XXXV

537 61 25
                                        

Başımdan aşağı dökülen su ile hızla gözlerimi açtım. Gözlerimi açmış olsam bile hiçbir şey göremiyordum. Gözlerim bir şey ile bağlı olduğunu fark ettim. Tek bağlı olan şey gözlerim değildi. Ayak ve kol bileklerimde de sıkıca bağlanmış ipi hissediyordum.

Baştan aşağı ıslanmıştım ama şu an takılmam gereken nokta bu değildi. Etrafı göremiyordum. Nerede olduğum veya kimin beni kaçırdığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Nefes alışverişlerimi yavaşlatarak bir şey duyabilecek miyim diye dinledim. Yanımda olan kimse nefesini tutmuş falan olmalıydı çünkü bu sessizlikte yere iğne atsan duyulurdu.

Kafamı bir sağa sola çevirip bir şey duymayı bekledim. En sonunda adım sesi geldiğinde o tarafa döndüm. Ne çok uzak ne çok yakındı.

Yere bırakılan kovanın sesini duydum. En azından kova veya ona benzer bir şey olduğunu düşünüyordum. Bir süre daha başka bir ses gelmedi.

"Sana nasıl hitap etmeliyim?" Bir erkek sesi duyduğumda sese odaklandım. Tanıdık gibi geliyordu ama emin olamamıştım. "Jiyong'un hazinesi mi yoksa Namjoon'un küçüğü mü?"

Bu sesi daha önceden duymuş gibiydim. Konuştuğu tarafa doğru baktım. Başka bir şeyler daha söylemesini bekledim ama o sessiz kalmayı tercih etti.

Kapı açılma sesi duydum. Ardından da topuklu ayakkabı sesi. Aklıma anında Chaerin geldiğinde sese daha çok odaklandım. "Onun bir adı var Jay."

Benimle konuşan kişinin adını duyunca sonunda kim olduğunu hatırlamıştım. Jay Park, Jiyong'un yerinin yani şu an da benim yerimin önceki sahibiydi. Jiyong ve aralarında uzun yıllardır süren bir düşmanlık vardı. Bu düşmanlığa sebep olan şey ise Jiyong liderlik koltuğunu Jay'in elinden zorla almıştı.

O zamandan beri Jiyong ve Jay birbirlerinin baş düşmanıydı. Jay'i daha önce birkaç kere görmüştüm ama hiç konuşmamıştım. Jiyong her zaman onun olduğun yerlerden beni uzaklaştırırdı ki bunun için geçerli sebebi vardı. Jay'in koltuğunu kaybetmesinde biraz benim de katkım olmuş olabilirdi ama söylenen şeylere ve gördüklerime göre de Jay pek iyi bir lider değildi ve ben o zamanlar Jiyong'un söylediklerini harfiyen yerine getiren bir çocuktum.

Jay kuzey ve güney diye bir ayrım yapmamıştı. O liderken her yer güney tarafı gibiydi. Herkesin birbirine silah çektiği, her gün birilerinin öldüğü, kadınların pazarlandığı, uyuşturucu satıcılarının çok rahatça dolaştığı bir yerdi. Charin gibi. Bu yüzden Jay ve Chaerin iyi anlaşırdı.

Artık böyle şeyler yaşanmıyordu. En azında kuzey tarafında yaşanmıyordu. Jiyong başa geçtiğinde ilk yaptığı şey kuzey ve güney ayrımını yapmak olmuştu.

Tekrardan başımdan aşağı dökülen soğuk su ile küfür etmeme engel olamadım. "Böyle şeyler ağzına hiç yakışmıyor Jennie."

Gözlerim hâlâ bağlıydı. Saçlarımdan üstüme kadar da her yerim ıslaktı. Sanki bir kere ıslatması yetmiyormuş gibi bir kere daha bir kova su yemiştim.

Adım seslerinin bana doğru yaklaştığını duyduğumda kulak kesildim. Nereden ses gelse kafam oraya dönüyordu. Sesler tam olarak dibimde kesildiğinde nefesimi tuttum. Hiçbir şey olmaz diyerek kendimi kandırmak istmiyordum. Chaerin büyük ihtimalle beni ortadan kaldırmak, Jay ise benden intikam almak istiyordu. Bana en çok zarar verecek kişilerin yanında, nerede olduğumu bilmeden gözlerim ve ellerim bağlı bir şekildeydim. Buradan kurtulabilmem kesinlikle bir mucize olurdu.

Elini saçımda hissettiğimde kafamı geriye çekmeye çalıştım ama saçımı kavrayarak çekmesi buna engel oldu. ÇığIık atmamak için dişlerimi dudaklarıma geçirerek engellemeye çalışıyordum ama ben çığlığımı engellemeye çalıştıkça o daha çok kuvvet uygulayarak çekiyordu.

even if i die | namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin