LVII

351 26 14
                                        


Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınız. 


 °°°°°

Kendimi bir savaşın ortasında gibi hissediyordum. Yıllardır temeli hazırlanan bir savaş gibiydi bu hissettiğim savaş. Tek sorun bunca zamandır temeli hazırlayan adamın en yakınında ve tam şu anda gözlerinin içine bakıyor olmamdı. 

Sigarasından bir nefes daha aldı. Gözlerini gözlerimden çekmeden, "Git." dedi.

Arkamı dönerek merdivenlere ilerledim. Git demişti ve araba anahtarını vermişti. Bana engel olmamıştı, burada kalmak istemiyorsan git demişti. Bunu sorgulamam gerekiyordu çünkü mantığa uymayan bir hareketti. Merdivenleri çıkarak odaya ilerledim. Yaptığı şey mantığa sığmıyor olabilirdi ama bunu yapmayacağım anlamına gelmiyordu. Gidecektim. Namjoon'un yanına geri dönecektim. Yaptığım hatalar için özür dileyecektim. 

Odaya girdiğimde yatağın yanında duran botlarımı giydim. Resim çantamı ve Namjoon'un sweatshirtünü aldım. Onlar buraya ait değildi. Yatağın üstünde duran kabanımı da alarak odadan çıktım. İçimde her an önüme çıkıp, "Hayır, gitmiyorsun." diyecek gibi korku vardı. Buna müsaade etmeden hızlıca bu evden çıkmalıydım. 

Pantolonumun arka cebinde duran flash belleğin varlığını hissediyordum. O bilgileri aldığımı veya odasına girdiğimi fark ederse olabilecekleri düşünmek bile istemiyordum. Merdivenleri indiğimde kapının önünde durduğunu gördüm. Adımlarım yavaşlamıştı. Bana engel olmazdı, değil mi? Git demişti. Araba anahtarını vermişti.

Önünde durduğu kapıyı geri çekilerek açtı. Omzunu salonun kapısına yaslamış Jay'e baktım. Gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Bakışlarımı ondan çekerek kapıya ilerledim. Kapıdan geçerek dışarı çıktığımda bahçenin bomboş olduğunu gördüm. Hiçbir adamı yoktu. Neydi bu? Beni kandırmaya mı çalışıyordu? Hiçbir şey anlamamıştım. Hareket ediyordum ama her an beni durdurabileceğine karşı temkinli olmaya çalışıyordum.

"Tekrar karşılaşacağız." dediğinde omzumun üstünden ona baktım. "Belki yarın, belki bir hafta, belki de aylar sonra ama tekrar karşılaşacağız." Biliyordum. Bu iş bitene kadar. Hayatımdan tamamen çıkana kadar nerede karşılaşacağımız belirsizdi ama karşılaşacağımız kesindi. 

"Karşımda hiç olmadığı kadar düşman duruyor," dedi. Bunun hakkında üzgün veya endişeli değildi. Tam tersine bundan zevk alıyordu. "Ama bende hiç olmadığım kadar güçlüyüm. Hepsini teker teker indireceğim." Bana doğru bir adım attı. Yerimden kıpırdamadan ona bakmaya devam ettim. "Sen hariç. Seni en sona bırakacağım. Ne zaman karşına çıkacağımı bilmeyeceksin, ne zaman senin için geldiğimi bilmeyeceksin."

Gözlerimin en içine baktım. Bu olmak zorundaydı. Onunla karşı karşıya gelmeliydim. Karşı karşıya gelmeseydim ondan kurtulamazdım. Bunu kabul etmezsem hayatımın sonuna kadar ondan kaçmaya mahkum olurdum. 

Tek kelime etmedim. Ne diyebilirdim ki? Bana insanları ortadan kaldırma planını anlatıyordu. O insanlardan sonrada sıranın bana geleceğini söylüyordu. Onu beklemem gerektiğini söylüyordu. 

"Son bir şey daha." dedi. Buradan gidiyordum. Artık Namjoon'a dönüyordum. "Namjoon'a özellikle onun için geldiğimi söylemeyi unutma. Yaptığı her şeyin hesabını verecek."

Hiçbir şey söylemeden geriye doğru birkaç adım attım. O da eve girdi. Ben arkamı döndüğümde o çoktan evin kapısını kapatmıştı. Tam orta yerinde hissettiğim savaş başlamıştı. Bir kazanan elbet olacak. Savaşlarda elbet bir galip olurdu. Yoksa savaşın sonu geldiği nasıl anlaşılacaktı. Adımlarımı hızlandırarak arabaya ilerledim. Kapıyı açarak bindiğimde elimdeki her şeyi yan koltuğa bıraktım. Gidiyordum. Namjoon'a gidiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

even if i die | namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin