-16-

16.3K 892 263
                                    


Bora ifadesini toparlamaya çalıştı ilk önce. Dudaklarını birbirine kenetleyip şaşkın bir gülüş yerleşti yüzüne. Kaşları havaya kalkmıştı. Söylediğim şeyi sindirmeye çalışıyor gibiydi.

Bir şey demesini beklerken tedirgindim. Avuç içlerim terlemeye başlamıştı.

"Tamam, oldu bil," deyip sırtını sandalyeye yasladı.

Şaşırma sırası bendeydi. Bu kadar çabuk kabullenmesini beklemiyordum. En azından sorgular diye düşünmüştüm.

"Tamam mı?" dedim hayretle. Yakın arkadaşına verdiği değer bu olmamalıydı.

Tostunu yemeye koyuldu. Sorumu duymazdan geldi. Ders zili çaldığında hala karşısında oturuyordum.

"Arkadaşına bunu yapacak mısın, üstelik sevgilisi varken?" dedim böyle bir şeyi isteyen ben değilmişim gibi.

Küçük bir kahkaha koptu göğsünden. Gülme sesine acıyla karışık inlemesi karışıyordu.

Bir anda ifadesini değiştirdi. "İsteyen sensin." dedi tüm ciddiyetiyle. Sonra ayağa kalktı. Merdivenlere doğru ilerlediği esnada olduğum yerden fırladım.

"Bana 'Kerim mi?' demen, karşı çıkman gerekirdi?"

Yüzüme bakmadan "Çıkmayacağım," dedi.

Durup "Ama neden?" diye bağırdım. Etrafımızda bulunan pek çok kişinin dikkatini çekmiştik. Bora gözlerini devirip yanıma yaklaştı. Gözlerini gözlerime dikti. "İstiyor musun, istemiyor musun Asu?" dedi asabiyetle.

Bakışlarımı ayaklarıma indirdim. "İstiyorum." dedim utançla.

"Ağlamayı kes o zaman." deyip gitti.

Sınıfa girdiğim esnada hem rahat hem de tedirgin hissediyordum. Aynı anda iki tezatlığı nasıl barındırdığımı anlayamasam da omuz silktim. Olan olmuştu. Bundan sonra ya Bora'ya güvenecektim ya da başka bir okula nakil isteyecektim.

Öğle arasında Bora'nın yanıma gelmesini belki biraz darlamasını beklemiştim. Ancak gelmemişti. Okuldan çıkarken acele etmemiştim. Hatta çıkışta adımlarımı biraz yavaşlatmış belki karşılaşırız ve tepkilerini ölçebilirim diye ummuştum. Ne yazık ki sınıflarının olduğu koridorda görememiştim. Bahçede kalan son birkaç kişiden biriydim. Bahçenin sonunda yani çıkış kapısında Selin, Bora ve Yavuz'un yavaş adımlarla onlara ilerleyen Kerim'i beklediklerini görmüştüm.

Olduğum yerden kımıldamadan bir süre onlara baktım. Kerim'in orada olması, Bora'nın Kerim'e olan duygularımı bilmesi beni ekstra heyecanlandırıyordu. Kerim'i alıp gitmelerini bekledim. Görünmemek en iyisiydi.

Onlara bakmaktan ayağımın takıldığı kaldırımı görmemiş ve diz kapağım başta olmak üzere yere düşmüştüm. Elimde olmadan attığım çığlık etrafımda kalan birkaç kişinin dikkatini çekmiş ve yanıma gelmelerine neden olmuştu. Bunlardan biri de Melike Hoca'ydı.

"Asuman iyi misin?" diyordu içten bir merakla. Dizimin sızısı ve derimin soyulmasından kaynaklı bir yanma hissetmeme rağmen "İyiyim hocam, teşekkür ederim." diyebildim ağlamaklı bir sesle. Doğrulduğum esnada sırtımda hissettiğim el, ürpermeme neden olmuştu. Başımı kaldırdığımda Bora önce Melike Hoca'yı süzmüş sonra endişeyle bana bakmıştı.

"İyi misin?" Sesinin nasıl çıktığını anlayamamıştım. Tonunda hem endişe hem heyecan vardı. Melike Hoca onu gerçekten heyecanlandırıyor olmalıydı. Bora'nın aşık olmadığına inanan yanıma ciddi bir kanıt olmuştu afallamış hali.

MANOLYA - Bizden OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin