Dudağımın kenarında ufak bir buse hissettim. Gözlerimi açmak istemiyordum. Kollarımın arasında duran Namjoon'un yastığına biraz daha sıkı sarıldım.
Bu sefer dudağımda hissettiğim buse ile gözlerimi araladım. Namjoon tek kolunun üstüne yatmış bana bakıyordu. "Günaydın."
Gerinerek ona baktım. "Günaydın."
"İyi uyudun mu?"
Kafamı salladım. Gece yanımda olsaydı daha iyi uyuyor olacaktım ama gece uyandığımda onu görememiştim. "Gece neredeydin?"
Önüme düşen saçımı geriye attı. "Gitmem gereken birkaç yer vardı."
Chaerin'in yanı gibi mi? Bu düşünce ne yaparsam yapayım bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Gerçeği ona sorarak öğrenmek istiyordum ama nasıl soracağımı bilmiyordum. "Nerelere gitmen gerekiyordu?"
"Jay'in gidebileceği yerler. Hazırlıklı olmalıyız." Elini yanağıma koydu. "Seni tekrardan kaybedemem."
Chaerin düşüncesini kafamdan uzaklaştırmaya çalıştım. Ona güveniyordum. Eğer öyle bir şey olduysa bana söyleceğini biliyordum. En azından buna inanmak istiyordum.
"Seni nereye götürdü küçük? Seul'de aklına gelebilecek her yere baktık."
Yattığım yerde yavaşça doğruldum. "Seul'de değildik çünkü. Busan'da ormanın içinde bir depodaydık."
Doğrulmam ile o da dikleşti. "Ondan nasıl kaçtın?"
Aklıma bileğini ısırdığımda etini neredeyse koparacağım geldi. Dudaklarımı yaladım. "Biraz birbirimize fiziksel şiddet uygulamış olabiliriz."
Cevap vermeden bana baktı. Sessizliği karşısında bir şey demedim. Kafamı eğerek bileğimdeki bandajlara baktım. Eğer o ipleri çözmemiş olmasaydı hâlâ onun yanında olacaktım. Şu an Namjoon yerine karşımda Jay de olabilirdi. Bu düşünce ile tüylerim ürperdi.
Namjoon çenemden tutarak kafamı kaldırdı. "Onu düşünme. O adamın senin yanına bir daha yaklaşmasına izin vermeyeceğim küçük."
Gözlerimi kapattım. Güvende olmak hele ki onun yanında olmak çok güzel bir histi. "Kalkabilecek misin? Bu konuyu diğer liderlerle konuşmamız gerekiyor."
Kendimi iyi hissediyorum. Yeterince dinlenmiştim ve Seokjin'in verdiği ağrı kesiciler düşündüğümden daha güçlüydü. Namjoon ayağa kalkarak yatağın yanındaki çantayı aldı. "Kızlar kıyafet gönderdiler."
"Toplantı yerine mi gitmemiz gerek?" İyi hissediyor olabilirdim ama oraya kadar gitmek istediğimi sanmıyordum.
Namjoon kafasını iki yana salladı. "Bölge liderleri buraya gelecek. Oraya gitmemize gerek yok."
Pikeyi üstümden ittim. Yataktan destek alarak kalkmaya çalışırken Namjoon yanıma gelip bana destek oldu. Ayağa kalktığımda derin bir nefes aldım. Namjoon'un ağzından duyduğum hafif gülme sesi ile kafamı kaldırdım. "Ne?"
"Topuklu giymediğinde yanımda çok küçük kalıyorsun. Aslında topuklu giysen de bir şey değişmiyor. Hâlâ küçüksün."
Kolumu ondan çekerek uzaklaşacağım sırada belimi tutması ile kaçamadım. Ellerimi göğsümde birleştirdim. "Git daha uzun birini bul o zaman."
Eğilerek boynumu öptüğünde karşısında hemen çözülsem de belli etmemeye çalıştım. "Daha uzun birini istemiyorum."
Ellerim hâlâ göğsümde bağlı bir şekilde duvara bakıyordum. Boynumu tekrar öptü. Böyle yaptığı için yalandan bile trip atamıyordum. "Ben seni istiyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
even if i die | namjen
Fiksi Penggemar"Bugün yaptığın şey savaş sebebi biliyorsun değil mi?" Cevap vermeden öylece durdum. Söyleyeceklerinin devamını bekledim. "Ve sen bu savaşı çoktan başlattın, küçük." Elini belimden çekerek son kez bile bakmadan benden uzaklaştığında bir an boşlukta...