XXXIX

403 45 6
                                        

Bazen çok iyi tanıdığınızı düşündüğünüz bir insanın hiç beklemediğimiz bir yanıyla karşılaşırsınız. Ne yapacağınızı bilemezsiniz. Nasıl davranacağınızı, ne söyleyeceğinizi bilemezsiniz. Tıpkı tanımadığınız bir insan ile nasıl konuşulacağını bilememek gibi olur.

Şuan Namjoon'a aynı o şekilde bakıyordum. Onu tanımıyor gibiydim. Bana hiçbir zaman göstermediği bir yanı karşıma çıkmıştı. Ne kadar zamandır Jay'i dövdüğünü bilmiyordum. Yaptığım tek şey olduğum yerde durup ona bakmaktı.

Yavaşça yutkundum. Onu engellemem gerekiyordu, bir şey yapmam gerekiyordu ama şaşkınlığım bunu engelliyordu. Ne ayaklarımın ne de ellerim hareket ediyordu. Beynim hareket etmemi onu engellemi söylesede bütün vücudum inatla buna karşı çıkıyordu.

Jay karşılık vermeyi bırakalı çok oluyordu ama Namjoon bunu farkında değil gibiydi. Jay'in vücuduna değen her yumruğunda veya tekmesinde bir şeyler söylüyordu ama ne dediğini anlayamıyordum. Sadece ağzı oynuyordu sanki.

Kendimi toparlamaya çalıştım. Ayağa kalkmalıydım. Kendime gelmeliydim. Onu durdurmalıydım.

"Namjoon."

Ona seslendim ama beni duymadı. O kadar sessiz söylemiştim ki ben bile kendimi duyamakta zorlanmıştım. Ellerimi yere koyarak yerden destek aldım. "Namjoon."

Adını bir kez daha söyledim. Beni bu sefer duymuştu. Bunu bir anlık duraksamasından anlamıştım ama beni umursamadı. Kaldığı yerden devam etti. Dik bir şekilde ayağa kalktım.

Yavaşça ona yaklaştım. Gözü dönmüş bir şekilde hâlâ Jay'e vurmaya devam ediyordu. Yumruk atmak için elini kaldırdığı sırada kana bulanmış elini tuttum. Jay'in yüzü ile birlikte onun eli de çok kötü hale gelmişti.

Diger elimi de göğsüne koyarak onu Jay'den uzaklaştırmaya çalıştım. Geri çekildiğinde yüzüme bakmadan elini avcumun içinden çekti. Ayağa kalkarak birkaç adım geri gitti. Hareketi yüzünden ona şaşkın bir ifade ile bakakaldım. Engellediğim için kızmış mıydı?

Arkasından yaklaştım. Elimi yavaşça omzuna koydum ama hiçbir tepki vermeden önüne bakmaya devam etti. "Namjoon."

Cebinden telefonunu çıkartarak benden uzaklaştı. Havada kalan elimi ile bir an olduğum yerde kaldım ama birkaç saniye sonra elimi indirdim. Zorlamayacaktım. Şu an kızgındı ve sinirini hâlâ Jay'den çıkartamamıştı. Üstüne gitmeyecektim.

Camın yanına gittim. İçerisi hâlâ karanlıktı ve elektrikler kesikti. Namjoon burada olduğu için rahat hissediyordum ama aydınlık bir yere ihtiyacım vardı.

Yere kadar olan camın kenarına oturdum. Dolunay vardı. Hava bulutlu değildi bu yüzden dolunayı çok net bir şekilde görebiliyordum. Jay eve girmiş ben uyurken yattığım yere kadar gelmişti. Bana bir şey yapabilirdi. İstese beni orada tek bir hareket ile öldürebilirdi ama yapmadı.

Bunu o söylediği şeylere bağlamayacaktım. O söylediği şeyler saçmalıktı. Büyük ihtimalle beni duraksatmak için yapmıştı ki işe yaramıştı.

Buna kandığıma inanamıyordum. Jay, Jiyong gibiler aşk, sevgi nedir bilmezlerdi. Onların tek bildiği şey güce sahip olmaktır. Güce sahip değillerse hiçbir şeydirler. Kendilerini öyle görürler ve güce sahip olmak için her şeyi yaparlar.

Çünkü Jiyong'un yaptığı şey buydu. Yıllardır da bunu yapıyordu. Güce sahip olmaya çalışıyordu. Elinin altında yüzlerce adam vardı. Kimse onun sözünün dışına çıkmayı aklının ucundan bile geçiremezdi. Yani en azından öyleydi. Şimdi çoğu şey gibi bu da yavaşça değişiyordu. Bu çoğu şeyin içinde ben de vardım.

even if i die | namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin