L

331 39 36
                                        

Elimi Namjoon'un hırkasının cebine sokarak evin anahtarını almak için aradım ama elime sadece gözyaşlarımı sildiğim ıslanmış mendil geldi. Anahtarı yanıma almadığımı fark ettiğimde zile bastım. Evin önünde duran arabalara baktığımda herkesin burada olduğunu anlayabiliyordum. Evin içinden gelen ayak seslerini duydum. Birkaç saniye sonra kapı açıldığında Joy'un çatık kaşlı yüzü ile karşılaştım.

"Anahtarını neden yanına almıyorsun?"

"Unutmuşum."

Bir şey söylemeden arkasını dönerek diğerlerinin yanına ilerlediğinde ben de içeri girerek kapıyı arkamdan kapattım. Salona doğru baktığımda herkes bir yerlere dağılmış sessizce oturuyordu. Joy önden giderek Junmyeon'un yanına oturduğunda ben de salona doğru adımladım.
Cebimden telefonumu ve araba anahtarımıçıkartarak masaya bıraktım. Kimsenin ağzından tek kelime çıkmadan öylece oturuyorlardı. Karşı koltuktan kalkan Namjoon'a baktım. Bana doğru gelerek Namjoon elini uzattığında vakit kaybetmeden elini tuttum. Beni kendine çekerek sarıldığında çok daha iyi hissediyordum. Yol boyunca hissettim bütün o olumsuz duygular kaybolmuştu.

Onunla konuşmak istiyordum. Onunla konuşmak Jiyong'un dediği her şeyi anlatmak istiyordum. Abim olan Jay'in nasıl bir akıl hastası olduğunu anlatmak istiyordum.

İmâlı öksürük sesiyle Namjoon'dan ayrıldığımda bize bakan Yoongi'ye döndüm. "Buna bir göz atsan iyi olur."

Bana doğru çevirdiği bilgisayara baktım. Namjoon'u görünce her şey aklımdan uçup gidiyordu. Sadece yirmi dakika önce flash belleği bulduklarını söylemişti ama onu görünce aklımdan çıkmıştı. Onu görünce bu oluyordu. Her şey aklımdan çıkıyordu. Sadece o kalıyordu.

Namjoon elini belimden yavaşça çektiğinde koltukların ortasında duran masaya yaklaştım. Dizlerimin üzerinde eğilerek yere oturdum. Bilgisayarı daha net görmek amacıyla yaklaştırdım. Ekranda gördüğüm birden fazla belge dosyasına baktım.

"Bunlar ne?"

"Yakından bak."

Yoongi'nin dediği gibi biraz daha yaklaştığımda belgelerin altında yazan isimleri gördüm. Bunlar grup liderlerinin isimleriydi. Namjoon'un ismini gördüm. Birkaç belge yanında kendi ismimi gördüm. Diğer belgelere de baktığımda hepsinin bir ortak yanı olduğunu fark ettim. Güney ve kuzey olmak üzere bütün grupların liderlerinin isimleri yazılıydı.

Bakışlarımı bilgisayarın ekranından çektim. Ne olduklarını anlamamıştım. Yanı başımda duran Yoongi'ye baktım. "Seni dinliyorum."

Yoongi birkaç saniyeliğine Namjoon'a baktı. Daha sonra koltuğa yavaşça oturdu. Sinirli mi yoksa endişeli miydi olduğunu anlamayamamıştı. Gözlerinde birden fazla duyguyu görebiliyordum.

"Bunlar," Eliyle bilgisayarı gösterdi. "Sizin her şeyiniz ve sizin gruplarınızda bulunan bizlerin her şeyi."

Oturduğum yerden kalktım. "Anladığımı sanmıyorum."

Yoongi bilgisayara yaklaşarak belgelerden birini açtı. Benim görebileceğim şekilde bilgisayarı bana döndürdüğünde hafifçe eğildim. Bu bir videoydu. Görüntü boş bir depo gibi yerdi. Gece çekilmişti ve kameranın olduğu konum deponun sadece bir kısmını gösteriyordu. Birkaç saniye sonra bir adam koşarak görüntü açışına girdi ama adamın çok ilerleyemeden yere düştü. İlk önce ayağının bir şeye takıldığını sandım. Çok geçmeden biri geldi. Yüzünde maske olduğunda kim olduğunu anlayamamıştım. Elindeki tuttuğu silahı yerde ayağa kalkmaya çalışan adamın kafasına doğrultarak birkaç el ateşledi.

even if i die | namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin