Ece'nin bu ukala tavrı inanılmaz rahatsız ediciydi. Belki bir çift kelam edebilirdim ama beni durduran bir şey vardı. Şey değil, biri: Kerim.
Araba yeniden hareket ettiğinde derin bir nefes aldım. Şu anda Kerim ile baş başaydım. Bu benim için çok ama çok önemliydi. Yıllardır uzaktan sevdiğim insanla yalnız kalabilmiştim. Ne demeliydim, ne söylersem bundan sonra da iki kelam etmelik bir muhabbetimiz olurdu, sihirli kelimeler neydi? Bunları düşünerek vakit kaybediyordum.
"Neden Bora?" diyen Kerim tüm dikkatimi dağıtmayı başarmıştı. Üstelik benim bir konu bulmak için zihnimi yormama gerek kalmamıştı.
Gözlerimi kırpıştırıyorken "Anlamadım." Dedim.
Hangi konuda, neden Bora?
Bakışları yoldaydı. Arada bir dikiz aynasından beni yokluyordu. Saniye bile sürmeyen o bakışların üzerimde gezinmesinin mutluluğunu tarif etmem mümkün mü, bilmiyorum. Soğuk havada içilen salep gibi içimi ısıtıyor, bu ana aitmişim gibi hissettiriyordu. Sanki Kerim hep bana böyle bakmalıydı, ben de büyük bir sükunetle kabul etmeliydim. Bu bizim aramızda olması gereken olmalıydı. Hep ben bakmamalıydım. Her an ben izlemek zorunda kalmamalıydım.
"Yani sen..." duraksadı. Sözlerini yutması gerekiyormuş hissi veriyordu. "Bora ile benzemiyorsunuz, sen ona göre daha olgun görünüyorsun." Dedi dürüstçe.
Korktuğum başıma gelmişti. Kerim beni süzerken Bora'nın kız arkadaşı olarak görüyordu. Bu günün bitmesi gerekiyordu. Hayal kırıklıklarıyla dolu bir gündü. Olmaya da devam ediyordu.
"Aramızda bir ilişki var gibi mi görünüyor?" Nihayet bu yanlış anlaşılmanın giderilmesi için bir tepki gösterebilmiştim.
Kerim bu kez daha uzun baktı dikiz aynasından. Sözlerimin gerçekliğini hesap ediyor gibiydi.
"Olmadığını söyleyemezsin."
Sözleri üzerine kendimi daha fazla tutamadım. Yüzüm bariz bir şekilde ekşidi resmen.
"Söyleyebilirim." Sesim o kadar cılız çıkmıştı ki, inanmasını beklemem hataydı.
"Bora uzun zamandır hayatındaki kişiyi saklıyordu bizden. Sen de olmadık yerlerde ortaya çıkıverince... Hem..."
"Hem ne?"
"Yok bir şey, öyle diyorsan öyledir."
Evin önüne geldiğimizde arabadan inmeden önce teşekkür ettim. Kapıda bekleyen Emir'i görünce içimden kedime bir küfür savurdum. Neden kapının önüne kadar gelmiştik ki? Caddenin başında veya sokağın köşesinde de bırakabilirdi. Niye şansımı bu kadar zorlamıştım?
Gözlerini kısıp Kerim'i süzen ağabeyime gergin bir ifadeyle baktım. Ben artık Kerim'in gitmesini beklerken araba kapısını açıp indiğini hissettim. Arkamı dönüp "Git" demeye bile cesaret edemiyordum.
"Emir..."
Yanımdan geçip giderek Emir'e doğru yürüdü. Elini uzattı tokalaşmak için. Emir bu tepkiye şaşırmış görünüyordu. Kendisine uzatılan eli sıkarken "Kusura bakmayın, Asu'yu bu saatte yalnız bırakmak istemedim. Eve kadar getirmek istedim." dedi oldukça yumuşak bir ifadeyle. Çok az bir gülümseme vardı yüzünde.
"Teşekkür ederiz."
Araya girme ihtiyacı hissettim panikle. "Abi, arkadaşım Kerim. Okuldan arkadaşım. Sağ olsun bıraktı buraya kadar. ."
Emir'in koluna girip kapıdan içeri sokarken bir kez bile arkamı dönmedim. Kerim'in ne düşündüğünü merak etmem bir yana başımın ağrıyacak olması da bir başka sıkıntıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...