-26-

14.3K 745 283
                                    


Eve girdiğimde annem yoktu. Üzerimi çıkarıp rahat bir şeyler giydim hemen. Mutfağa geçip sıcak su koydum ketıla. Önceden depoladığımız abur cuburlardan en sevdiklerimi çıkarıp koca bir tabağı doldurdum. Ketıldaki su kaynayınca da içerisine yerleştirdiğim yeşil çayın demlenmesini bekledim. Salona geçip izleyecek bir şeyler bulmak için televizyonu açtım.

Kısa sürede battaniyenin altında bir şeyler izlerken atıştırmalıklarımı yiyordum. İzlediğim şeyden bir şey anladığım söylenemezdi ama bakışlarım televizyondaydı. Zihnimdeyse bir sürü şey vardı.

Bora benim sınırlarımı aşacak derecede cüretkardı, pişkindi, saygısızdı. Beni bu oyunun içine çekmişti. Şimdiyse oyundan diskalifiye etmek istiyordu. Kerim'e bu kadar yaklaşmışken buna izin vermeyecektim.

Akşam annemle yemek yedikten sonra odama geçtim. Ütülemem gereken birkaç kıyafetimi ütülemeye başladım. O sırada telefonumdan gelen bildirimi açmak için telefonuma uzandım. Kerim'in kullanıcı adını görmüş olmak şaşırtmıştı. Sosyal medyanın popüler uygulamalarından birinden takip isteği göndermişti. Bunun için geç kalmıştık ama Kerim ile arkadaş olduğum sürece bunu çok önemsememiştim. Kabul edip hemen geri takip yapmıştım.

Ütüye kaldığım yerden devam ederken bir yandan kabul edilen isteğimin ardından paylaştığı fotoğraflarını inceliyordum.

İlk paylaştığı gönderide Bora, Selin Yavuz ve kendisi vardı. Altında "Four" yazıyordu. Aynı fotoğraf Bora'nın profilinde de vardı. Muhtelemen Yavuz ve Selin'de de olmalıydı. Bora'ya rağmen arkadaşlıklarını kıskanıyordum. Hem birbirlerinden haberdarlardı hem de herkesin kendi hayatı vardı ve buna saygı duyuyorlardı. Aralarındaki uyum güzeldi ve ne yazık ki dahil olan fazlalıklara onların yanında yeri yoktu. Ne olursa olsun onlardan olamayacaktım. Bunu biliyordum.

Birkaç dakika sonra profilimdeki fotoğrafı mesaj olarak gönderen Kerim'in mesajını okuyordum.

"Suratsız" yazmıştı ardından. Emir'in üzerime su sıçrattığı sırada annemin çektiği fotoğraflardan biriydi. Tişörtüm ıslandığı için kaçmaya çalışıyorken yüzümü buruşturmuştum. Çok kötü görünmüyordum aslında. Hoşuma gittiği için paylaştığım bir fotoğraftı.

Mesajı beni heyecanlandırmıştı. Ütünün fişini çekip yatağıma oturdum. Alt dudağımı ısırıp mesajı açmadan önce ne yazacağımı düşünüyordum.

"En azından mimiklerim iş başında" deyip onun her zamanki gibi donuk ifadesinin olduğu çok hoş bir fotoğrafını gönderdim ona.

Gülen emojileri art arda attıktan sonra "Ne demek istiyorsun?" yazmıştı.

"İfadenin donuk olduğunu" deyip ortamı yumuşatmak için sevimli bir emoji gönderdim hemen ardından.

"Buna rağmen yakışıklıyım, öyle değil mi?"

Bu mesajına dilimi ısırdım. Kerim'in bazen Bora'nın arkadaşı olduğunu unutuyordum. Gülümseyerek "Öylesin." yazıp gönderdim. Sonra telefonu yatağa bırakıp mutfağa kaçtım. Evet, tam anlamıyla kaçtım. Onu beğendiğimi bugün ikinci kez kabul etmiştim. Ne yazacağını merak etsem de utanmıştım. Beni gördüğü bile yoktu oysa.

Dakikalar sonra odama gelip telefonuma bakındım. Bildirim yoktu.

Nasıl ya?

Kerim'le konuştuğumuz sayfayı açıp kontrol ettim. Görmüştü ama bir şey yazmamıştı.

Çığlık atarak başımı yastığa gömdüm. Kendimi boğmaya çalışıyordum. Şimdi daha çok utanmıştım ve bu da yetmezmiş gibi bozulmuştum.

MANOLYA - Bizden OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin