Neresi olduğuna dair bir bilgim var mı diye belleğimi yoklarken bakışlarımı havaya dikmiştim. Yok, hayır bahsedilen yeri bilmiyordum. Ancak pub deniyor olması gerilmem için yeterli bir sebepti. Neden normal bir kafe değildi ki?
Selin kıkırdayarak "Ne oldu ya rengin gitti." Dedi. Bu halimle eğleniyor gibi görünüyordu.
"Yok, iyiyim."
Selin, Bora'nın kulağına bir şeyler fısıldadığı esnada Kerim'e baktım. Bu kadar yakından görmek garipti. Sandığımdan daha açık teninde önceden fark edemediğim izler vardı. Bunlar yara ve tırnak izlerine benziyordu. Zamanında o izlerin neden olduğu acıları düşünürken ihtimalleri zihnimde değerlendiriyordum.
Ona baktığımı hissetmiş olabilir miydi bilmem, başını bana doğru çevirdi. Yine. Umursamaz ifadesinin nedeni gözleri bıkkın bakıyordu. Ufacık bir merak duyabilseydi keşke. Tanımak isteğiyle değil. Hani yanında elli santimetre dahi olmayan birine bakınca kim bu, ne yapmaya çalışıyor acaba falan dersiniz belki. Onun bakışlarında bu düşüncelerin esamesine rastlamadım.Kerim'i sevdiğimden mi böyle olmasını istiyorum, bilmiyorum ama böyle bakmasın.
Bora ayağa kalkınca zor olsa da başımı Kerim'den ona çevirdim. Eliyle havayı savurur gibi yaptıktan sonra "Hadi seni evine bırakayım, akşam almaya gelirken zorlanmamış olurum." Dedi.
Emrivaki çağırılmam ve emrivaki kaldırılmamı sorun etmemeye çalışıp usulca kalktım. Memnuniyetsizliğimi belli etmemeye çalışarak görüşürüz deyip kapıya doğru ilerledim.
Eve gidene kadar zihnimde annemden nasıl izin alacağımı sorgularken Bora bana ısrarla içinde biriktirdiklerini anlatıyordu. Çok konuşuyordu ve bu bazen odaklanmamı zorlaştırıyordu. Gideceğimiz yer hakkında birkaç soru sorduğumda "Pek sevmem ama ara sıra oraya gideriz." Demişti.
Hiç güvenmediğim insanlarla ön yargımın olduğu mekanlardan birine gideceğimi düşünmek midemi kramplara sokabilirdi, Kerim'in orada olacağı düşüncesi olmasaydı.
Bilmediğim bir yere sırf onun yakınında olabilmek için gidecektim. Bu durum beni öyle çok geriyordu ki vazgeçsem ya da bir bahane uydursam ne olur ki diye düşündüm. Diğer taraftan Canan'ın sözleri zihnimde beliriyordu. Kerim'e kendimi tanıtmak için bir fırsat gözüyle bakmamı söylüyordu. Hem Selin'in alaycı bakışlarını haklı ve ukala bir ifadeye çevirmek istemiyordum.
Kısacası gidecektim, izin alabilirsem.
Evin önüne geldiğimde Bora ile saat için sözleşip vedalaştık. Bana olduğumuzdan daha yakın davranmasını sevmiyordum ama uzak olması işleri daha da zorlaştırırdı. Yani arada sırada sevimli geliyordu ama dediğim gibi; arada sırada.
Eve girince annemin yine olmadığını fark ettim. Üzerimi değiştirip yemek için mutfağa girdiğimde masada duran notu fark ettim.
"Birkaç günlüğüne şehir dışına çıkmamız gerekti. Yarından sonra Emir'in yanında kal. Gelince konuşmamız gerekebilir."
Sene 2020. Uzay çağı. Facebook, MSN gibi uygulamalar tarih olmak üzereyken modası geçmeyen bazı uygulamalar vardır. Whatsapp veya her telefonun klasik özelliği mesaj kutusu, arama... Annemin bunlar yerine notu tercih etmesi...
Garip, son günlerde olduğu gibi.
İzin almama gerek kalmadığını düşünsem de her ihtimale karşı Emir'e mesaj attım. Mesajda nereye gideceğimi açıkça belirtmesem de akşam evde olmayacağımı ve dışarıda olacağımı belirttim. Tabii, çok geçmeden arayıp bir sürü soru sordu. Onu geçiştirip odama geçtiğimde ne giyeceğimi düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...