VIII

560 61 13
                                        

Yarışa katılacak bütün liderler arabalarının yanında duruyordu. Jiyong ise arabaların önünde durmuş bize bakıyordu. Durumdan gayet memnun gözüküyordu.

Derin nefes alarak liderlere baktım. Hepsi hırsla birbirlerine bakıyordu. Daha demin Jiyong'un yaralanma ile ilgili söylediği şey yalan olacaktı sanırım. Şu an Kyungsoo'nun yarışa katılmamam ile ilgili söylediği mantıklı gelmeye başlıyordu. Yarıştan kaçacak değildim ama yarışta da kaza yaparak ölmek istemiyordum. Böylece bu akşam ki kalabalığın sebebi de açığa kavuşmuştu.

Jiyong başı ile komut verdiğinde arabalarımızın kapısını açtık. Bir ayağımı binmek için arabanın içine attığımda duyduğum güçlü motor sesi ile durdum.

Kafamı kaldırıp sesin geldiği yere baktığımda dört tane son model yarış arabasının, yarış çizgisinin öbür tarafında Jiyong'un arkasında durduğunu gördüm. Arabaların plaka kısmına baktığımda güney yakasından geldiklerini anlamıştım. Jiyong'un omzunun üstünden onlara baktığını gördüm. Arabaya binmeyerek kapıyı geri kapattım.

"Siktir." Duyduğum küfür ile kafamı yanıma çevirdim.

Bölge lideri kaşlarını çatmış bir şekilde ileriye bakıyordu. Kafamı çevirerek diğer liderlere baktım. Hepsinin aynı şekilde baktığını gördüm. Benim bildiğim bir olay olduğunu anladım. Benimde mi gerilmem gerekiyordu?

Güney yakasındakilerin toplantı hariç buraya geçmelerinin yasak olduğunu biliyordum. En azından Jiyong izin vermediği sürece geçemezlerdi. Jiyong'un duruşuna göre de izni olmadığı belliydi. Karşımdaki dört arabanın kapısı açıldığında inenlerin güney liderleri olduğunu gördüm. Güneyi temsil eden Minho yavaş adımlarla Jiyong'un önüne gelerek elini uzattı. Bir şeyler konuşmaya başladılar ama duyulmayacak kadar uzakta kalıyordu.

Kuzey ve güney yakasının iyi anlaştığı söylenemezdi. O taraf ile tek bağımız toplantılardı. Toplantı dışında ne onlar bizimle muhattaptı ne de biz onlarla. Onların buraya gelmesinin yasak olduğu gibi bizimde onların bölgesine gitmemiz yasaktı. Güneyliler pek sıcak kanlı değillerdi. Kuzey kısmından her hangi bir insanı da hoş karşılamazlardı. Bizden daha kötü işlerle uğraşırlardı bu da onları daha tehlikeli yapıyordu.

Hiç kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes pür dikkat onlara bakıyordu. Konuşmaya devam ederlerken Jiyong hafifçe arkasını dönerek bana baktı. Jiyong'un dönmesi ile Minho'nun yüzünü daha net görebiliyordum. Yüzündeki hoş olmayan sırıtma ile direk olarak gözlerimin içine baktı. Jiyong kafasını bende çevirip ona dönerek göz temasımızı kesti.

Neler olduğunu anlamamış bir şekilde onlara bakarken bir kaç adım öne geldim."Yerinde kal."

Duyduğum ses ile arkama döndüm. Bölge lideri bana bakmadan konuşurken gözleri onların üstündeydi. Hiçbir şey demeden önüme döndüm. Minho'nun arkasında duran liderle baktığımda bizim olduğumuz tarafa pek hoş olmayan bakışlar attıklarını fark ettim.

En sonunda Jiyong bize döndü. "Bütün liderler arabalarınıza binin."

Bölge lideri son bir kez kafasını çevirip bana baktı. Jiyong'un dediğini yaparak arabasına bindi. Kafamı kaldırıp Minho'ya baktım. Göz göze geldiğimizde kaşlarımı çatarak ona bakmaya devam ettim. Neden o şekilde baktığı hakkında hiçbir fikrim yoktu ama bu bakışından rahatsız olmuştum.

Jiyong elindeki mikrofonu ağzına yaklaştırdı. "Jennie arabana bin."

Ona son kez bakıp dediğini yaparak arabanın kapısını açtım. Binerek kapıyı kapattım. Jiyong'un konuşmasını daha iyi duymak için yanımdaki camı açtım. "Bugün bir değişiklik olarak güneyliler ile birlikte yarışacaksınız."

even if i die | namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin