Bora ile okul çıkışı ders çalışıp küçük çaplı kavgamızın ardından Kerim'le buluşmamızın ardından üç gün geçmişti. Başka bir deyişle Kerim'in beni öptüğü gecenin ardından üç gün geçmişti.
İnanabiliyor musunuz? Kerim beni öpmüştü. Yumuşacık dudaklarını dudaklarıma bastırmış ve bunu ilk defa deneyimlememi sağlamıştı. Hafife alabileceğim bir şey değildi. İlk aşkıyla öpüşmek kaç kişiye kısmet olur ki?
Bana olmuştu işte. Bunu kutlamam gerekirdi. Kerim'in ardında bıraktığı şarabı içmeye devam etmem, utançla bile olsa o anı gözümde defalarca canlandırmam hatta bunu Canan'a anlatmam gerekirdi.
Hiçbirini yapmadım. Onun ardından salona döndüğümde bardakları alıp mutfağa götürmüş bol deterjanla yıkamıştım. Şarabı bir yere saklamam gerektiğini biliyordum ama bunu daha sonra yapacağımı düşünüp mutfağa bırakmıştım. Ayna karşısına geçip nasıl göründüğüme bakıp defalarca Kerim'in gözünden kendimi hayal etmiştim.
Pijamalarımı üzerime geçirdiğimde biraz önce oturduğumuz yere oturdum. Sanki hala oturduğu yerdeymiş gibi bakışlarımı boş koltuğa dikmiştim. Üzerimdeki heyecan gitmiyordu ama bunu dışavurmamak için direniyordum. Kendimi kaybederdim çünkü. Şarabın mı yoksa Kerim'in tatlı öpüşlerinin mi etkisiydi bilemiyorum ama vücudum tepki veremiyordu. Beynim inanılmaz çalışıyor kalbim küt küt atıyordu ama dışarıdan biri beni görse sersem deyip geçerdi. Kabul sersemlemiştim.
O anı düşününce gözümden akan yaş geldi. Muhtemelen Kerim, acıdan aktığını düşündüğü o yaş için pişman olmuştur. Olmuştur değil mi?
Ancak öyle değil. Bunca zaman ektiğim acıların ve dönen oyunların ardından her şeye değdiğini görmemin mutluluğuydu o yaş. Dudaklarımızı ıslatan bir damla gözyaşı belki de öpüşmemizi mühürlemiştir, bilemeyiz. Ah, ne saçmalıyorum!
Her neyse.
Dediğim gibi üç gün geçti. Bu üç günde okula gidip geldim elbette. Kerim'i görmedim ki o görünmek istemezse hiçbir zaman görünmez, bunu biliyorum. İlginç olan şuydu: Bora'yı da görmedim.
Evet, ders çalıştıktan sonra Kerim'in yanına gideceğimi biliyordu ve buna bozulmuş da olabilirdi. Buraya kadar her şey normal fakat benim tanıdığım Bora meraktan çatlayıp soluğu yanımda olur, neler olduğunu sorar, beni zorla bir yere çağırırdı. Sevgili okur, bunca bölüm yanımızdaydın, yapardı bunu değil mi?
Yapmadı. Bora yanıma gelmedi. Ben de gidemedim. Nasıl gidebilirdim ki? Düşünsenize: Sevdiğiniz çocuk için bir oyun oynuyor ve en yakın arkadaşıyla sözde sevgili oluyorsunuz. Sonucunda sevdiğiniz çocukla yakınlaşıp öpüşüyorsunuz. buraya kadar her şey olması gerektiği gibi fakat... Sevdiğiniz çocuk sizi öptükten sonra en yakın arkadaşına ihanet ettiğini düşünüyordur değil mi? Böyle demedi ama Kerim karakterli biridir. Eminim ki böyle düşünüyordur.
İşte Bora ve Kerim'in mutlak farkı... Bora arkadaşına rağmen kasıtlı olarak sevmediği birini öperken, Kerim beni öptüğü için vicdan azabı çekiyordur. Yani, bence.
Ben de gidemedim yanına. Gidemem, nasıl gideyim? Ne diyeceğim?
Kerim'in en yakın arkadaşına ihaneti bir yana beni öpmesinin nedenini merak ediyordum. Kabul, yakındık. Son günlerde fazlasıyla yakındık ama... beni sevdiğini söylememişti ki. Bana bir vaatte bulunmamıştı ki.
Yanına gidip desem seni seviyorum, pişman değilim. Peki ya sen? Alacağım cevaptan ölesiye korkuyordum ve gidemiyordum.
Onu sevdiğim gibi o da beni seviyor muydu? Benden hoşlanmış mıydı? O bakışları sahici miydi mesela? Yoksa tüm bunlar ilgi boşluğunu dolduran bir kıza duyduğu gecici bir heves miydi? Beni öpme nedeni ortamın getirdiği bir şey miydi? Anlık bir dürtü müydü? Yoksa hissederek mi öpmüştü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...