. Eğer bunu gerçek Penelope'ye verirsen, o kesinlikle daha çok mutlu olurdu.

"Hadi bana boynunu getir tatlım."

Hızlıca ayaklanan Dük benim boynumda ki kolyeyi çıkarıp yerine onu taktı. Ama merak ediyorum. Düşes neden yeşil tonlarını bu kadar çok seviyor? Hmm.

"Üzgünüm."

"Ne için baba?"

Endişelendim. Neden üzgün ki?

"Sana son günlerde düzgün koruma bulamadım."

Ah, yani olay Yvona geri geldiğinden kaynaklı. Eğer onun yanına gidip ona zarar verirsem diye korkuyor. Beni sevdiğinden ya da değer verdiğinden değil.

"Yvona'ya zarar vermemden ya da başka bir şey yapmamdan korkuyorsan endişelenme. Yaş seremonimden sonra size daha da fazla yük olmak istemediğim için Eckart ailesinden ayrılacağım."

"NE?!"

İlk defa gerçek düşüncelerimi bu kadar net bir şekilde dile getirmiş olabilirim. Ama bu oyundan da her şeyden de bıktım. Her hareketimde kibar olmam gerek. Yoksa ilgi düşer. Ya da bir ihtimal Kallisto tarafından öldürülürüm. Bundan bıktım. Artık bir büyücü olduğuma göre ve bu lanet oyun onun rotasının dışına çıktığım da bana görev veremediğine göre buradan gideceğim.

Villains Are Destined To DieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin