Oy ve yorumlarınızı bekliyorummm!
Canan ile telefonla konuşmamızın ardından günlerce düşünme fırsatım olmuştu. Çok fazla git gel yaşamış ne yapacağımı bilememiştim.
Bir an Kerim'e sonucu her ne olursa olsun duygularımı itiraf etmeyi bile düşündüm. Beni değersiz görmesini istemiyordum. İçimdeki Polyanna, belki beni tanımak isteyeceğini ve olayların umduğum gibi rezalet ilerlemeyeceğini söylüyordu.
Sonra bu fikrin korkunç olduğuna karar veriyor, hiçbir şey yapmadan şu yılı bitirmenin en doğrusu olacağı fikrine kapılıyordum. En sonunda korkak yanım ikinci fikrimde ağırlığını göstermişti.
Geçen birkaç hafta okulda yokmuşum gibi geçmişti. Teneffüslere çıkmamış, derslere mecbur kalmadıkça katılmamıştım. Derste Canan'la tek tük konuşmalarımız dışında hiç konuşmamıştım. O günden sonra Furkan benimle birkaç kez konuşmaya çalışmış hatta meraktan kıvranan hareketlerle sorguya bile çekmeye çalışmıştı ama sorduğu hiçbir şeye cevap vermemiştim. Bunun üzerine sessizliğime daha fazla dayanamamış ve bir daha üzerime gelmemişti.
Canan ise, Furkan'ın kendisinden bir şeyler öğrenme çabasını bana anlatıp hiçbir şey bilmediği için üzerime geliyordu. Ona maç sırasında çıkan kavgadan sonra Furkan'la beni yan yana gördüğü için böyle bir şey ortaya attığını söylemem pek tatmin etmemişti. Canan'ı bazen meraklı ve gerçeği arayan idealist gazetecilere benzetiyordum.
Okulda hakkımda söylenen saçma sapan sözlerin bir kısmını tahmin ediyor, bir kısmını ise duyuyordum. Okula girerken arkamdan gelen kızların duymadığımı sandıkları konuşmalardan dinlemiştim. Belki de duyduğumu biliyorlardı ve beni tahrik etmeye çalışıyorlardı, emin değilim.
"Kız Furkan'la aynı sınıfta oradan tanışıyorlardır. Ama Bora'yı bilemeyeceğim, tipi olabilecek güzellikte değil oysa ki."
"Furkan ile sevgililermiş."
insanlar bilip bilmeden ne de rahat konuşuyordu. Bunları duymazdan gelirken derslerime odaklanmış evde kendimi oyalayacak şeyler bulmaya çalıştım. Annem son günlerde çoğunlukla dışarıda olduğundan evde tek başıma kalıyordum. Düşüncelerimin zihnimi ele geçirmesine izin vermemek için bazen dizi izliyordum bazen de Emir'in yanına gidiyordum.
Ağabeyim evine yerleşmiş düzenini oturtmuştu. Çalışmaya başladığından beri çok yoğun ve yorgun olduğunu söylediğinden annem sürekli yemek yapıp benimle gönderiyordu. Bu sayede evinde vakit geçiriyordum. Hatta bazı günler annem onun evinde kalmama izin veriyordu.
Buna şaşırmış olsam da ortam değişikliği iyi gelebileceğini düşünüp kabul etmiştim bu fikri. Okula Emir'in evinden gidip gelmeye başlamıştım. Hayatım tüm monotonluğuyla ilerliyor olmasına rağmen bundan şikayetçi değildim. Kalbimin kırılıyor olmasından çok daha iyiydi sessizlik.
Kerim'i uzunca bir süredir görmüyordum. Bu iki haftada ben dışarı çıkmamıştım öncesinde de o ortalıkta yoktu zaten. Bir aya yaklaşan hasretim beni belirgin bir şekilde etkiliyordu. Yemek yemeyi unutmaya başlamıştım. Nasıl unutabildiğimi merak ediyorsanız; bu sıralar derslerime fazlasıyla odaklandığımı söyleyebilirim. Doğrusu kriz durumlarında kendini salıveren bir tip olamadım. Aksine dağılan bir tarafımın açığını diğer yönlerimle kapatmaya çalışırım daima. Çoğu zaman olumsuz olayların üzerine gidemediğimden kendimce böyle bir protesto yöntemi geliştirmiştim galiba. Öyle ya da böyle kazançlı ben çıkıyor sayılırdım, bir de böyle düşünün.
Zihnimin yavaşladığını kabul etmeliyim. Yeterli besin takviyesini almıyor olduğumdan mı nedir konulara olduğundan fazla zaman harcar olmuştum. Ah, bu olayın olumsuzluklarına girmek istemiyorum. Özleminden geberecek gibi olduğum -üstelik bir kere bile konuşmadığım- çocuğa kırılabilmiştim. Ne hakla?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...