XIX

556 57 43
                                        

Yüzümün belli olmasını engelleyen maskeyi taktıktan sonra aynada kendime baktım. Sadece gözlerim belli oluyordu. Bu da benim istediğim görüntüydü zaten. Masanın üzerinden silahımı ve araba anahtarımı alarak odadan çıktım.

Hızlıca deponun merdivenlerinde aşağı inerek deponun kapısına ulaştım. Dışarı da Sehun, Irene ve Jongin de aynı benim gibi yüzlerini maskelerle kapatmış, kamyonların önünde beni bekliyorlardı. "Hazır mısınız?"

"Hazırız, eksik bir şey de yok." Irene'nın cevabına kafamı sallarken kamyonların arkasında ki arabama yöneldim.

Irene de arkamdan gelerek arabaya bindi. Irene benimle, Jongin ile Sehun arkamızdan bizi takip edeceklerdi. Boş kamyonları ise Junmyeon ve Minseok kullanacaktı.

Plan basitti. Boş kamyonlar ile silah dolu olan kamyonları değiştirecektik. Planın taklaya gelecek durumu yoktu. Yola çıktığımızda hava almak için kendi tarafımda ki camı açtım. "Ya yakalanırsak?"

Irene'nin sorusunu duyduğumda bir süre cevap vermedim. Bunu bende düşünmüştüm ve bunun için bir planım yoktu. Zamanımız zaten oldukça kısıtlıydı. Güneş batmadan önce bu işi halletmeliydik.

"Eğer yakalanırsak ne yapacağımızı bende bilmiyorum." Irene'nin iç çekmesi ile göz ucuyla ona baktım. "Ne oldu?"

O da kendi tarafında ki camı açtı. "Korkuyorum Jen. Başına bir şey gelecek diye çok korkuyorum." Sesinin titremesi ile ani fren yaparak boş yolda durdum.

Arkamdan gelen Jongin ve kamyonlarında benimle beraber durduğunu görünce telefonumu çıkartarak ilerlemelerini ve bizim onlara yetişeceğimizi söyleyen bir mesaj attım.

Yüzümdeki maskeyi indirerek Irene'e döndüm. "Sorun ne?"

"Bu yaşananlar çok fazla." Gözlerinde ki yaşları silerek o da bana baktı. "Jiyong bu yaptığını öğrenirse seni yaşatmaz Jennie. Ya bölge lideri? O adam hafife alınacak bir adam değil. Sana zarar verebilir."

Cevap vermek için acele etmedim. Bir süre dışarıyı izledim. "Korkacak bir şey yok dersem yalan söylemiş olurum ama adamın o yaptıklarına göz yumamam."

"Biliyorum. Bu yaptıklarını yanlış demiyoruma ama sadece endişeliyim." Sessizce oturduğum yerden ona baktım. Endişesini görebiliyordum. Derin nefes alarak sakinleştiğinde arabayı çalıştırdım. "Daha iyi misin?"

"İyiyim, devam edelim." Yola tekrar devam ederken bizimkilere yetişmek için hızı biraz arttırdım. Sonunda onlara ulaştığımızda Jongin önüne geçmem için kenara çekildi.

Güneşin batmasına az bir zaman kalmıştı bu da demek oluyordu ki bizim de zamanımız azalıyordu. Kamyonları tuttukları yere ulaştığımızda arabaları park ederek hepimiz indik.

Ben Sehun ile devam edecekken Irene Jongin'in yanına gitti. Junmyeon ve Minseok ise kamyonları değiştireceğimiz kamyonların yanına sürmek için bizden işaret bekliyordu.

Kamyonlar teslimatın yapılacağı yere yakındı. Etrafı kontrol etmek amacı için yavaş adımlarla ilerliyorduk. Buraya kadar her şey iyiydi. Planın zor olan kısmına yavaş yavaş yaklaşıyorduk.

Namjoon tabiki de kamyonları başı boş bir şekilde bırakmamıştı. Onları koruyan adamlar bırakmıştı ama bilmediği bir şey vardı. Kamyonları koruyan adamlar kendi adamları değildi.

Kamyonlara yaklaştığımızda kendi adamlarımı görmem ile rahat bir nefes verdim. Onlara yaklaşırken bizi görmeleri ile oturdukları yerden ayağa kalktılar. "Bizi beklerken herhangi sorun oldu mu?"

even if i die | namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin